Ermeni Soykırımı Yalanı ve Diğerleri
Neredeyse yarım asırdır, Ermenilerin Batı destekli soykırım ithamıyla suçlanmaktayız. Bu konuda en az Ermeniler kadar bizim de soyumuz kırılmasına rağmen, bırakın hakkımızı aramayı, kendimizi savunamıyoruz bile. Hatta içimizde zevkle özür dileyenler bile çıkabiliyor.
Uluslararası Hukuka göre, Soykırım, “ırk katliamı” anlamına gelen genocide (jenosid) kavramının Türkçe karşılığıdır. Bir kavram olarak ilk defa Polonyalı Yahudi asıllı Raphaël Lemkin tarafından, Nazilerin İkinci Dünya Savaşı’nda uyguladıkları politikaları tanımlamak için kullanılmıştır.
Birleşmiş Milletler, 1948 yılında “Soykırım Suçunu Önleme ve Cezalandırma Anlaşması’nda” soykırımı resmen uluslararası bir insanlık suçu olarak tanımıştır.
Bu anlaşma ile aşağıdaki beş kategoriye giren “millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubu kısmen veya tamamen imha maksadıyla” işlenen eylemler, soykırım unsuru sayılmıştır. Maddeler halinde sıralayacak olursak;
1. Gruba mensup olanların öldürülmesi;
2. Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi;
3. Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek;
4. Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak;
5. Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek.
Bu kavramlar çerçevesinde, Kafkaslarda 1821 ile 1922 yılları arasında beş milyondan fazla Müslüman ülkesinden atılmış, beş buçuk milyondan fazla Müslüman ise en hafif tanımıyla soykırım’a uğramıştır.
Balkanlarda ise iki milyon Müslüman öldürülmüş bir milyonu da Anadolu’ya sürülmüştür. Balkan Tarihi Profesörü Justin McCarthy’e göre “19. ve 20. yüzyılda milyonlarca Müslüman, yurtlarından sürüldü ve kalanları da kılıçtan geçirilmiştir, çoğunluğu Kürt olmak üzere, Doğu Anadolu’nun sadece üç ilinde 1914 ve 1916 yıllarında, Ermeniler tarafından 342 000 Müslüman öldürülmüştür.”
Peki, Ermeni Soykırımı iddialarının kaynağı nedir? Kısaca belirtecek olursak, Ermeniler 1960’lı yılların başından itibaren, 1915 olaylarının “soykırım” olarak kabul edilmesi gerektiğini savunmaya başlamış ve bunun temel dayanakları olarak da, I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Propaganda Bakanlığı tarafından yayımlanan “Mavi Kitap” ve Talat Paşa’ya atfedilen sahteliği ispatlanmış sadece “bir tek” telgraf metnidir.
Eğer bizler Ermenilere soykırım yapmış olsa idik, İstanbul iki yıl işgal altındaydı. Bunun belgeleri İngilizlerce çok rahatlıkla bulunabilirdi. Ve bu belgelerden Anadolu’nun her vilayetinde de bulunabilirdi. Ancak ne İngilizler ne de Fransızlar bulabilmişlerdi. Çünkü böyle bir planlı soykırım çabası yoktur. Anadolu’da açılan toplu mezarlar ise Ermenilerin değil Müslümanların toplu mezarıdır.
Olan şey şudur: Fatih’in Batı Hristiyanların soykırımından kurtardığı Millet-i sadıkamız olan insanlar Osmanlı Devleti ve Müslüman halka karşı kışkırtılmıştır. Devlet de kendi güvenliğini sağlamak için onları iç bölgelere tahliye etmiştir. Bu sırada ise başta aşiretler olmak üzere, Ermenilere karşı, intikam ve para için saldırılarda bulunmuşlardır. Bu da elbette bir Müslüman’ın ve insanın asla tasvip edeceği durum değildir. Ancak o savaş şartlarında bir milyon insanı değil tahliye,pikniğe bile götürseniz, yolda yüz bini ölürdü. Çünkü açlık, hastalık ve kış kıyamet vardı. Ama asla Ermenilere karşı halk ve devlet bazında sistematik ve kurumsal bir saldırı söz konusu olmamıştır.
Madem Van Ermenilerin şehri idi 11 ay işgal ettiklerinde neden yıktılar? Doğu’daki birçok şehir gibi, Van şehri neden ikinci kez kuruldu?
Urfa’daki Ermeniler neden ve ne zaman Musul’a sürüldü? Bunların cevabı verilmeden kimse bizden hesap sorma hakkına sahip değildir İkincisi, soykırıma verilecek en güzel örnek olan Sırpların Bosna katliamına bakılmalı ki; en gelişmiş cihazlarla bile hala toplu mezarlar çıkarılmaktadır. Ya Irak, ya Afganistan, ya Filistin, ya Suriye…
Haa bugün yaşasalardı en az 400 milyonluk bir nüfusa sahip olacak olan Kızılderilileri asla hatırlamıyoruz. Afrikalılar ise bizi ilgilendirmiyor… 40 000 yıllık Avusturalya sakini Aborjinler ise çok uzaktalar.
Dünyanın sesi gür çıkan azınlıkları olan Siyonist Yahudiler ve Diaspora Ermenileri sadece o zaman kısmen öldüler… Ancak biz hala ölüyoruz. Libya, Filistin, Suriye, Irak ve Afganistan’da milyonlarca kişiyi Haçlı-Siyonistler öldürdü. Asıl soykırım budur. Yüreğiniz varsa izleyin. https://www.google.com/search?q=halep&sxsrf=APq-WBtlxZ2XhUYmJ2YcdL3GgVFO1Y_qTA:1650813332193&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=2ahUKEwj7yYXy_qz3AhVbSvEDHXQ9CeAQ_AUoAnoECAIQBA&biw=1920&bih=969&dpr=1#imgrc=ihb0-_k35xxhxM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.