ABD’deki Kavga ve Sonuçları
ABD Başkanı olarak resmi olmayan sonuçlara göre Biden ismi açıklanmış olsa da Trump henüz vazgeçmiş gibi görünmüyor. Hâla seçimlerde hile yapıldığını ve bunu ispat ederek ABD Başkanı olarak yoluna devam edeceğini iddia ediyor.
Haksız da olmayabilir. Kafalarda şüphe oluşturan bir çok gösterge var.
Fakat atı alan Üsküdar’ı geçmiş de olabilir.
Dünyaya demokrasinin ve özgürlüklerin ülkesi olarak pazarlanan ABD’de seçim sürecinde akıllara zarar ama maskeleri düşüren olaylar yaşandı.
Mevcut ABD Başkanı’nın oylarının çalındığından şikayet eden mesajı ülkemizde ifade özgürlüğünün teminatı gibi sunulan sosyal medya ağı Twitter tarafından sansürlendi. Yine 3 televizyon kanalı, konuşmasında aynı konudan bahseden Trump’ın konuşmasını kesti, kesmekle yetinmedi spiker ve sunucular izleyiciye Trump’ın yalan söylediğini ifade ettiler.
ABD Başkanlık seçimlerinde yaşananlar mücadelenin büyüklüğünü gösteriyor. Demokrasi ve özgürlük kavramlarının başka ülkelerin iç işlerine müdahale için kullanılan argümanlar olduğunu bir kere daha teyid etmiş olduk.
İstemedikleri bir konu ve kişi olduğunda bu kavramların içinin nasıl boşaltıldığını, nasıl askıya alınabildiğini gördük.
ABD Başkanı olsanız da hakim gücün istediğini yapmadığınızda nasıl bir duvarla karşılaşabileceğinizi de uygulamalı olarak gördük. Müesses nizam, amacına hizmet etmeyen kim olursa olsun alaşağı etmek için her türlü operasyonu yapabileceğini gösterdi.
Şimdi artık ABD’de yaşanan siyahlara polis şiddetinin de, Koronavirüs salgınının da Trump’a seçimi kaybettirmek için kurgulandığı dillendiriliyor.
Biden’ın görevi devralır almaz ilk icraatı olarak Koronavirüs salgınıyla mücadeleyi işaret etmesi ve Trump’ın kaybettiği resmi olmasa da ilan edildikten sonra Koronavirüs aşısının müjdesinin verilmesi şüpheleri de beslemiyor değil.
Zira Trump Başkanlığı sürecinde küreselcilerle mücadele ettiğini hep söyledi. Onların istediğinin aksine ABD’nin dünyayı saran kollarını keserek içine kapatmak ve törpülenip zayıflamaya başlayan ABD’nin eski gücüne yeniden kavuşabilmesi için gereken altyapı yatırımlarını gerçekleştirmek istiyordu.
Oysa ABD’nin dünyayı saran üsleri ve askeri gücü, yaptırım etkisiyle küreselciler için amaçlarına giden yolu açan köşe taşları. ABD dünyadan elini çeker içine kapanırsa diğer ülkeler üzerindeki yaptırım gücü zayıflar ve küresel sermaye de bundan en büyük zararı gören kesim olur.
Kendilerince tedbir almaları şarttı. Almış da görünüyorlar.
Küresel sermaye tüm gücüyle Trump’ın koltuğunu altından almak için her şeyi yaptı. Sözde Dünyayı yönettiğini iddia edilen ülkede yaşananlar, aşağıladıkları 3. dünya ülkelerinde bile yaşanmıyor.
Elbette kavga ABD’nin iç kavgası ama tüm dünyayı etkileyecek sonuçlara gebe. Etkileme gücü sebebiyle de kayıtsız kalmak mümkün değil. Fakat ABD’nin bir eyaletiymiş ve seçim sanki bizim kendi seçimimiz gibi davranmak da hiç sağlıklı değil.
Ha Trump olmuş ha Biden. Biliriz ki Başkan değişse de ABD zihniyeti değişmez.
Hangisi hangisinden daha iyi, bizi ilgilendirmez. Biz ülkemize karşı nasıl bir politika yürüteceklerine odaklanmalıyız.
Aramızdaki ilişkiler eşit iki devlet yaklaşımıyla kurulursa sorun yaşanmaz. Değilse Türkiye’ye eski alışkanlıklarıyla hükmetmeye çalışırlarsa kaybeden ABD olur.
İç siyasette geleceğini Biden’a bağlamış olan kesimin olduğu hepimizin malumu. Çok heyecanlandıkları da kesin. Fakat onlar için evdeki hesap çarşıya uymayabilir.
Unutmamak gerekir ki; Trump’ın başkanlığının ilk günleri ve son dönemini karşılaştırdığımızda görüyoruz ki Türkiye’ye karşı politikalarında büyük değişiklikler var. Biden için de böyle bir öngörü absürd olmaz. Kurulmakta olan yeni dünya düzeninde Türkiye’yi yok sayarak kazanabilen ülke, uygulanabilir bir plan olmaz.
Türkiye yükselen yeni güç olarak hem sahada hem masada istediğini almaya muktedir. Bu gerçekle hareket edip işbirliği yapan da kazanır.
Bu kim olursa olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.