2 milyon kişiye mezar olan harp
Nice ocakları söndüren dünyanın dört bir yanından 2 milyondan fazla insanın öldüğü Kore Savaşı tam 68 yıl önce bugün tamamlandı.
Kore Savaşı, 25 Haziran 1950'de, Çin ve Sovyetler Birliği destekli Kuzey Kore ile ABD destekli Güney Kore arasında başladı. 25 Haziran 1950'de Kuzey Kore, Güney Kore'yi işgal etti ve sınır hattı boyunca çatışmalar yaşandı. ABD önderliğindeki Birleşmiş Milletler, Güney Kore'ye desteğe gelen ilk kuvvet oldu. Bunun üzerine Çin ve Sovyetler Birliği, Kuzey Kore'ye savaş süresi boyunca destek verdi. Kore Savaşı, çetin geçen 3 yıllık çatışmaların ardından 27 Temmuz 1953’te sona erdi. İki milyondan fazla kişinin öldüğü Kore Savaşı’nın ardından ateşkes Anlaşması Panmuncon'da imzalandı. Kore Savaşı'na asker gönderen ülkeler arasında bulunan Türkiye, 721 şehit, 2147 yaralı, 234 tutsak ve 175 kayıp verdi. Türk askerinin bu savaşta gösterdiği cesaret ve başarıysa hiçbir zaman unutulmadı.
Türk askeri ülkesinden binlerce kilometre uzakta, Kore’de savaşa gitmek için İskenderun’dan yola çıktığında takvimler 17 Eylül 1950’yi gösteriyordu. Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki 5083 kişilik Türk Tugayı sevgi gösterileri arasında uğurlandı. Türk Tugayı, uzun yolculuğun ardından 17 Ekim’de Pusan Limanı’na ulaştı. Ardından 120 kilometre uzaklıktaki Taegu kentine hareket etti. Koreliler, savaşa katılan her birliğe bir isim veriyordu. Türk Tugayı’na da “Kutup Yıldızı” adını taktılar. Kutup Yıldızı, 18 Kasım’da cepheye hareket etti. Türk askerinin savaş boyu gösterdiği kahramanlık ve fedakarlık “Kutup Yıldızı”nı Kore halkının gözünde büyük bir minnet sembolü haline getirdi.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN SAVAŞ ÇAĞRISI
Türk askerinin Kore macerası, ülkenin kuzey ve güney olarak ikiye ayrılmasıyla başladı. İki taraf arasındaki sorunlar, 25 Haziran 1950’de Kuzey Kore ordusunun sınır olarak belirlenen 38’inci paraleli geçmesiyle ayyuka çıktı. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) devreye girdi, Kuzey Kore’yi saldırıları durdurması için uyardı. Ancak sonuç alınmadı. Savaş artık kaçınılmazdı. Birleşmiş Milletler (BM) 27 Haziran’da üye ülkeleri Güney Kore’ye askeri yardımda bulunmaya davet etti. O günlerde Türkiye II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan NATO’ya girmek istiyordu. Güney Kore’ye asker gönderilmesi aynı zamanda bu sürece katkı sağlayacaktı. Böylece 25 Temmuz 1950’de Kore’ye asker gönderme kararı alındı.
KUNURİ ÇARPIŞMALARI
Türk Tugayı, Kuzey Kore’yi destekleyen Çin’in başlattığı büyük saldırı arifesinde bölgeye gitti. Saldırı karşısında Çin sınırına yaklaşık 100 kilometre uzaklıktayken Birleşmiş Milletler askerleri geri çekilme kararı aldı. Türk Tugayı, en çetin muharebesini işte bu çekilme sırasında yaşadı. 26-29 Kasım tarihleri arasında Kunuri’de yaşanan çatışmada Türk Tugayı en ağır kaybını verdi: 218 şehit, 455 yaralı ve 94 kayıp... Birleşmiş Milletler güçleri, Türklerin direnişiyle zaman kazandı ve Çinli askerler tarafından kuşatılmadan geri çekilmeyi başardı.
721 ŞEHİT VERİLDİ
Üç yıl süren savaş boyunca Türkiye üç kez tugay gücünde değiştirme birliği gönderdi Kore’ye. Böylece toplamda 23 bine yakın Türk askeri Kore’de görev yapmış oldu. Savaş bittikten sonra asker sayısı kademeli olarak azaltıldı. 1960’da askeri birlik, 200 kişilik bir bölük gücüne düşürüldü. 1965’te sembolik olarak manga düzeyine indirildi. 1971’de ise Türk askeri tamamen geri çekildi. Kutup Yıldızı, Kore Savaşı’nda toplam 721 şehit verdi. Yaralı asker sayısı 2147’ydi. 175 askerden ise bir daha haber alınamadı. Üç yıl süren savaş sonunda BM güçleri 55 bin asker kaybetti. En büyük can kaybını 36 bin 516 askerle ABD yaşadı. Türkiye; ABD ve İngiltere’nin ardından en fazla kayıp veren üçüncü ülke oldu.
SÜLEYMAN ASTSUBAY İLE AYLA’NIN HİKAYESİ
Kore Savaşı; hazin hikayeleri de bağrında barındırmaktadır. Bunlardan birisi de Süleyman Astsubay ile Koreli minik kız Ayla’nın hikayesidir. Beyaz perdeye de taşınan bu yaşanmış hikayeye göre;
Kore'ye savaşmaya giden Türk askeri Süleyman Astsubay; orada annesi ve babası savaş sırasında öldürülen bir kız çocuğu ile tanışır. Henüz 5 yaşındadır bu masum yavru.
Süleyman ona sahip çıkar ve adını bilmediği bu kıza Ayla ismini verir. Bu küçük kız da kabullenir Süleyman'ı ve onu babası olarak görür. 15 ay boyunca Ayla'nın bakımını üstlenen Süleyman Astsubay'ın artık Türkiye'ye dönmesi gerekmektedir. Devamında üst düzey kişilerin devreye girmesi ile Ayla Kore'deki Türk askeri misyonunca kurulmuş Ankara Okulu'na başlar. Ayla'yı bırakıp gitmek istemeyen Süleyman Astsubay onu Türkiye'ye götürmek için birçok yolu dener fakat bir türlü Güney Kore yasalarını aşıp Ayla'yı Türkiye'ye dönerken yanına alamaz. Savaş günlerini geride bıraktıktan 60 yıl sonra Ayla ve Süleyman Dilbirliği Güney Kore'deki Ankara Parkı'nda tekrar bir araya gelirler.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.