Doç. Dr. Cenay Babaoğlu

Doç. Dr. Cenay Babaoğlu

Bugünün Yöneticilerine Tarihten Dersler

Bugünün Yöneticilerine Tarihten Dersler

İlk yazımızda bahsettiğimiz üzere bu köşedeki gayemiz iyi yönetime dair yeni gelişmelerden ve dahi geçmiş tecrübelerden bahsetmek. Ne şanslıyız ki Türk idare tarihi nice güzel örnekle dolu bu konuda.

Yöneticiler daha iyi yönetebilsinler diye, tavsiyeler veren nice ilim adamları; deneyimleri gelecek nesillere aktarılsın diye bunları kayda geçen nice devlet adamları gelmiş geçmiştir şanlı tarihimizden.

Günümüz yöneticilerine düşen de geçmişten gelen bu paylardan hisselerine düşeni alabilmek. Tabi bu konuda herkesin aynı hünerde olduğunu söylemek güç. Mehmet Akif Ersoy Üstad çok güzel ifade etmiştir bu hususu zira;

“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi?

“Târîh”i “tekerrür” diye ta’rîf ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”

Bazen düşünüyor insan; bu kadar örnek, bu kadar güzel tavsiye. Yine aynı hatalar yine aynı tuhaflıklar. İyi ya işte diyor insan, geçmişten hisse kapan bu kadar az olursa aynı sonuçlar da tekerrür eder durur. Yeni atanan yönetici, kendinden öncekilerin yaptığı hatayı yapar mı? E yapar elbet, yapmasa beşer şaşar demezler ya.

İzmir/Bergamalı olarak tanınan Muhyiddin El-Kafiyeci* 14. Yüzyıl’dan bildiriyor bize, ders çıkarın diyor:

İçinde bulunduğun her hâlin sonu var

Takdir böyle, yaşa dilediğince

Düşün, nice nesiller gelip geçti!

Hiç görüyor musun izlerini, söyle nerede?

Ey dünü geçmiş, yarını elinde olmayan!

Her anında aciz kişi, gururlanmak neyine!

 

Aciz kişi yönetici olunca vay ki vay. Gurur, kibir hak getire. Ah ki o kişiye ah ki onun yönettiği makama. Hz. Mevlana’ya rivayet, Pir de şöyle der bu konuda;

“Bilgi, mal, mevki ve hâkimiyet kötü yaradılışlı kişilerin elinde fitnedir. Bilgisizlere, geçtikleri mevkiin yaptığı fenalığı, yüzlerce aslan bir araya gelse yapamaz

Adam olmayanın eline bir mal ve mevki geçti mi, herkesten önce kendi rezilliğini dileyen kendisidir…”

 

E ne demiş Adlî mahlasıyla Sultan II. Bayezid;

“Kendi kendine ettiğin âdem / Bir yere gelse idemez âlem.”

 

Makam bu. Kimi makamla vezir oluyor, kimi de makamla rezil. Biz yine tavsiyemizi verelim. Makam ancak adaletle dolar, insan ancak adaletle mukim olur. Yalanla adalet olmaz, yalanla insan ihya olmaz, yalanla makam dolmaz, yalanla Hak, batıl olmaz.

Haramla yalanla abad olunmaz

Zulümle zevatla doğru bulunmaz

Hak er geç kimsede kalmaz

Haklı Hakkı bilir, Yaradan da haksızın yanına komaz.

 

Makamda olan “Emredildiği gibi dosdoğru olursa” adam olur. Doğru olmayan ancak koltuk işgal eder, ama o işgalci ben oldum dedi mi işte o zaman yazık ki o koltuğun haline. Ben oldum dedi mi küçük bir birim yöneticisi, geçmiş olsun o birimin ahvaline. Geçmiş olsun o ben oldum diyenin haline. Çünkü;

Kamış ses verince ney oldum sanar,

İp gerilince yay oldum sanar,

Sarayda oturmakla padişah olmaz kişi,

Aptal ata binince bey oldum sanar.

Vesselam…

*Eser için bknz: Muhyiddin El-Kâfiyeci, Kâfiyeci’nin Siyâsetnâmeleri (Seyfü’l-Mülûk ve’l Hükkâm – Seyfü’l Kudât ‘ale’l Buğât), (Hazırlayan: Nail Okuyucu), İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı, 2018, s. 124

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doç. Dr. Cenay Babaoğlu Arşivi