ABD’nin yeni sendromu: Afganistan
ABD Başkanı Biden, yükselen tepkiler ve eleştiriler üzerine kameraların karşısına geçti ve Afganistan’dan ayrılma kararının doğru olduğunu, kararının arkasında durduğunu açıkladı.
Her şeyi öylece yüzüstü bırakarak kaçıyorlar. Hem de arkalarına bile bakmadan denilecek türden. Asker köpeklerini uçakların ilk koltuklarında ülkeden çıkarırken kendilerine uşaklık eden işbirlikçileri satarak kaçıyorlar.
Hem de ABD silahlarının Taliban’ın eline geçmemesi için bu silahları yok etme ya da buna benzer bir eylem içinde olmadıklarını söyleyerek.
Bahaneleri hazır. ABD’ye Afganistan’dan gelen terör tehdidini bitirmişler. Yani işleri bitmiş ondan çekiliyorlar. Yerseniz tabii.
Üstelik Afganistan’da yaptıkları terörle mücadele konusunda başarılı olmuşlar. Biden öyle dedi. Başarı göstergesi de Usame Bin Ladin’in öldürülmesiymiş. Hani şu öldürdük diye açıkladıkları ama kimselere cesedini gösteremedikleri Usame Bin Ladin’den bahsediyor. Sözde cesedi Umman Denizi’ne atmışlardı.
Oysa Usame Bin Ladin 13 Aralık 2007’de Tora Bora dağlarında böbrek yetmezliğinden öldü. Yani doğal yollardan öldü. 2 Mayıs 2011’de Pakistan’daki ABD operasyonundan yaklaşık 3,5 yıl önce. ABD’nin sözde operasyon sonrasında Ladin’in cesedini gösterememesi de ondan. Onlar öldürdüklerini açıkladılar. Sözde bir cesedi hatta inanın ceset olup olmadığı bile belli değil bir objeyi denize attılar. Operasyon görüntüsü diye belli belirsiz aksiyon kamerası görüntüleri yayınladılar. Kimse net olarak ne olduğunu göremedi. Onlara göre oldu bu iş. İnanıp inanmamaksa size kalmış.
Sözde kudretli ve her şeye kadir ABD’nin Afganistan’dan çekilmek için bir gerekçeye ihtiyacı vardı. Yenildik çekiliyoruz demek onlar için dünyanın sonu demek. İşte Obama yönetimi de Hollywood filmlerine taş çıkartan bir oyun sahneledi. Ladin öldürüldüğüne göre Afganistan’da kalmalarına gerek kalmayacaktı.
Bugün bu argümanın doğruluğunu Biden da teyit ediyor. Afganistan’daki başarılarından birinin Ladin’in öldürülmesi olduğunu söylüyor. Fakat doğru değil ama doğru olsa bile Ladin’i öldürdüklerini iddia ettikleri tarihten sonra 10 yıl daha neden Afganistan’da kaldıklarını açıklamıyor.
Anlayacağınız yeni bir Amerikan filmi gösterimde.
“ABD'nin en uzun savaşını sonlandırıyoruz. Herhangi bir askeri müdahalenin güvenli bir Afganistan oluşturamadığını gördük.” itirafında bulundu Biden.
Bu, başarısız olduk, yenildik demenin Amerikancası.
Biden, Afganistan'da hiçbir zaman "ulus inşası" için bulunmadıklarını da itiraf etti. ABD bir ulus devlet değil. Ekonomik refah sayesinde bir araya toplanmış göçmen topluluğu. O yüzden yapmaya çalışsalar da yapamazlar zaten.
Onlar yapmayı değil, yıkmayı bilir. ABD’ye ilk gidenlerin kimler olduğuna bakmak yeterli bunu görmek için. Avrupa’nın hırsızları, arsızları, katilleri. Tıpkı bugün üzerinde yaşadıkları topraklardaki yerlilere ne yaptılarsa bugün de girdikleri her yerde aynı şeyi yapmaya devam ediyor. Devletlerinin genlerine o zihniyet hakim.
Biden, “Siyası anlamda bir çözüm bulunması konusunda ısrarcı olduk ancak bu reddedildi” de dedi açıklamasında. Reddeden sadece Taliban da değil üstelik. Nerede o her dediği kural olan ABD, nerede bugün söylediğini kendi işbirlikçilerine bile yaptıramayan ABD?
ABD için durum bu kadar vahim işte.
Herkes de bu gerçeğe göre hesabını kitabını yapmalı.
Biden, ABD’nin Afganistan’da neden bulunduğuna dair bir optik çarpıtma da yaptı. “Afgan güvenlik güçlerinin kendi ülkeleri için savaşmaya gönüllü olmadığı bir ortamda ABD askerlerinin savaşmayacağını ve savaşmaması gerekir” dedi.
Bu sözlere bakınca birileri ABD’yi ülkeye bizi koru diye çağırdı zanneder. Oysa onlar o topraklara Haçlı Seferi ilan ederek geldiler. Fakat bugün yenildiler. ABD’nin en uzun savaşı da yenilgiyle sonuçlandı.
Bu yenilgiyi kapatmaya dönük sözler bunlar.
ABD bugünlerde bir travma yaşıyor. Başkanından sokaktaki insanına kadar. Hani Koronavirüs’ün varyantları var ya ABD’nin de kazanmak için girdiği savaşlardan sonra içine düştüğü sendromun da varyantları var. Bugün yaşadıkları da Vietnam Sendromu’nun Afganistan varyantı.
Biden, yaşananlar karşısında ne kadar aciz olduklarını “Olanlardan derin üzüntü duyuyoruz. Hepimiz için elbette ki zorlu ve acı kararlar bunlar. Elbette ki diplomatlarımız, askerlerimiz için hepsi zor kararlar. Afganistan'da yakınlarını kaybedenler için de öyle” sözleriyle ifade etti.
Çekilme kararının Amerikan toplumu üzerindeki etkisini en aza düşürmeye çalıştı. Fakat o kadar kolay olacak gibi görünmüyor. Bu travma uzun yıllar Amerikalıları etkileyecek. Yenilmişlik hissi iliklerine kadar işleyecek. Acizliklerinin farkına varacaklar. Dünyanın değiştiğini, köprülerin altından çok sular aktığını anlayacaklar.
Yeni bir dünya kuruluyor. Bu dünya Amerikan dünyası da değil üstelik. Belki hem ABD, hem diğer ülkelerdeki işbirlikçileri bir süre daha buna alışmakta zorluk çekebilirler ama alışmak zorunda kalacaklar.
Var olan denge değişip yeni bir denge kurulduğunda onu değiştirmek o kadar kolay olmaz. Ancak güçle değiştirilebilir. O da ABD için eskisi kadar mümkün değil. Artık ABD direkt kendi gücüyle müdahale edeceği operasyonlar dönemini kapatmış görünüyor. Bunu ekonomik olarak finanse edemiyor artık. Bu bir mecburiyet yani. Eğer bir yere müdahale edecekse hedef ülke içerisindeki işbirlikçileri üzerinden yapmayı deneyecektir.
Tıpkı Biden’ın seçim kampanyasında Türkiye için muhalefeti demokratik yollardan destekleyeceğini açıklaması gibi.
Yeni konsept bu.
Yalnız, bilmem farkında mısınız? Birkaç gündür, millet olarak provokasyondan uzak gibiyiz. Bir sükunet var sanki.
ABD’nin Afganistan’da yaşadığı travma ve işbirlikçilerine yaptığı ihanet içimizdeki Amerikalıları da endişeye sevk etmiş olabilir.
Olabilir mi sizce?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.