2026 yılına artık saatler kala Konyalı üreticiler umutlu olmak istiyor. Faiz, kur ve enflasyon ablukası altında geçen 2025 yılının faturasını üretim ve rekabet gücü kaybı olarak ödeyen Konyalı üreticiler, yeni yıl için oldukça temkinli. Birçok sektörde istihdam çıkışı ve küçülme belirgin şekilde artarken, firmalarını 2026’ya taşıyabilen üreticiler, özellikle kur ve finansman sorunlarında iyileşme olmadığı takdirde kayıpların yeni yılda da artarak devam etmesinden endişe ediyorlar.
FİNANSMAN MALİYETLERİ ARTACAK MI
Artan finansman maliyetleri, öngörülebilirliği giderek azalan kur yapısı ve yüksek enflasyon baskısı iç pazarda talebi sınırlandırırken, ihracatçı firmaların fiyat tutturma ve mevcut pazarlarını koruma kabiliyetini ciddi biçimde zorluyor. Zorlu faaliyet koşulları altında birçok sektörde firmalar, yeni yatırımlar yerine verimlilik artışı, maliyet kontrolü ve operasyonel sadeleşmeye odaklanarak 2026’ya ayakta ulaşmaya çalışıyor. Ancak finansmana erişimde kalıcı bir rahatlama sağlanamaması halinde, üretim kayıplarının derinleşerek süreceği ve sanayinin rekabet gücündeki aşınmanın hızlanacağı endişesi dile getiriliyor.
İhtiyatlı iyimserliK
Son çeyrekte bir iyileşme sürecine girildiği belirtilirken 2026 yılında şartların daha da iyileşmesini umut ediyorlar. Yüksek faiz nedeniyle birçok firmanın özkaynağının eridiği ifade edilirken, bazı firmalar yurtdışından gelen siparişleri almakta zorlan. Çünkü bu faiz oranlarıyla işlerini çevirebilecek kalitede finansmana ulaşamadılar.
Üstelik iç piyasada durgunluk hala devam ediyor. Ciddi anlamda fiyat farklılıkları var. Özellikle hammadde, genel giderleri, kiralar yüksek oranlarda arttı. İhracat pazarlarında ise fiyat tutturulamıyor, doların baskılanması yüzünden.
Özellikle ihracatçı firmalar açısından maliyetlerin döviz bazında artması, fiyat tutturmayı zorlaştırıyor. Özellikle ABD-Çin arasındaki tarife savaşları yüzünden dünyadaki fiyat aralıkları çok değişken olmaya başladı.
Bu yüzden fiyat artırmak zorunda kalındı. Bu da pazar kaybım anlamına geliyor. Dolayısıyla ihracattaki düşüşün artık dönemsel değil, süreklilik arz eden bir eğilim haline geldi. İç pazarda da benzer şekilde talep zayıf seyrederken, satışlarda belirgin bir yavaşlama gözlemleniyor.