Konya’nın Akören ilçesinde, Kel Dağı’nın zirvesinde yer alan Kırk Kapı Mağarası, İç Anadolu’nun en gizemli yapılarından biri olarak öne çıkıyor. Yerel halkın anlattığı rivayetler, mağaranın tam 40 ayrı odası olduğunu ve son odasında büyük bir hazine saklandığını iddia ediyor.
MAĞARANIN GİRİŞİNDE BÜYÜK GİZEM
Hatta, bölgenin ikliminde yetişmeyen incir ağaçları, mağara girişini tamamen gizliyor. Bu durum, mağaranın esrarengiz havasını daha da artırıyor. Giriş, hem doğa hem de eski yıkıntılarla kamufle olduğu için mağarayı bulmak oldukça zor. Bu nedenle, bölgeye gitmeyi düşünenlere uzman bir rehberle hareket etmelerini öneriyoruz.
İÇERİDE SABİT BİR SERİNLİK VAR
Mağaraya girdiğinizde, yılın her döneminde 15-16 derece arasında sabit kalan serin bir hava sizi karşılar. Bu sabit sıcaklık, kış aylarında bile mağara girişinde kar birikmesini engeller. İlk dar geçitten sonra geniş bir odaya ulaşırsınız. Ardından, giderek daralan diğer geçitlerden ilerledikçe hem merakınız hem de heyecanınız artar.
KIRKINCI ODANIN SIRRI NE?
Rivayetlere göre, mağarayı geçmişte savaş dönemlerinde gizlenmek amacıyla kazdılar. Ancak, asıl efsane, kırkıncı odanın altın ve değerli eşyalarla dolu bir hazine sakladığı yönünde. Bugüne kadar bu iddiaları doğrulayan bir bulguya kimse rastlamadı. Yine de, bu efsaneler bölge halkının ilgisini canlı tutmaya devam ediyor.
Sonuç olarak, Kırk Kapı Mağarası, hem yapısı hem de hakkındaki söylencelerle önemli bir turizm potansiyeli taşıyor. Mağara, sadece bir doğa harikası değil, aynı zamanda geçmişten bugüne uzanan gizemli bir köprü gibidir.
