Konya'ya gelen seyyahın abdest hikayesi.. Seyahat yazılarıyla tanınan, 46 telif ve otuzun üzerinde tercüme kitabı bulunan Abdullah Cevdet, 1925 yılındaki Konya seyahatine de eserlerinde geniş yer vermiştir.
Abdullah Cevdet seyahatinde en çok üzerinde durduğu konu bölgenin ekonomisi ve ticari yapısı olurken Konyalıları ticarete ehil insanlar olarak görüp övgüler düzmüştür. “Konyalılarda Fransız milletine has olan iktisat ve tasarruf hasletinin yüksek derecesi barizdir.
Abdullah Cevdet, Konya’yı anlatırken buranın manevi havasından da sıklıkla bahsetmiştir. Ona göre bu şehrin diğerlerinden çok farklı manevi bir havası vardır. Konya’nın halkı da diğer bölgelerden Mevlana sayesinde farklıdır. Ancak Abdullah Cevdet, Konya’nın sanayi konusunda ise geri kaldığından dem vurmuştur. Konya topraklarının verimine de dikkat çeken Abdullah Cevdet, Konya’da yafa portakalı büyüklüğünde sarımsak, iki buçuk kilo sıkletinde pancar yetiştirildiğini ifade eder.
Konya’nın su sıkıntısına da değinen seyyah, şehrin bir kısmının şebeke suyuna sahip olduğu bunu da Osmanlı döneminde Arnavut Ferid Paşa’nın Konya Valiliği döneminde büyük mücadelelerle getirebildiğini belirtir.
DEMİR BORU İLE ABDEST OLMAZ
Abdullah Cevdet o dönem yaşanan sıkıntıyı ise şöyle anlatmıştır: “…Su, demir borularla gelmiş. Hocalar fetva vermişler: Demir boru Frenk icadıdır. Bu borulardan geçen su ile abdest alınmaz, demişler. Arnavut Ferit Paşa bunları dinlememiş ve bu su ile beş yüzden fazla çeşme ihya olmuştur.”
