Azgın azınlık yine bağırıyor
Orman yangınları ciğerimizi yaktı. Yaktı yakmasına da kimin ne mal olduğunu da bir kere daha ortaya koydu. Gizlenen niyetler bu vesileyle zamansız ortaya saçıldı.
Kimilerinin cep telefonları ile çekip yayınladıkları videolar gerçek yüzlerini ve içlerindeki kinin hangi boyutta olduğunu gösteriyor. Maazallah ellerine fırsat geçse milleti bir kaşık suda boğacaklar.
Videolarla ortaya saçılan niyetler öyle geçiştirilebilecek türden değil. Hatta bazılarının iktidarın gücünü kaybettiğini düşünmesinden olsa gerek gerçek niyetini ortaya koyması da bizim için sürpriz değil. Fakat onlara umut bağlayan içimizden bazıları için tam bir hayal kırıklığı olduğu kesin.
Yalan, algı, tehdit gırla gidiyor. Daha donunu bağlamayı beceremeyenler gaza gelip FETÖ gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı olduğu gibi sevenlerini de sosyal medya üzerinden ‘’devran döndüğünde göreceksiniz’’ diye tehdit ediyor.
Herhalde ya marketleri boşaltıp ya da ATM’lerdeki nakitin tamamını çekip bitirerek yapacaklar. Yoksa bundan başka bir şey yapabilmek boylarını aşar çünkü.
‘’İktidar halkı kutuplaştırıyor’’ diye şikayet edenler tehdit ederek kucaklıyor halkı. Bu zihniyetin yaptığı ötekileştirme ve saldırılar toplumu hiç kutuplaştırmıyor zannedersiniz. Oysa bu ülkede yıllarca toplumun büyük kısmı yok sayıldığı ve ötekileştirildiği için ikiye bölünmüyordu. Çünkü toplumun bir parçası onlar tarafından yok sayılıyordu. Dolayısıyla da halk kutuplaşamıyordu.
O çok özledikleri mutlu mesut günlerinde milletin çoğunluğu ‘’Öz vatanında garip öz vatanında parya’’ idi. Bu durumdan şikayetçi olan bir tuzu kuru yoktu ortalıkta.
Çoğunluğun ne giyeceğinden, nerelerde çalışabileceğine kadar onlar karar veriyordu. Bunu istiyorlar yine. Çoğunluğun üzerine yeniden tahakküm kurmak isteyen bir azgın azınlıkla karşı karşıyayız. Ellerindeki tüm imkanlarla ve tabii dış destekle her fırsatı kullanıyorlar. Canhıraş bir mücadele içindeler. Bu mücadeleyi bu kez de kazanamazlarsa zihniyetlerinin bu topraklarda bir daha tutunamayacağını biliyorlar.
Onların arsızlığı ‘’ Biz asılız, bu ülkede bizim istemediğimiz bir şeyin olması mümkün değildir’’ diyenlerin arsızlığı.
Türkiye’nin büyümesinden, ABD ve Batı’dan bağımsız hareket etmesinden rahatsızlar. İstiyorlar ki yine küçük Amerika olsun Türkiye. Onlar ne derse o olsun.
Öyle olsun ki tekrar bu ülkenin ayrıcalıklı grubu olabilsinler. Devlet onların emrine amade olsun. Dededen toruna devlet kademelerini yine onlar doldursun. Anadolu çocuklarının devlet yönetmek ne haddine?
Zaten onlar çağdaş da değil.
Adı lazım değil, biri çıkmış bir video yayınlamış. Yangını söndürmek için canhıraş bir mücadele veren Gardaş Azerbaycanımız’ın askerine ‘’Azerbaycanlı asker gelmiş benim topraklarımda geziyor ne idüğü belirsiz’’ deme hadsizliğinde bulunmuş. Azerbaycanlı gardaşlarımızın koşa koşa bize yardıma gelmesinden rahatsız olmuş. Belli ki bir kuyruk acısı var. Yoksa niye rahatsız olsun değil mi?
Oysa benzerleri Türkiye’yi küçük düşürmek için var gücüyle ‘’Help Turkey’’ diye bağırırken iyiydi. Yardıma çağrılan ormanları yaktığını itiraf eden ve bizi daha da orman yakmakla tehdit eden PKK’nın sahipleri olmayınca pek mutlu olmadılar anlaşılan. Sıkıntımızda koşarak gelenler Azerbaycan, Pakistan, Katar, Kazakistan olunca hoşlarına gitmiyor. İlle bizi zayıf düşürmek için PKK’yı koruyup kollayan ülkeler olmalı ki minnet duysunlar. Onlara el açmalıyız ki istedikleri olsun.
Hal böyle olunca artık kimin ne idüğü belirsiz olduğuna siz karar verin.
İstedikleri kadar bağırsınlar. Türkiye hem yangınları söndürecek, hem bu zihniyetle hem de tetikçileriyle mücadele edip cezasını kesecek kadar güçlüdür.
Kendisi için ‘’oyuncu’’ sıfatı kullanılan biri de 2018’de yerleştiği Tayland’da bir sivrisinek ısırığı yüzünden hastaneye kaldırılmış, kendisine Dang Humması teşhisi konulmuştu. Bunun üzerine çaresizlikten Türkiye Cumhuriyeti’ne yaptığı çağrı cevapsız kalmamış 22.06.2018’de saat 12:30’da tarifeli uçakla Sağlık Bakanlığı ekibiyle İstanbul’a getirilip Samatya Eğitim Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmış ve tedavi edilmişti.
O yüzden de teşekkür etmişti o dönemde. Minneti dilindeymiş meğer. Yangın vesilesiyle anlamış olduk.
Aynı kişi yangından en fazla etkilenen Manavgat’ta bir köyde Ak Parti Gençlik Kolları’nın bölgeyi ziyaret edip halkın sıkıntılarını dinlemesinden rahatsız olmuş. Gelen heyetle konuşup dertlerini anlatan halka ‘’Onlar bir şey yapacaksa ben gerekeni yapmayayım’’ demiş.
Kendisi Tayland’dan özel ekip refakatinde uçakla getirilirken de Ak Parti iktidardaydı oysa. Anlaşılan o zaman pek rahatsız değilmiş.
Sosyal medyadan büyük tepki gördü bu yaklaşımı. Devlet tarafından Tayland’dan getirilmesi hatırlatılınca da iyice çıldırmış vaziyette bir video daha çekmiş. Videoda kendisine yapılanın ekstrem bir şey olmadığını, devletin vatandaşını nerede olursa olsun koruması gerektiğini şirazeden çıkmış bir şekilde anlatıyor.
O mecburiyet bu zihniyete özel olsa gerek. Zira Koronavirüs salgını sebebiyle Sağlık Bakanlığı tarafından özel uçakla dünyanın değişik bölgelerinden hastaların getirilmesi, aynı zihniyet tarafından Ak Parti yakınlarına yapılan özel muamele ve şov olarak nitelendiriliyordu.
Güzel ülkemizin kültür sanat sektörü işgal altında. Gezi Kalkışması’ndan beri bunu her toplumsal olay vesilesiyle görüyoruz. Vatanını milletini seven küçük bir kesim dışında bize sanatçı diye dayatılanlar ekmek yedikleri tekneye ihtiyaç giderenlerden oluşuyor.
Yangın sebebiyle yine kafayı göstermişler. Kendilerine ‘’Sanatçı Girişimi’’ adını vermişler.. ‘’Ülkemiz için kaygılıyız’’ açıklaması yapmışlar. Aslında hep aynı tipler. Sanatçı kimliklerinin arkasına gizledikleri ideolojilerini her fırsatta açık edenler yani. Aslında ciddiye alınacak bir tarafları yok.
Fakat doğrusu biz de bu kadar milletine yabancı, gerçeklere gözlerini kapatmış, ideolojik bağnazlıklarının esiri olmuş insan grubunun ‘’sanatçı’’ olarak adlandırılmasından kaygılıyız. Ülkemizin kültür sanat sektörünün bu grup ve benzerleri tarafından işgal edilmesinden kaygılıyız.
Son dönemde yaşanan yangınların olağan olmadığı, toplumsal bir kaosa kıvılcım olarak kullanılmak istendiği yapılan bu tür açıklamalar sayesinde her geçen gün daha da çok anlaşılıyor.
2023 seçimleri için start verildi. Anlaşılan bundan sonra her günümüz böyle gergin ve maceralı geçecek. Her gün sinir uçlarımızla oynayacak, belki gözlerini korkutabiliriz diye tehdit edecekler. Her fırsatı değerlendirip halkı sokağa dökmeye ve olası tepkilerini hükümete yöneltmek için ellerinden geleni yapacaklar.
Bu niyetlerinin emareleri yavaş yavaş belirdi. Sert ve mücadele dolu bir döneme giriyoruz. Vatanını ve milletini seven herkes bu mücadele için hazırlanmalı.
Yoksa kaybedilen sadece bir seçim olmaz. Bağımsız Türkiye hedefte.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.