Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü olmasıyla adeta İç Anadolu'nun denizi olarak adlandırılabilecek Beyşehir Gölü, pek çok doğal güzelliği bünyesinde barındırıyor. Göl içerisinde 33 adet ada bulundururken bu adaların farklı coğrafi ve doğal özellikleri vatandaşların dikkatini çekiyor.
Konya'nın göz bebeği olan Beyşehir Gölü'nde yerleşimler binlerce yıl öncesine dayanırken bu sebepten göl hakkında pek çok rivayet, hikaye ve masal nesilden nesle aktarılıyor. Tıpkı Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü'ndeki "Van Gölü Canavarı Efsanesi" gibi Konya'nın Beyşehir Gölü'nün de gölde yürüyen kervan efsanesi, Amazonlar efsanesi, Anamaslar efsanesi gibi çok sayıda hikayelere konu olmuş efsaneleri var.
Bu efsanelerden en hüzünlüsü ve en özeli ise Beyşehir Gölü'nde üzerinde ot bitmemesiyle bilinen ve yerel halk arasında "Kül Adası" olarak bilinen adanın efsanesi ortaya çıktı. Adayı inceleyen bilim insanları yaptıkları jeolojik incelemelerden sonra adanın genel olarak kilden meydana geldiğini söylüyorlar. Bilim insanları adada ot bitmemesini kil yoğunluklu yapısına yorsun, BBN Haber, Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Muşmal'dan aldığı bilgilerle Beyşehir Gölü'nün Kül Adası efsanesini araştırdı. İşte nesilden nesle aktarılan Bey oğlu türbesi Kül Adası'nın hikayesi...
KÜL ADASI EFSANESİ HİKAYESİ
Beyşehir Gölü'nün ot bitmeyen adası Kül Adası'nın hikayesi:
Beyşehir Gölü kıyısında, bugün Hüyük ilçesi sınırlarında kalan topraklarda, bir zamanlar Eşrefoğlu Beyliği’ne mensup bir bey ava çıkar. Bölge, o dönemde oldukça zengin bir av sahasıdır. Bey, gözüne kestirdiği bir ceylanın peşine düşer ama ilk seferinde yakalayamaz. Ertesi gün tekrar dener, yine başaramaz. Üçüncü gün ise kararlıdır; bu kez o ceylanı mutlaka yakalayacaktır.
BEY OĞLU DÜDENE DÜŞTÜ
Ceylan onu yine Beyşehir Gölü yönüne doğru çeker. Sulara yaklaşırken ceylan bir hamle yapar, bey de atının üstünde hızlanarak peşinden ilerler. Ceylana yaklaşmak için kamçıladığı atı, gölün içlerine yönelir. Tam o sırada, orada bulunan bir düden hem atı hem de beyi içine çekiverir. Bey, kısa bir süre suyun üzerinde çırpınır, ardından gözden kaybolur.
KÜL ADASI ASLINDA BEY OĞLU TÜRBESİYMİŞ
Bu trajik olaya yakındaki bir çoban şahit olur. Hemen haberi duyurur, kara haber kısa sürede Eşrefoğlu Mübarizeddin Bey’e ulaşır. Oğlunun düdene çekildiğini öğrenen bey, öfke ve hüzün içinde olay yerine gelir. Göl kıyısına, oğlunun kaybolduğu düdenin başına vardığında oğlundan bir iz yoktur. Durumu dinledikten sonra gözleri öfkeyle dolar ve yüksek sesle haykırı, “Tez elden bu düden kapatıla! emrediyorum, ferman salıyorum bundan gayrı herkes küllerini bu adaya dökecek"
