Çocuk eğitiminde ödül ve ceza
Son yıllarda çocuklara ödül ve ceza konusu sık sık tartışılıyor. Her iki tarafın da savundukları fikirler mantıklı. Herkes düşüncesini güzel örneklerle açıklıyor. Örneklerini güzel açıklayan daha etkili oluyor haliyle. Ama her iki örneği de yaşamadan, tecrübe etmeden dinleyenlerin işi zor.
Ödül ve ceza pek çok konuda olduğu gibi çocuktan çocuğa değişiyor. Ödül sistemi bazı çocuklara başarılarının yükselmesi için güzel bir motivasyon oluyor, onları daha da başarılı kılıyor. Bunun da zararları oluyor elbette, bu yöntem bazı çocukların narsist ve egoist olmalarına yol açıyor. Ödül alamayan çocukları da kötü etkiliyor bu sistem. Bazı öğrenciler, “Nasıl olsa ben ödül alamayacağım” diye karamsarlığa kapılıp ders ve vb. soğuyorlar.
Ödül alan çocuk ve yakınları mutlu oluyor elbette. Çocuk ve ailesi seviniyor, aileleri çocuklarıyla gurur duyuyorlar, övünüyorlar, onore oluyorlar. Alamayanların bir kısmında ise arkadaşlarına karşı bir kıskançlık ve düşmanlık oluşuyor.
Bir anekdotumu anlatayım sizlere. Yıllar önce öğretim yılının başında öğrencilere ve velilere bitirme sınavlarında ilk üç dereceye girenlere çocuklar için önemli olan bir para ödülü verileceğini duyurduk. (Danimarka’da 9 yıl süren ilköğretim okulunda 7-8 dersten bitirme sınavları yapılır ve o sınavda alınan notlara göre lise ve dengi okullara girilir. Sınavları her okul kendisi yapar. Yazılı sınavlar ülke genelinde aynı zamanda başlar. Sözlü sınavların kendine göre özelliği vardır.)
İlk iki yıl çocuklar yarıştılar, başarılarının yükselmesi için motive oldular. Daha sonraki yıllarda hem motivasyon azaldı, hem de biraz başarısız çocukların “Nasıl olsa biz ilk üçe giremeyeceğiz...’’ demelerini gözlemledik ve sonradan bu sistemden vazgeçtik. Ama bunun yanında okulda çalışan bazı öğretmenlere değişik ödül vb. vermemiz etkili oldu ve faydasını gördük.
Başarıları karşısında çok zaman ödül alan çocuklar adeta ödül bağımlısı oluyorlar, aldıklarında mutlu olurlar; ama ödül alamadıkları zaman da mutsuz olurlar.
Örnekleri okuldan çok evimizden ve hayattan verirsek konu belki daha iyi anlaşılır. Çocuklara evimizin kurallarını, bazı davranış ve bazı saygı kurallarını öğretirken her doğru hareketlerine ödül vermek yanlıştır. Bunları zaten öğrenmesi ve yapması gereken bir davranış olduğunu iyi anlatmalıyız.
Çocuğun yemekten önce ve sonra elleri yıkaması, yemeğe besmele ile başlaması, yemekten sonra anne babasına teşekkür etmesi, Allah’a şükretmesi, yemekten sonra ve yatmadan önce dişlerini fırçalaması bir temizlik kuralıdır. Bu saydıklarımız vb. davranışları yapması için şart koşarak ödül vermek yanlıştır. İlk başta öğrendikten sonra, bunları yaptıktan sonra bir iki defa verilmesi uygun ama, bunları yaparsan diye şartlı ödül yanlıştır, şartlı ödül çocuğu yanlış eğitir.
Her güzel ve doğru davranıştan sonra verilen ödül yanlıştır. Doğru ve güzel davranmak zaten olması gereken normal olan davranışlardır, olağanüstü bir davranış değildir.
Özetle, ödül, övgü vb. çocuk eğitiminde kullanılan bir yöntemdir ama doğru kullanılmadığında ya da çok sık kullanıldığında çocuklara zarar verebilmektedir. Aileler ve eğitimciler ödül ve övgüyü bilinçli şekilde kullandıklarında, çocuklarda olumlu davranış değişiklikleri görmek daha kolay olacaktır.
Çocuğu para ile oyuncakla satın almak, adeta rüşvet vermek doğru değildir. Çocuğu eğitmek için ödülü çok sık kullanmak yanlıştır. Şunu yaparsan telefon alacağım demek yanlıştır. Zaten gerek duyulduğunda çocuğa telefonu almak gerekir. Çocuğun ihtiyacı varsa, ailenin alma imkanı olduğu halde çocuk başarısız diye o alınmazsa, o zaman çocuk cezalandırılmış olur ve bu çok yanlıştır.
Çocuk o zaman her bir başarıda bir karşılık bekler, alınmadığı zaman da çok kötü olur. İstediği yapılmadığı zaman da kendisine ceza verilmiş, haksızlık yapılmış kabul eder. Nasıl olsa ödül vermiyorlar diye aksi davranışlar ve saygısızlık yapar.
Cezayı ve ödülü abartmamak gerekir. Çocuğun yaşı büyüdükçe ödül azaltılmalı, büyüdükçe ödülsüz mutlu olmalı.
Ceza vererek, ödül vererek çocuklar iyi ahlak kazanamazlar.
Ceza ve ödül vererek zararlı alışkanlıklardan vazgeçiremeyiz.
Şartsız ödül var, hediye var. Karne almadan önce, karne notların şu olursa şu hediyeyi alacağım, almazsan sana hediye yok vb. çok az öğrenciyi geçici olarak motive eder.
Ödül var, hediye var, teşvik var, pazarlık yok. Parayı, tatili, hediyeyi şarta bağlarsan ihtiyacı olduğunda yapar, ihtiyacı olmazsa yapmaz. Sen bunu yaparsan ben de bunu yaparım yanlış.
İçinden gelmeden ödül için öğrenilenler veya yapılanlar çok kalıcı olmuyor. Yarın büyüdüğü zaman onu yapmaz. Yani o aldığı ödüller bir gün gelmeyecek nasıl olsa. Çok aldıkça çocuk doyuma ulaşır artık alınanların kıymetini bilmez. Kendisinde olanların başkalarında olmadığını da fark etmez. İnsan aç kalmadan, tokluğun kıymetini, hasta olmadan sağlığın kıymetini bilmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.