Devrimin bir parçası mı, anti demokratik infaz kurulu mu? İstiklal Mahkemeleri
94 yıl önce bugün kaldırılan İstiklâl Mahkemeleri, İstiklâl Savaşı’nda ülkenin ve ulusun olağanüstü bir tehdit altında bulunduğu bir dönemde yasama organının (TBMM) kendi içinden seçtiği milletvekillerinden kurulu mahkemelere olağanüstü yetkiler vermesi sonucu kurulan devrim mahkemeleridir.
Kurtuluş Savaşı yıllarında görev yapan birinci dönem İstiklâl Mahkemeleri dışında daha sonraları da dönemlerine göre farklı vazifeler yürüten İstiklâl Mahkemeleri kurulmuştur. Sonradan kurulan bu mahkemeler birer devrim mahkemesi niteliğindedir. Uğur Mumcu'ya göre bu kurumlar mahkeme değil, savaş ve ihtilal gibi özel durumlarda isyancı, bozguncu ve karşı devrimcilerin yargılandığı anti-demokratik "infaz kurulları"dır.
Tarihçi Ergün Aybars ise İstiklâl Mahkemeleri isimli çalışmasında bu mahkemelerinin Türk Devriminin bir parçası olduklarını ve bu devrimi gerçekleştirmek için çalıştıklarının unutulmaması gerektiğini yazmıştır.
“MÜCADELESİNDE YALNIZ ALLAHTAN KORKAR”
İstiklal Mahkemeleri, kanunla kuruldukları için yasal ancak yargılama usulleri açısından hukuk dışıydılar. Çünkü üyeleri, Meclis içinden seçiliyordu ama savcı hariç, üyeleri hukukçu değildi. Kapılarının üstünde ‘İstiklal Mahkemesi Mücadelesinde Yalnız Allahtan Korkar’ yazan mahkemeler verdikleri kararlardan sorumlu değildiler ancak cezaların gecikmeden infazından, sivil ve asker bütün bürokratlar sorumluydu. Kararın verilmesi için delile gerek yoktu. Sanıkların avukat tutmaları çok nadir bir durumdu, zaten ne buna vakit vardı, ne de bu görevi üstlenmeye cesaretli avukatlar. Kararlar hâkimlerin vicdani kanaatine göre verilirdi ve temyiz edilemezdi. Verilen cezalar derhal infaz edilirdi. Kararlar o kadar acele alınır ve yerine getirilirdi ki, yanlışlıkla başkasının yerine idam edilenler bile olurdu.
ASKER KAÇAKLARIYLA MÜCADELE
18 Eylül 1920 - 31 Temmuz 1922 arasında görev yapan 12 mahkeme ile 1922 sonundan Mayıs 1923’e kadar görev yapan iki mahkeme olmak üzere toplam 14 İstiklal Mahkemesi, amaçları farklı olduğu için ‘Birinci Dönem İstiklal Mahkemeleri’ diye anıldı. Ankara, Eskişehir, Konya, Isparta, Sivas, Kastamonu, Pozantı ve Diyarbakır’da kurulan bu mahkemeler esas olarak ‘casusluk’, ‘bozgunculuk’, ‘asker kaçakları’, ‘eşkıya’, ‘saltanat yanlıları’ ve ‘isyancılar’ ile mücadeleyi amaçlıyordu. Ancak en önemli sorun asker kaçaklarıydı. Çünkü ‘Her Türk asker doğar’ iddiasına rağmen, sadece Sakarya Meydan Muharebesi sırasında (1922) tam 48.335 kişi asker kaçağıydı.
Resmi verilere göre bu mahkemelerde, Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na dayanarak, toplam 59.164 kişi yargılandı, bunların 41.678’ine 40 ila 100 değnek, malını mülkünü müsadere, para cezası, yerine evden başkasının askere alınması, halka teşhir, hapis, evinin yakılması gibi çeşitli cezalar verildi. 1054 idam cezası infaz edildi. Ama bu sayılar gerçeğin ancak bir bölümü olmalı, çünkü bu davalara ilişkin belgelerin çoğu kayıptır. Bunun için sayının 5 binin üzerinde olduğu da iddia edilmektedir.
ŞARK İSTİKLAL MAHKEMELERİ
Şeyh Said İsyanı gerekçesiyle 4 Mart 1925’te çıkarılan Takrir-i Sükûn (Huzur ve Güveni Sağlama) Kanunu ile kurulan ‘İkinci Dönem İstiklal Mahkemeleri’ ise, muhalefetin büyük direnişiyle karşılaştı. Milli Mücadele’nin önderlerinden Kazım Karabekir “Islahatı İstiklal Mahkemeleri ile mi yapacaksınız?” diye sorarken, Gümüşhane Mebusu Zeki (Kadirbeyoğlu) Bey, 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun 26. maddesinin idam hükümlerinin infazını Meclis’e bıraktığını, bu hüküm değişmeden kanunun görüşülemeyeceğini söylüyordu. Dersim Mebusu Feridun Fikri (Düşünsel) Bey “kanunun hükümetçe çok geniş yorumlanarak bütün olayların isyan ve ihanet gibi gösterilebileceğini, Cumhuriyet rejiminde hakların her şeyin üzerinde olduğunu ve hak ve hürriyetlerin hükümetin idaresine bırakılamayacağını, bunun Teşkilatı Esasiye Kanunu’na aykırı olduğunu” ısrarla belirtiyordu.
Kavgaya varan ateşli tartışmalara rağmen, kanun 22 ret oyuna karşılık 122 oyla kabul edildi. Kanunla, biri idam kararlarını uygulama yetkisiyle ‘Şark’ için Diyarbakır’da, diğeri idam kararları TBMM’nin onayı ile uygulanmak üzere Ankara’da, iki İstiklâl Mahkemesi kuruldu. Diyarbakır’daki mahkemenin resm, adı ‘İsyan Bölgesi Mahkemesi’ idi ama ‘Şark İstiklal Mahkemesi’ olarak anıldı.
İSTİKLAL MAHKEMELERİ ARŞİVİNE YOĞUN İLGİ
İstiklal Mahkemeleri tutanakları, Osmanlı Türkçesinden günümüz alfabesine çevrilmesinin ardından 2015 yılında internet ortamında erişime açılarak çok sayıda araştırmacıya ışık tuttu. Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutma amacı taşıyan çalışma kapsamında İstiklal Mahkemelerine ait tutanakların bilimsel ölçütlerde tasnifine TBMM Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Başkanlığı bünyesinde Osmanlıca Çeviri Birimi ve tasnif ünitesi kurularak 2010 yılında başlandı. Alanında uzman 8 kişilik bir proje ekibinin gizlilik yemini ederek başladığı çalışmada, arşivdeki 12 İstiklal Mahkemesine ait 26 karar defterinin Osmanlı Türkçesinden günümüz alfabesine çevirisi gerçekleştirdi. Ekibin kendi içerisinde oluşturduğu kontrol ekibi de çapraz okuma ile çalışmaları sonuçlandırdı. Daha sonra İstiklal Mahkemeleri (Tanıtım Cildi), İstanbul İstiklal Mahkemesi, Elcezire İstiklal Mahkemesi, Eskişehir İstiklal Mahkemesi, Isparta İstiklal Mahkemesi, Şark İstiklal Mahkemelerinin tutanakları dijital ortama aktarılarak indekslendi ve toplamda 10 cilt olarak kitaplaştırıldı. Son alarak, hiçbir sansüre tabi tutulmadan "https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/index.htm" adresinden araştırmacıların hizmetine açıldı. 2015 yılında erişime açılan tutanaklardan bugüne kadar çok sayıda araştırmacı yararlandı. (Tarkan Kaleli)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.