Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Aşı konusunda tartışma yükseliyor

Aşı konusunda tartışma yükseliyor

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Bilim Kurulu Toplantısı sonrası yaptığı açıklamaya bakarsak aşı programı plana uygun ve başarıyla sürüyor. Türkiye haritasında kırmızı ve turuncu renkli il kalmadı. Beklenen tüm illerin maviye bürünmesi. Çarşamba günkü verilere göre uygulanan doz sayısı 52 milyon 153 bin 868'i birinci doz, 41 milyon 182 bin 546'sı ikinci doz, 9 milyon 633 bin 374'ü üçüncü doz olmak üzere 103 milyon 526 bin 811'e yükseldi.

En az bir doz aşı uygulananların oranı en yüksek 10 il sırasıyla Muğla, Kilis, Tekirdağ, Yalova, Edirne, Amasya, Çanakkale, Aydın, Antalya ve Eskişehir olurken, en az bir doz aşı yapılanların oranı en az iller ise, Gümüşhane, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Bingöl, Siirt, Muş, Bayburt ve Elazığ olarak sıralanıyor.

Uygulanan aşı sayısı çoğaldıkça vaka sayıları da giderek yükseliyor. 30 bin bandına dayanmış durumda. Bu yükselişe Kuzey Yarımküre’deki mevsime bağlı olarak değişen hava şartlarının sebep olduğu öne sürülüyor. Eğer bu doğruysa havalar daha da soğuduğunda daha kötü bir tabloyla karşılaşabileceğimizi varsayabiliriz.

Halkın içinde fısıltı şeklinde dolaşan, “Turizm sezonu bitti artık yeniden kapatırlar” iddiasının ete kemiğe büründüğünü görmeyiz inşallah. Bunu isteyen bir kesim olduğunu biliyoruz. Fakat böyle bir varsayımın gerçek olması bu ülke ve milletimiz için tam bir felaket olur. Hiçbir kesim bu kapatmanın getireceği ekonomik ve psikolojik hasarın altından kalkamaz.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bu kötü tablonun düzelmesi için de tek çıkış yolunun aşı olduğunu ve sağlanacak toplumsal bağışıklıkla bunun aşılacağını söylüyor.

Söylüyor söylemesine de hiç de azımsanamayacak bir kesimde ciddi bir karşı duruş var. Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da büyük bir miting düzenlendi. Tüm engelleme çabalarına rağmen polis kayıtlarına göre 300 bin kişi katıldı. Miting öncesi sosyal medyadan kaymakamlık tarafından iptal edildiğine dair yalan haberler yayıldı. Belli ki maksat katılımı düşürmekti. İptal bilgisinin yalan olduğu çok çabuk ortaya çıktı. Kimi haber siteleri, tv kanalları henüz tüm katılımcılar alana gelmeden çekilen görüntü ve fotoları servis ederek katılım az propagandası yaptılar. O da olmadı.

Böyle bir mitinge izin verildiği için hükümet ve yetkililer de hedefe konuldu. Üstelik kendilerini demokrat ve insan haklarına saygılı diye tanıtan bir kesim tarafından. Sırf kendileri gibi düşünmüyor diye insanların anayasal haklarını kullanmalarından rahatsız oldular. Mitingin tanınan katılımcıları ve düzenleyenler, çıkarlarını kaybedeceklerini düşünen bir kesim tarafından ötekileştirilip itibarsızlaştırılmaya çalışıldı ama nafile. Her şeye rağmen miting yapıldı. Türkiye’nin her tarafından katılımcılarla hem de.

Epey de ses getirdi. Getirmeye de devam ediyor.

Anlayacağınız her ne kadar Sayın Bakan aşı programının plana uygun ilerlediğini söylese de sanki durum pek öyle değil. Kafalar karışık. Tartışma var ve sesler giderek yükseliyor. Uygulanan politikalara ciddi  itirazlar var. Özellikle mRNA tabanlı Biontech aşısıyla ilgili çok ciddi bir itiraz var. İçlerinde bilim adamı, politikacı, kanaat önderi, gazeteci, televizyon programcısı olan bir grup insan sorguluyor, açıklıyor, itiraz ediyor.

Halkı korumak için tedbirler almak devlet olma sorumluluğu gereği. Bunun tartışılacak bir tarafı yok. Fakat tüm kesimleri sabırla dinlemek ve ikna ederek ilerlemek lazım. Yarın öbür gün itiraz edenleri haklı çıkaran gelişmeler olursa telafisi güç sonuçlar ortaya çıkabilir. O yüzden lobi yapanların etkisinden kurtulmak, derin bir nefes almak lazım.

Kimse hastalıklara karşı aşının gereksiz olduğunu söylemiyor. Çok küçük bir kesim hariç kimse aşı karşıtı olduğunu söylemiyor. Pandemi vesilesiyle uygulanan politikalara karşı çıkıyorlar. Özellikle aşının zorunlu olmasına karşılar. Zorunlu PCR testiyle çalışanların aşı olmaya zorlanmasına karşı çıkıyorlar. Uygulamanın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği gibi gönüllük esasına uygun olmasını bekliyorlar.

Ayrıca şu an uygulanan hiçbir aşının gerçekte aşı olmadığını, henüz aşı adayı olduğunu söylüyorlar.  Uygulanan aşıların içeriğinde hangi maddelerin olduğunun açıklanması gerekmesine rağmen aşı içeriğinde yer alan bazı maddelerin gizlendiğini iddia ediyorlar.

 

Bu iddiaların en önemli aktörü “Grafen”. mRNA tabanlı Biontech aşısında grafen olduğunu söylüyorlar. Grafen’in ne olduğunu nerelerde hangi amaçlarla kullanıldığını görmek isterseniz internette her hangi bir arama motoruna grafen yazmanız yeterli. Kısaca ifade etmek gerekirse grafen için “harika madde” yakıştırması da yapılıyor. Grafen, özellikle insanlara çip takılması ve 5G tartışmalarına taban teşkil eden madde.

Kimileri bu iddialar için komplo teorisi diyerek işin içinden çıkmaya çalışıyor. Fakat iddia sahipleri de bilim adamı. Belki de onlardan daha iyi. Sırf suyun akışına gitmiyorlar diye onları yaftalamak, itibarsızlaştırmaya çalışmak yersiz. Artık bu iddiaları dillendirenleri ciddiye alan, söylediklerinin doğru olduğuna inanan geniş bir kitle var. Öyle kolaylıkla geçiştirilebilecek bir konu olmaktan çıktı durum.

Geçtiğimiz hafta sonu Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın Konya ziyaretinde mRNA aşılarının sebep olabileceği sonuçlarla ilgili açıklaması malum kesim tarafından hedefe konup kıyasıya eleştirildi.

Bunun üzerine Fatih Erbakan Çarşamba günü parti genel merkezinde, partisinin bilim kurulu içerisinde yer alan Prof. Dr. Serhat Fındık ve Opr. Dr. Bilgehan Bilge ile bir basın toplantısı yaptı. Eleştirilere yanıt verdi. Kafalardaki soru işaretlerini dillendirdi.

Her bireyin her hangi bir tedaviyi reddetme hakkı saklı olduğu gibi aşılanmayı da reddetme hakkı vardır.” diyen Erbakan, “Bunu çiğnemek anayasaya, insan haklarına ve bilime aykırıdır.” tespitinde bulundu.

Aşı karşıtı olduğu yönündeki, iddialara da “Daha önce gerekli testlerden geçmiş, faz aşamalarını tamamlamış, ruhsatları alınmış, güvenli olduğu ortaya çıkmış olan aşıları çocuklarımıza yaptırdık. Bu noktada modern tıbbın üretmiş olduğu ilaçları kullandık” şeklinde cevap verdi.

İnsanların dolaylı olarak aşıya zorlanmasının haksız ve hukuksuz olduğunu söyleyen Erbakan, bu konuda resmi adım atarak Danıştay’a başvurduklarını da açıkladı.

Erbakan, Japonya’da Moderna aşılarının içinde yabancı madde tespit edildiği için yaklaşık 1 milyon 200 bin aşının kullanımdan çekildiğini, yine Japonya’da Biontech aşısı içinde de yabancı maddeler tespit edildiğini ifade etti.

Erbakan, antikor seviyesine bakılmadan rastgele aşı yapılmasının bilimsel olmadığını öne sürdü. Ayrıca Covid 19 varyantlarının sebebinin aşılar olduğunu iddia etti.

Konya’da aşıyla ilgili yaptığı açıklamanın bazı çevreler tarafından çarpıtıldığını ifade eden Erbakan; ’’ Hücre içinde saklı genetik kodu tahrip ettiğinizde “tek gözlü, kuyruklu, tüm vücudu kılla kaplı çocuklar’’ doğmuştur. Bu gerçekle ilgili tam 76 Bin bilimsel yayın var. mRNA teknolojisinin hücre çekirdeği içine girmesini sağlayan ‘grafen oksit’ maddesidir.” dedi.

İşte böyle.

Erbakan, açıklamasının bilimsel verilere dayandığını ifade etti ve arkasında durdu. Göğüs Hastalıkları uzmanı ve hedefteki adamlardan Prof. Dr. Serhat Fındık’a “Daha önce Türkiye’nin bir çok bölgesinden DNA alınarak DNA’ların çözüldüğü ve Türkiye’ye özel olarak mRNA aşılarının üretildiği ve insanların DNA’sına kişiye özel daha doğrusu Türk Milleti’ne özel bir şekilde aşı yapıldığı ifade ediliyor bu konuda ne dersiniz?” sorusu yöneltildi.

Prof. Dr. Fındık bu konuda ihtiyatlı konuştu ve bunun olmasının da ihtimal dahilinde olduğunu söyledi.  Kendisinin klinik doktor olduğunu ve araştırmacıların diğer ülkelerden alınacak aşı örnekleriyle ülkemizde uygulanan örnekleri karşılaştırarak bu sorunun cevabını kolaylıkla bulabileceklerini ifade etti.

Bu noktada da rahmetli Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un geçmişte Adnan Oktar’ın müridi Oktar Babuna’nın kanser olmadığı halde kan kanseri gibi gösterilerek açılan kan ve ilik bağışı kampanyasına Türk Milleti’nin genetik kodlarını tehlikeye atıyorlar diye karşı çıktığı için linç edildiğini ama daha sonra sayın bakanın ne kadar haklı olduğunun ortaya çıktığını da hatırlattı.

Olmaz olmaz demeyin. Düşünün, sorun, cevap arayın.

Yapamıyorsanız, sizin adınıza bunu yapanlara sahip çıkın, ötekileştirilmelerine, itibarsızlaştırılmalarına izin vermeyin.

Bu soruları sormak, olan biteni sorgulamak ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ne de hükümete karşı olmak değil, aksine yardımcı olmak, bir yanlış varsa o yanlıştan dönülmesine vesile olmak demektir.

Bunun aksi düşünülemez.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi