Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

ABD yine yenildi

ABD yine yenildi

Kabil düştü. Afganistan’ın kontrolü artık Taliban’da. Cumhurbaşkanı eşref Gani ülkeden kaçtı. Yatığı açıklamada Kabil’i ve sivilleri korumak için ayrıldığını ifade etti. Taliban Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na girdi. Resmi kurumları teslim aldı. Havaalanındaki görüntüler ülkeden kaçmak isteyenlerin oluşturduğu izdiham ve kargaşayı tüm dünyaya gösterdi. NATO Kabil Havalimanı’nı sivil uçuşlara kapattı. Diplomatlar ve resmi görevliler için askeri uçuşlara izin veriliyor.

Taliban halka sükunet tavsiye ediyor. Af ilan edeceğini açıklıyor ama insanların kaygısını bastırabilecek mi bu belli değil. Üstelik Taliban’ın sözünü tutup tutmayacağı da.

2001 yılında ABD’de İkiz Kuleler’e yapılan saldırıların ardından ‘’Taliban bunun bedelini ödeyecek’’ demişti ABD Başkanı oğul Bush. Kesmedi. Haçlı Seferi ilan etti. ‘’Terörizme karşı ya bizdensiniz ya onlardan’’ dedi. Soğuk savaş sonrası ABD için yeni düşman İslam’dı. Bu bahaneyle kısa sürede Afganistan’ı işgal ettiler. Binlerce masum sivili katlettiler. Çoğu yerde taş üstünde taş bırakmadılar. Bu işgal için ABD yaklaşık 778 Milyar dolar harcayıp 2500 askerlerini kaybetti.

ABD’nin Afganistan’dan çekilme görüntüleri için Vietnam’dan çekilmelerine benziyor yorumları yapılıyor. Bunun için ABD Başkanı Biden kıyasıya eleştiriliyor. Trump, Biden’in istifa etmesi gerektiğini iddia etti. Trump, ‘’Biden’in Afganistan’da yaptığı Amerikan tarihine en büyük yenilgilerden biri olarak geçecek’’ tespitini yaptığı açıklamasına  "Joe Biden'ın Afganistan'da yaşananlara izin verdiği için utanç içinde istifa etme zamanı geldi" diye devam etti.

ABD için psikolojik çöküş demek bu. Tıpkı Vietnam’da olduğu gibi bu travmayı atlatmak için Hollywood yapımı filmlere ihtiyaçları olacak. O yapılacak filmler bu yenilmişlik hissini bastırabilecekler mi Allah (C.C) ömür verirse yaşayarak göreceğiz.

Oysa gerçek şu. ABD Vietnem’da yenildi, Küba’da yenildi, Somali’de yenildi, Irak’ta yenildi, şimdi de 20 yılın sonunda Afganistan’dan çekilmek zorunda kaldılar. Üstelik bedelini ödeyecek dedikleri Taliban’a teslim ederek kaçarak. Bakmayın siz ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in ABD’nin Afganistan’dan ülkeye gelen terörü büyük oranda engellediğini, bu sebeple Afganistan misyonunun başarıyla sonuçlandığı martavalına. O klasik ABD yaklaşımı. Yenilse de kuyruğu dik tutmaya çalışır.

ABD, kendi iradesi dışında gerçekleşeceği kesinleşen durumlarda da kendi izniyle gerçekleşmiş havası vermeye çalışır. Yani algıya oynar. ABD’nin yumuşak gücünün kaynağı devasa askeri gücüdür. Bunun yıpranmaması ve diğer ülkeler üzerindeki yaptırım gücünün azalmaması için her şeyi yapar. Artık silahla bir şey yapamayacağını kendisi de görüyor.

‘’Biden yönetimi ABD’lilerin güvenli çıkışına karşılık Taliban’a bir şey öneriyor mu?’’  sorusuna karşılık ABD Dışişleri Bakanı Blinken ‘’Hayır. Taliban’dan bir şey istemedik.Birliklerimize, operasyonumuza müdahale ederlerse hızlı, kararlı bir karşılık göreceklerini söyledik’’ cevabını veriyor.

Kuyruğu dik tutmaya çalışmaktan kastımız böyle bir şey işte.

Görünen köy kılavuz istemez. ABD bal gibi yenildi Afganistan’da. ABD’nin kurduğu sistem kısa sürede çöktü. ABD’nin 90 gün sürer dediği 4 günde gerçekleşti.

ABD’nin 2002 yılından beri eğitmek ve donatmak için 88 milyar dolar harcadığı 300 bin kişiden oluşan Afganistan ordusu 75 Bin kişilik Taliban’a neredeyse kurşun atmadan teslim oldu. Ordunun elindeki tüm ABD silahları Taliban’ın eline geçti.

Bu görüntüler akla Irak ve Suriye’de Musul başta olmak üzere boşaltılan ve DEAŞ’a teslim edilen şehirleri ve ordudan ayrılıp DEAŞ saflarına geçen ordu mensuplarını getirdi. ABD Taliban’a Afganistan’ı teslim ederken bazılarının dediği gibi sözde radikal dinci bir örgüt olduğuna bakmadı. Bu onlar için hiç problem olmadı. Tıpkı işgal ettiği Irak’ı sözde can düşmanı olan İran’a teslim ettiği gibi.

Bu sebeple ABD’nin Katar’ın başkenti Doha’da Taliban’la yaptığı anlaşmanın görünmeyen maddeleri olduğu şüpheleri oluştu.

Yarın çıkarları gereği Taliban’ı yine Ortaçağ’dan çıkıp gelmiş gerici kafa kesiciler diye yaftalayıp İslam aleyhine propaganda için kullanmaya çalışırlarsa ciddiye almamak lazım.

Olan biten ülkesine karşı ABD ile işbirliği içerisinde olanlar için de ibret vesilesi aslında. ABD günü geldiğinde onları öylece ortada bırakıp kaçıyor. Yani kullanıp atıyor. Derdi Diplomatik misyonun, askerini vatandaşlarını güvenli bir şekilde ülkeden çıkarmak. İşbirlikçileri umurlarında değil.

Bugün Afganistan’da ABD ile işbirliği yapanların feryatlarını duyuyoruz. İhanetlerinin karşılığını ihanet olarak alıyorlar. Adaletin tecellisi olsa olsa bu olur. Onurlarını ve ülkelerini ABD’ye teslim etmenin bedeliyle yüzleşiyorlar bugün. Haşa ABD’nin her şeye kadir olduğu algısına oynayanlar acizliğin dibindeler.

Belki içimizden birilerine de ders olur. Ülkelerinden çok ABD çıkarlarına hizmet edenlerin sonu er ya da geç böyle kullanılıp bir kenara atılmak olacaktır. ABD’nin dostu yoktur, çıkarı vardır. Bu gerçek hiç şaşmadı bugüne kadar. Demokrasi,insan hakları gibi kavramlar onlar için hedef ülkeye müdahale için kullanılan argümanlardır. Kendileri için bir anlamı yoktur. Bunu her fırsatta görmek mümkün.

Bir gerçek var. Amerikan yüzyılının sonu geldi artık. Aslında Trump bunu işaretlerini Başkan olduğu seçimin kampanyasında vermişti. Seçim sloganı ‘’Make America Great Again’’ yani ‘’Amerika’yı yeniden büyük yapın’’ idi. Trump bu sloganla kazandı seçimi. Artık ABD’nin büyük olmadığının en net itirafıydı bu. Trump, ABD’nin biraz içine kapanması ve eskiyen altyapının yenilenmesi gerektiğini ifade ediyordu. Irak’ı işgal etmelerinin bedelinin 1 trilyon dolar olduğunu ve bu parayı alamadıklarından da şikayet ediyordu ilk Başkanlık ziyareti olan CIA’de.

Biden döneminde ise ABD’de kendisine yazılan reçetenin parasını verip ödeyemeyen hasta sayısı toplamın üçte biri. ABD ekonomik olarak bir çöküşün eşiğinde. Ama bugün ama yarın yolun sonu görünüyor. Çabaları bu sonu geciktirmek ya da engellemek üzerine. Bu öyle ütopya falan da değil. Amerikan rüyası bitiyor, Amerikan kabusu gösterime giriyor artık.

ABD’den eski agresif tavrını bekleyenler boşa bekler. ABD’nin kolunu kaldıracak hali yok. Sadece hedef ülkelerin içerisinden kullanabilecek işbirlikçiler eliyle istediğini gerçekleştirmeye çalışır. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi.

Ülke dışındaki askeri üsleri artık ABD’nin sırtında büyük bir yük. Bu bir gerçek. Ekonomik olarak taşıyamıyor. O üsler olmazsa bu sefer de ülkeler üzerindeki yaptırım gücü ve sözde dünya liderliği tehlikeye giriyor. Bu ikilem üzerinde gidip geliyorlar. Sahadaki gerçeklik ise artık dünyayı saran ABD ahtapotunun kollarının gevşemeye başladığını gösteriyor.

Dünya artık ABD’nin tek başına kontrol edemeyeceği kadar büyüdü. Ülkeler güçlendi. Yeni güç merkezleri oluştu, oluşuyor. Bu da ABD dahil her ülkenin önceliklerini değiştiriyor.

Afganistan’da öyle. ABD yenilgisini kabul edip bunu onurlu bir yenilgiye dönüştürme peşinde. Suriye’de de öyle olacak. Ona bel bağlayanları bekleyen de Afganistan’daki işbirlikçileri gibi olacak. Bunu tahmin etmek artık hiç zor değil.

Herkes hesabını bu gerçeklere göre yapmalı. Yoksa yanlış hesap Bağdat’tan döner misali kafalarını duvara vurduklarında çok geç olur onlar için.

Bizden söylemesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi