Türkiye'deki şiddet bu çözümle bitecek. Önce konuşmayı öğrenmek gerekiyor
Haber Spikeri-Diksiyon Eğitmeni Özlem Pala, konunun uzmanı olarak şiddeti bitirecek formülü açıkladı: “İyi konuşmayı başarabilmek, iyi yaşamayı başarabilmektir.”
Soru: Öncelikle konuşmak dediğimizde ne anlamalıyız?
Konuşmak, en yalın haliyle duygu ve düşüncelerin sözel aktarımı, demek. En önemli iletişim biçimimiz. Atalarımız, ‘insanlar konuşa konuşa hayvanlar koklaşa koklaşa’, demiş. Birbirimizi anlamanın ve anlaşılmamızın en temel yolu, konuşmaktır.
Soru: Sizce iletişim ne demek?
İletişimse daha genel, içine konuşmayı da alan bir eylem biçimi. İnsanlar arasında duygu, düşünce bilgi ve haber alışverişine, iletişim diyoruz. İletişim Fakültesinde bilimsel tanımını bize böyle öğrettiler ama iletişim bence harf demek, ses demek, sanat demek, bilgi demek, sevgi demek. İletişim hayat demek aslında.
Soru: Diksiyon ne işe yarar?
Diksiyon, sözel iletişimin en önemli unsurudur. Güzel konuşma, söz söyleme sanatıdır. İyi bir iletişim kurmak, karşı tarafı etkilemek istiyorsanız, diksiyonunuzun iyi olması gerekiyor. Çünkü iyi bir diksiyon, profesyonel hayatta sizi bir değil beş adım öne geçirir. Kendini iyi ifade edebilen, etkili bir ses tonuyla kendinden emin konuşan ve ifadesini sözsüz iletişim unsurlarıyla yani beden diliyle destekleyenlerin kaybetme olasılığı yoktur.
Soru: Bu sorular ve cevapları basit gibi ama varmak istediğim nokta sağlıklı ve verimli bir iletişim olduğu için bunları sormak zorundaydım. Şimdi bunu sormak isterim sağlıklı ve verimli bir iletişim ne demek?
“İLETİŞİM YAŞADIĞIMIZ AYATIN KALETİSENE BELİRLİYOR”
Haklısınız çünkü iletişiminiz, yaşadığınız hayatın kalitesini belirliyor. Sağlıklı her birey konuşuyor da, kim kimi anlıyor orası meçhul. Sanırım bir Yılmaz Erdoğan filminde rahmetli Erdal Tosun söylemişti; ‘ zamanında çok konuştum bir faydasını görmedim, bıraktım’… O anda gülüyorsunuz tabi ama aslında dramatik ve çok tanıdık bir durum. Yaşadığımız toplumda meselemiz bu ve çok büyük aslında. Çünkü önemli olan, sizin de sorduğunuz sağlıklı ve verimli iletişimi kurabilmek. Yani, karşı tarafa vermek istediğiniz mesajı en kısa zamanda ve net olarak iletebilmek. Kendinizi öyle bir anlatmalısınız ki, karşı taraf sizi anlamak istediği gibi ya da işine geldiği gibi anlamamalı. Sadece sizin mesajınızı almalı. Tüm tartışmalar, incinmeler, kavgalar yanlış anlamalar yüzünden çıkmıyor mu? ‘Ama ben öyle demek istememiştim’ler, sen yanlış anladın’lar vs.. E o zaman doğru anlat. İşte doğru anlatmanın yolu da etkin iletişimden yani sağlıklı ve verimli iletişimden geçiyor.
Soru: Buradan yola çıkarsak söylemek bir düşünme ve düşünce biçimi midir? Yani konuşurken hem düşünürüz hem de bu düşüncemizi karşımızdakine ifade ederiz, ama nasıl?
Düşünmeden konuşanlar da var. Zaten esas sorun onlar. Dilden çıkan sözlerin geri dönüşü yok maalesef ama sağlıklı olan, sizin söylediğiniz. Yani düşünerek konuşmak. Nasılına gelince; zihnimizden geçenleri, aldığımız soluğu ses tellerimize çarptırarak, sese dönüştürür ve sesi de dil diş ve dudaklarımızın yardımıyla kelimelere dökeriz. Sözel iletişim budur. Sözsüz iletişim ise en az sözel iletişim kadar güçlü, hatta belirleyici olandır.
SÖZSÜZ İLETİŞİM NEDİR?
İnsanlar iletişim kurarken sadece konuşmazlar, söylediklerini fiziksel hareketlerle, jest ve mimiklerle de desteklerler. Vücudumuzun baş, el, kol, ayak, beden duruşu ile verdiğimiz mesajlar jesttir. Mimik ise, insanların hisleri ve duyguları neticesinde oluşan yüz hareketleridir. Jest ve mimik hareketlerinin tamamı beden dilini oluşturur. Beden dili, sözsüz iletişimdir.
PEKİ, SÖZSÜZ İLETİŞİM NEDEN SÖZEL İLETİŞİM KADAR ÖNEMLİ VE BELİRLEYİCİ DEDİNİZ?
Araştırmalara göre, insanlar hakkında karar vermeye, onlarla karşılaştığımız ilk 2 saniye içinde başlarız, 30 saniyede de karar vermiş oluruz. Kişi ile olan ilk izlenimin yüzde 93'ünü 'sözsüz iletişim' dediğimiz beden dili, yüzde 7'sini ise ne söylediği oluşturur. İlk izlenim, o kişiyle daha sonraki iletişimi belirlediği için önemlidir. Çünkü ilkler asla unutulmaz. İyi bir gözlemciyseniz karşınızdaki kişinin dikkatinin sizde olup olmadığını, sizi sevip sevmediğini bile kolayca anlayabilirsiniz. Öfke, gerginlik, mutluluk gibi farklı duygular insanların vücut diline bakarak anlaşılabilir. Bu dili iyi bilmek sizin iletişiminizi güçlendirir, çevrenizdekileri doğru anlamanızı ve doğru anlaşılmanızı sağlar.. Ama yine de kişilerarası iletişimde sadece belirli mimik ve jestlere bakarak karşımızdakini yorumlamak yanlıştır. Bunun yerine sözcüklere ve vücut dilinin tamamına bakarak bir kanıya varmak gerekir.
KONUŞMAK DOKUNMAK GİBİDİR
Soru: Konuşmak sadece konuşmak ve bir iletişim kurmak değil. Aynı zamanda etkileşimde bulunmak, yani bir şeyler paylaşmak. Konuşmak da dokunmak gibi bir şey, katılır mısınız bilmiyorum bu görüşüme? Bu açıdan dilin, söylemenin hayati önemini, bugün şikâyet ettiğimiz şiddet dâhil birçok eylemenin altında yatan önemli bir sorun olabilir mi?
Ne güzel dediniz. Dokunmak gibi bir şey konuşmak. Şiir mesela. Şairler şiirleriyle yüreğimize ruhumuza dokunmuyor mu? Diksiyon derslerimde de şiir, çok önemli bir yer tutar. Her hafta bir şairi seçer ve onun şiirlerini okuruz. Kelimelerin efendileri, diyorum ben şairlere. Aşıkken aşkı anlatan bir şairin duyarlılığına tanık olmak ne muhteşem bir şey ya da ayrılık acısını Attila İlhan’dan, ayrılık sevdaya dahili okuyarak, hafifletebilmek… Yalnızken, yalnızlığı anlatan bir şiirin yalnızlığına katılabilmek… Son zamanlarda Türkçede gördüğüm yozlaşma karşısında öğrencilerimde nasıl farkındalık yaratabilirim diye düşündüğüm anlarda şiirden çok büyük destek aldım. Türk edebiyatının değerli şairlerinden seçtiğimiz dizelerin kursiyerlerin üzerindeki etkisi görülmeye değerdi. ‘Hocam yolda artık müzik değil, spotifydan açıp şiir dinliyorum’ demişti bir tanesi. Bir başkası kendi şiirlerini yazmaya başlamıştı. Evet kelimelerin iyi gücü bu, gelelim kötü gücüne, şiddeti sormuştunuz değil mi? Şiddetin tanımı nedir? Sağlıklı olarak kurulamayan iletişim sonucu ortaya çıkan öfkenin dışa vurumudur. Gördüğünüz gibi, tüm kapılar iletişime çıkıyor. Konuşulamayan konu, içte öfkeye dönüşüyor. Düşünceler duyguları, duygular da davranışları oluşturduğu için, karşınızdaki kişiye kendinizi anlatamadığınız, düşüncelerinizi dile getiremediğiniz zaman öfkeniz de birikmeye başlıyor. Öfke duygusu da davranışa dönüşerek şiddete neden oluyor.
‘SÖZ OLA KESE SAVAŞI, SÖZ OLA KESTİRE BAŞI’
Soru: Peki şiddet dilde başlar diyebilir miyiz?
‘Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı’. Bu atasözü de bize sözün gücünü anlatır. Söylemek var, söylemek var… Üslup var… Bakıyorsunuz, savaşlar bile bir kişinin ağzından çıkan sözle başlıyor, aynı şekilde barışı da bu kez iyi konuşan insanlar yapıyor. Evde okulda işte… Kullanılan sözler, üslup, vurgu, tonlama o kadar önemli ki… İkili ilişkilerde de her zaman birbirimizi doğru anlayamayabiliyoruz, eksik konuşmaktan, genelleme yapmaktan ya da çarpıtmadan kaynaklı. Her insanın farklı düşünceleri olduğunu unutuyoruz. Bize göre iyi olan diğerine göre kötü, belki. Yani, bir değere, her insanın farklı bakışları olabiliyor, yaşantılarımızla, farklı süreçlerden geçmemizle alakalı olarak. Mesela, ‘bunu sen mi yaptın’, derken bile vurguladığımız tiz tondan dolayı karşımızdaki kişiye farkında olmadan psikolojik şiddet uyguluyoruz.
Soru: Ne söylediğini bilmeyen ne yaptığını da bilir mi?
Elbette bilemez. Düşünmeden konuşanlar da zaten bu gruba giriyor.
Soru: Dil, düşünce ve eylem düz bir hat değil de daireseldir ve bu dairesellik insanın bütün etkileşimlerini etkiler diyebilir miyiz?
Evet az önce de belirttiğimiz gibi, düşünce, duygu, davranış yani eylemi ve buradaki eylemimiz dili, bir döngü olarak kabul edebiliriz. Bu bize geri dönüyor. Biliyor musunuz aslında karşı tarafa gösterdiğimiz nezaketi bile kendimiz için isteriz aslında. Karşı taraftan da aynı inceliği beklediğimizin mesajını veririz. Gülümsersek, o da gülümser gülümsemese bile bakışları yumuşar. ‘Sen’ yerine ‘siz’ diye hitap edersek o da ‘siz’ diye devam eder yani aynı şekilde karşılık verir. Ve iletişimimiz, sağlıklı bir zemine en başında oturur.
Soru: Peki, dilimizi, dolayısıyla düşüncemizi ve elbette eylemlerimizi nasıl kirlilikten koruyabiliriz? İyi konuşmayı başarabilmek aslında neyi başardığımız anlamına gelir?
Eylemlerimizi etkin iletişim unsurlarını kullanarak koruyabiliriz. Nedir bunlar? En önemlisi, iyi bir dinleyici olmak, bu o kadar önemli ki. Dinleme kültürü olmayan kişinin konuşma kültürü de olamaz. Sözü kesmeyeceksiniz, araya girmeyeceksiniz. Sonra, pes ses tonu ve iyi bir diksiyon, net ifadelerle anlaşılır olmak. Özgüvenli ve pozitif olmak dış görünüşe dikkat etmek, bunlar çok önemli. Ayrıca görgü ve nezaket sevilmenin başlıca koşuludur ve size dost kazandırır. Tüm bunları kullandığınız da iş hayatında öne çıkarsınız, özel hayatınızda sevilir sayılırsınız. Bunları tüm toplumun uyguladığını düşünsenize. Türkiye ne güzel bir ülke olur değil mi? İyi konuşmayı başarabilmek, iyi yaşamayı başarabilmektir aslında.
Ali bey, dilimizin yozlaşma nedeniyle var olma mücadelesi verdiği ve şiddetin en büyük sorunlardan biri olduğu günümüzde bu konuya eğildiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Okuyanlarda bir farkındalık oluşturmak adına çok kıymetliydi. Başarılar diliyorum.
Soru: Bu son derece değerli bilgileri BBNTÜRK ailesiyle paylaştığınız için ben de çok teşekkür ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.