E. Ecem Altay

E. Ecem Altay

Teslimiyetin Bayramı

Teslimiyetin Bayramı

Her toplumun ruhunu ayakta tutan bazı değerler vardır. Bu değerler, geçmişten bugüne taşınan kültürel birikimin, ahlaki duruşun ve manevi köklerin yansımasıdır. Dini ve milli bayramlar ise bu ortak paydanın en görünür hâlidir; bizi bir araya getirir, aynı duyguda buluşturur. Milli bayramlar tarihimize olan saygının ifadesiyken, dini bayramlar manevi bağlarımızı kuvvetlendirir, bizi yeniden biz yapar.

Bugün bir dini bayrama daha erişmenin huzurunu yaşıyoruz. Fakat içimizde buruk bir his var. Aylardır süren Gazze’deki vahşet, vicdan sahibi herkesin yüreğine ağır bir sızı bıraktı. Bir yanımız bayrama hazırlanırken, diğer yanımız oradaki acıya kilitli. Belki de bu yüzden bu yıl Kurban Bayramı’nı sadece geleneksel yönleriyle değil, anlam derinliğiyle idrak etmeye daha çok ihtiyacımız var.

Anadolu’da Kurban Bayramı’na “iş bayramı” denir. Çünkü bu bayram, sadece tatil ya da seyahat zamanı değil; paylaşmanın, yardımlaşmanın, el birliğiyle yapılan hayırların vaktidir. Kurban kesilir, etler dağıtılır, kapılar çalınır, sofralar kalabalıklaşır. Fakat bütün bunların ötesinde bir hakikat vardır: Kurban, sadece bir hayvanı kesmek değildir. Kurban, insanın içindeki nefsani tutkularla yüzleşmesidir.

Kurban Bayramı’nı anlamlı kılan, Hz. İbrahim’in sorgusuz sualsiz teslimiyetiyle, Hz. İsmail’in gönülden razı oluşudur. Bu teslimiyet hikâyesi, yüzlerce yıl sonra hâlâ iman, sabır ve fedakârlığın zirve noktasıdır. Ve bugün bize şu soruyu sordurur: Biz, ne kadar “İsmail” olabiliyoruz?

Yaşadığımız çağın “İsmail”i olmak, nefsin hâkimiyetine karşı direnebilmektir. Kibirden, hırstan, bencillikten, öfkeden vazgeçebilmektir. Konforundan ödün verebilmek, kendi menfaatini değil, başkasının iyiliğini gözetebilmektir. Herkesin hayatında bir “kurban” vardır. Kimi egosunu, kimi zamanını, kimi sevgisini sınavdan geçirir. Asıl mesele, bu sınavı fark edebilmekte ve içtenlikle verebilmektedir.

Günümüzde yardımlaşmanın yerini bireysellik alırken, toplumsal bağlar zayıflarken; hâlâ komşusuna selam veren, yolda kalana el uzatan, hakkı gözeten insanlar varsa, işte onlar bugünün İsmail’leridir. Belki de en büyük cesaret, bu çağda hâlâ merhametli kalabilmektir.

Kurban Bayramı'nın özü, etrafımızdaki yoksulla sofrayı paylaşmak kadar, içimizdeki kötülüğü feda edebilmektir. Çünkü bu bayram, aslında etin değil, teslimiyetin bayramıdır.

Bayramınız mübarek olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
E. Ecem Altay Arşivi