CİNSEL ORGANLARIMIZ NEREDE BAŞLAR NEREDE BİTER: ASİ VEYA UYSAL BEDENLER
Hikâye o ki, ilk ebeveynlerimiz tanrıya ilk itirazları sonrası günahın bedenini giyinmişlerdi: Bu beden uysal bir beden miydi yoksa asi bir beden mi?
Bedenimiz önemlidir. Sadece bir beden olduğu için değil hem bize ve hem de topluma ait olduğu için. Her şeye bedenimizle dâhil oluruz. Ceza ve ödül bedenimiz üzerinden gerçekleşir. Bedenimiz yoksa bir öykümüz de yoktur, hatta hiçbir şey yoktur. Ancak beden ölümlüdür ve her düşkün ölümlü gibi o da toprağın altına girerken, ey yüce ruh göklere çekilir.
Din ve tıbbileştirme dâhil her şeyi bedenimizden okumak mümkündür. İnsanlar inançları uğruna bedenlerini örterler, yine insanlar güzellik uğruna bedenlerine estetik operasyonlar yaptırırlar. İktidarların mutlak iktidarlarını gerçekleştirmek için yaptıkları ilk şey, bedenlerin özgürlüğünü elinden almaktır. Modernite aynı zamanda bedenin de keşfedilmesidir. Bu kısa yazıya sadece başlıkları dahi sığmayacak kadar bir beden literatürü vardır akademik dünyada.
İÇ BEDEN: Biyoloji-anatomi, sağlık sosyolojisi, fenomenoloji, bilim tarihi, bilim felsefesi, cinsiyet, cinsellik, sağlık ve nüfus politikalarıyla ilişkilendirilir.
DIŞ BEDEN: Sanat, moda, tüketim, medya, cinsiyet, cinsellik, post-modernizm, göstergebilim, post-yapısalcılık politikaları ile ilişkilendirilir.
Buradan tekrar başa dönersek: İLK GÜNAH BİR UTANMA SIKILMA STANDARDINDAN BAŞKA BİR UTANMA SIKILMA STANDARDINA GEÇİŞTİR.
Dünyalaşma ilk günah ve örtünme güzergâhından bakarsanız bedenin faaliyetlerini gerçekleştirirken nasıl görünmesi gerekliliğinin de standardını oluşturmuş görünür. Medenileşme bu anlamda bedensel faaliyetlerin yapılabilirlik alanının sürekli daralması ve bu faaliyetlerin sürekli olarak sahne arkasına havale edilmesi şeklinde ilerlemektedir. Örneğin modernleşmenin ilk göstergelerinden biri aynı zamanda bir mekân (ruh için) işlevi de gören bedene yeni bir oda (yatak odası) üretmesidir. Artık eşler ve çocuklar aynı odada kalmazlar, ebeveynler için eni bir oda yapılır.
Bedenimiz bir temsilin de adresidir. Bu temsil, imparatorluk, ulus devlet vb. olabileceği gibi dini hüviyete sahip bir devleti temsil de olabilir. Bedenimiz aynı zamanda kendimizin de temsilidir. Beden sembolik olduğu kadar etten ve kemiktendir.
Bu çerçevede gündelik hayatta kamusal alanda ne kadar soyunabiliriz, yani cinsel organlarımız nerede başlar nerede biter, bu sınır nasıl belirlenir, bunu kim belirler? Çıplaklığın sadece sıcaktan korunmakla bir ilgisi var mıdır? İnsanlar plajda olmamasına rağmen kent merkezlerinde plajdaymışçasına neden soyunur?
Aslına bakarsanız şu soruyu da çok önemsiyorum: Bedenlerimiz kendi sınırlarımız içinde mi?
Şu bir gerçek ki, birer metin olarak bedenlerimiz çıplak veya giyinik olsun bir şey söylüyor; söylediği şey bedenlerimizin kendi sınırlarımız içinde olup olmadığının tartışılabileceği bir yer. Örneğin çıplaklık o ilk günahtan önceki döneme özlem mi; yoksa asilik ilk günahtan sonraki örtünmenin sürdürülebilirliğinin korunması mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.