Hepinizin bildiği üzere bu hafta içerisinde, cumhurbaşkanı yardımcısı ve hazine, maliye bakanı kamuda tasarruf dönemine ilişkin alınan önlemleri tedbirleri duyurmuştu.

Öncelikle ifade etmek gerekirse, zaman zaman da ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik durumları inceleyen ve yazan da birisi olarak son derece geç kalınmış tedbirler olduğunu ifade etmek isterim.

Tabi açıklanan kamuda tasarruf tedbirlerinden önemli başlıkları da hatırlatma fayda olduğunu düşünüyorum. Bu tedbirlerin başında; kamuda yeni araç alım ve kiralanmasının 3 yıl durdurulması, yine kamuda yeni bina alım ve yapımının 3 yıl süreyle durdurulması, kamuda yönetim kurulu ücretlerine üst sınır getirilmesi, mobilya ve demirbaş alımlarının durdurulması, hizmet içi eğitimlerin otellerde değil kamu kurumlarında yapılması, ödenek kısıtlamaları, kamuda istihdama sınırlama getirilmesi 3 yıl kadar emekli olanlar kadar istihdam sağlanması gibi hususlar bulunuyor.

Elbette geç kalınmış olsa da vatandaşın kemer sıkması kadar kamunun da tasarruf önlemleri almasının yerinde olduğunu düşünüyorum.

Fakat yine de alınan ve açıklanan tedbirlerin de yeterli olmadığını düşünüyorum.

Anladığımız ve açıklandığı kadarıyla alınan tedbirlerle enflasyonun düşürülmesi ana hedef olarak görünüyor. Alınan tedbirlerin enflasyonun düşürülmesindeki etkisi ise önümüzdeki süreç içerisinde daha net görüleceğe benziyor.

Enflasyonun düşürülmesinde ve alınan tedbirler noktasındaki yükün tamamen kamu üzerinde kalması ve vatandaşa ve ya deprem mağdurlarına yansıtılmaması da en önemli hususların başında geliyor.

Kamunun tasarrufunun vatandaşa yansıtılmaksızın sürdürülmesi ve akabinde de vatandaşın lehine bir sonuç ile neticelendirilmesi ise en büyük temennimiz.

Alınan tedbirlerin yanında süreç içerisinde başkaca tedbirlerin de alınmasını bekliyorum. Elbette tedbir alınması kadar alınan bu tedbirlerin icrası ve denetimi de son derece önem teşkil ediyor.

Denetiminin de yerinde ve hakkaniyetli yapılması düşünülenin fayda vermesindeki en önemli faktörlerden olacaktır.