Eda Nur Harputlu

Eda Nur Harputlu

Çocukluk dönemi korkuları

Çocukluk dönemi korkuları

Korku, doğuştan gelen her yaşta farklı sebeplerle ve farklı şekillerde kendini gösteren insanın kendini tehdit ve tehlikelerden korumasına olanak sağlayan sağlıklı bir duygu halidir. Çocuklar da gelişimsel dönemlerine paralel olarak bu duyguyu hissederler ve çeşitli tepkilerle dışa vururlar. Çocukluk dönemi korkuları bakım verenler tarafından anlaşılır, süreç doğru yönetilirse çocuk korkusunu anlamlandıracak ve bu duyguyla baş etmeyi öğrenecektir. Fakat bazı tutum ve davranışlar korkunun artmasına, çocuk ve ailenin yaşam kalitesini etkileyecek boyuta ulaşmasına neden olabilir.

0-1 yaşta beslenme, altının temizlenmesi gibi temel ihtiyaçları zamanında karşılanmadığında hayati tehdit eden hisseden bebekler ani ve yüksek ses, parlak ışık karşısında korku duyabilir. Tanıdık sesler, kokular bebeğe kendini güvende hissettirirken bilmediği her şey başlangıçta korku kaynağı olabilir. Bakım verenin desteği ile içine doğduğu dünyayı tanımlayan bebek sağlıklı deneyimler yaşarsa aşama aşama korkularını geride bırakacaktır. 2-6 yaş arasında çocukların hayal güçlerinin hızla gelişmesi nedeniyle gelişimsel korkular ortaya çıkar. Ayrılma korkusu, yalnız kalma korkusu, yabancıdan korkma, karanlıktan korkma, bedenine zarar gelmesinden korkma gibi durumlara sık rastlanır. Bunun yanı sıra bazı ebeveynlerin yaptığı yanlış telkinler ‘uyumazsan canavar gelir, yemek yemezsen polisler seni götürür vb.’ çocukta başka korkuların oluşmasına yol açar. Çocuklar korkuyu aynı zamanda taklit yolu ile de öğrenir. Çevresinde bulunan diğer ve çocuk ve yetişkinlerin korktuğu şeyler bir süre sonra buna şahit olan çocuk içinde korkutucu olabilmektedir. Kazalar, tıbbı müdahaleler, çocukların yaşlarına uygun olmayan içeriklere maruz kalması gibi durumlarda korkulara kaynaklık etmektedir. Gelişimsel korkular yaşa bağlı olarak kendini gösterip zaman içinde tamamen kaybolabilir ya da değişebilir. Burada ebeveyn tutumları devreye girer. Hatalı tutumlar korkuları pekiştirirken korku duygusunu kabul etmek, çocuğun korkularını anlamaya çalışmak ve gerekli açıklamaları yapmak korkuları ortadan kaldıracaktır.

Aşırı korumacı ve kaygılı ebeveynleri olan çocuklar korku duygusu ile baş etme konusunda yeterli destek bulamadığı için bu konuda zorluk yaşayabilir. Örneğin parkta kaydıraktan düşen çocuk zaten canının yanması ile bir şey deneyimler ve bu deneyimi değerlendirmek için yetişkinin yüzüne, davranışlarına bakar. Bakım veren duruma bir felaket gibi yaklaşıyor ve gereğinden fazla endişeleniyorsa çocuk bir daha kaydıraktan kaymamak ya da parka gitmemek gibi tepkiler gösterebilir. Bir diğer hatalı tutum çocuğu isteği dışında korktuğu şeye zorla maruz bırakmaktır. Örneğin sudan korkan çocuğu birden havuza atmak ya da karanlıktan korkan çocuğu karanlıkta bırakmak gibi tutumlar çocuktaki korkuyu derinleştirebilir hatta fobi boyutuna getirebilir. Bunun yanı sıra ‘Bunda korkacak ne var? Öyle bir şey yok’ gibi tepkilerin işlevsel olmadığı gibi çocuk yalnız uyumaktan korkuyor gerekçesi ile sürekli bakım verenin yanında olması da sorunu çözmeyecektir. Çocuğun neden korktuğunun anlaşılması ve konuya detaylı bir şekilde açıklama getirilmesi bu adımlardan sonra korku ile baş etmesi için çeşitli oyun ve deneyimlere teşvik edilmesi önemlidir. Örneğin gölgeleri farklı şekillere benzettiği için korkan çocukla gölge oyunu oynamak onun gördüğü şeyi eğlenceli bir şekilde anlamlandırmasını sağlayacaktır.

Güven duygusu büyüme, gelişme ve öğrenmenin sağlanması için büyük önem taşır. Korku ve kaygılar çocuğu ve aileyi yoğun olarak etkiliyorsa yaşanan durumun anlaşılması ve atlatılması için vakit kaybetmeden uzman desteğine başvurmak yerinde olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Eda Nur Harputlu Arşivi