Güney Afrika’nın incisi, turizmin gözbebeği: CAPE TOWN
Uçsuz bucaksız plajları, egzotik vahşi yaşamı, doğal güzellikleri ve Masa Dağı’nın ihtişamıyla her mevsim ziyaretçi akınına uğrayan Cape Town, dünyanın en fotojenik merkezlerinden birisidir.
Güney Afrika'daki en eski şehirdir. Halk dilinde "Anne Şehir" olarak anılmaktadır. Güney Afrika’nın yasama başkentidir (Güney Afrika Parlamentosu Cape Town'da bulunmaktadır) ve Batı Kap eyaletinin en büyük kentidir. Şehir, Cape Town Şehri adlı metropolitan alanın sadece bir parçasını oluşturur. Ülkenin diğer iki başkentinin biri Pretoria (idari başkent), diğeri Bloemfontein'dir (Yüksek Temyiz Mahkemesinin bulunduğu adli başkent).
Şehir; limanı, Ümit Burnu'ndaki Koruma Alanları, Masa Dağı ve Kap Noktası gibi yerler ile kendini temsil etmektedir. Afrika'da nüfusun en fazla bulunduğu 10. şehirdir ve Batı Kap nüfusunun % 64'üne ev sahipliği yapar. Dünyanın en çok kültürlü şehirlerinden biri olup, göçmenler için için ana kentlerden biri rolünü bulundurur. Şehir, Uluslararası Endüstriyel Tasarım Toplulukları Konseyi tarafından 2014 yılında Dünya Tasarım Başkenti seçilmiştir. 2014 yılında, Cape Town hem New York Times hem de The Daily Telegraph tarafından dünyada ziyaret edilebilecek en iyi yer olarak seçilmiştir.
Masa Körfezi kıyısında bulunan Cape Town, Güney Afrika'daki en eski kentsel alan olarak, Vereenigde Oost-Indische Compagnie (VOC) tarafından Doğu Afrika, Hindistan ve Uzak Doğu'ya yelken açan Hollanda gemileri için bir tedarik istasyonu olarak geliştirilmiştir. Jan van Riebeeck'in 6 Nisan 1652'deki gelişi, Güney Afrika'daki ilk kalıcı Avrupa yerleşimi olan Hollanda Kap Kolonisi'ni kurmuştur. Cape Town, Kap Kolonisi'nin ekonomik ve kültürel merkezi haline gelen Good Hope Kalesi'ndeki ilk Avrupa merkezi olma hedefine ulaşmıştır. Johannesburg'un gelişmesine kadar Cape Town, Güney Afrika'daki en büyük şehirdi.
BİR YÜZÜ BAŞKA ÖTEKİ YÜZÜ BAŞKA
Şehrin bir bölümü çağdaş gökdelenlerle doluyken; diğer kesimleri gecekondu mahallelerinden oluşur. Ayrıca Fransız göçmenlerin kurduğu birbirinden güzel kasabalar ve bağ evleri bulunmaktadır. Masa Dağı: Cape Town'a gidip de ziyaret etmeniz gereken en öncelikli gezi yeridir. Teleferik ile masa dağına çıkılmaktadır. Cape Town'a kuşbakışı bakmanız ve fotoğraf çekmeniz için ideal bir ortam vardır.
Ümit Burnu: Cape Town'a gidip de Ümit Burnu'nu ziyaret etmemek olmaz. Buraya yaklaşık 1-1,5 saatlik araç yolculuğunun sonunda ulaşıyorsunuz. 1860'ta yapılmış olan deniz fenerini ziyaret edip, Ümit Burnu'nda hatırâ fotoğrafı çekmek burada yapmanız gereken aktivitelerdendir.
Robben Adası: Nelson Mandela'nın tutuklu kaldığı adadır. Ziyaret edecekseniz en az 3-4 saat ayrılması gerekmektedir.
GELENEKSEL LEZZETLER ÖN PLANDA
Et yemekleri konusunda çeşit fazladır. Burada diğer Afrika şehirlerinden farklı olarak yemeklerde köri, zencefil, biber ve hindistancevizi gibi baharat dokunuşları yoğun hissediliyor. Cape Town, okyanus kıyısında ve deniz ürünleri konusunda da bir cennettir. İstiridyeden ete, geleneksel Afrika yemeklerinden etkileyici tatlılara birçok çeşit lezzetin en iyi örneklerini burada bulabilirsiniz.
ŞEHRİN SİMGESİ MASA DAĞI
Turistler açısından pek çok cazip yeri bünyesinde barındıran Cape Town’da şehrin her yerinden görülebilen doğa harikası Masa Dağı’nın yeri farklıdır. Masa gibi dümdüz olan dağ, yaklaşık bin metre yüksekliktedir. Ancak hava muhalefeti nedeniyle her zaman çıkılamıyor. Çünkü dağın tepesinde hep sis bulutları dolaşıyor. Hava açıksa 360 derece dönebilen teleferiğe biniyor ve dağın zirvesine ulaşıyorsunuz. Bulutların üzerinden şehri izleyebiliyor, gün batımının keyfini çıkarabiliyorsunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.