Bize ne ABD Başkanı’nın kim olduğundan?
ABD başkanını seçiyor. Fakat bizim medyaya bakarsan sanki Türkiye Cumhurbaşkanı seçiliyor. Ya da zannedersiniz ki biz ABD’nin 53. eyaletiyiz seçilen başkan da bizim başkanımız.
Çok heyecanlı seçim özel programları yapıp saatlerce sonuçların ne olacağı üzerine kafa yordular.
Hatta yazılı basından bazıları öyle uçtu ki “Dünyayı yönetecek kişi seçiliyor” manşeti attı.
Oysa mevcut ABD Başkanı ve ikinci kez Başkan seçilmek için aday olan Donald Trump’ın seçim sloganı Amerika’yı yeniden büyük yapın demek olan‘’Make America Great Again’’. Bir anlamda ABD başkanı bile büyük olmadıklarını itiraf edip bunu yeniden yapabilmek için halkından icazet isterken ruhunu batıya satanların bunu yapmalarını yadırgamamak lazım.
Sonuçta görevlerini yapıyorlar, her mankurtun yaptığı gibi.
ABD’nin kendine faydası yok. Sonu gelmez iç çatışmaların eşiğinde. Toplum birbiriyle çatışacak kadar kutuplaşmış durumda. Bir kıvılcımla her an iş çığırından çıkabilir.
Uzunca bir süredir üzerine planlar yaptıkları ülkeleri kaosla yönetmeye çalışan ABD’yi büyük bir kaos bekliyor.
Dünya nefesini tuttu, kimin başkan olacağıyla değil bu kaos ortamının nereye kadar gideceğine odaklanmış durumda.
Eski ezberleriyle yeni durumu yorumlamaya çalışanlar, Amerikan toplumundaki yarılmaların ve derinleşen düşmanlıkların farkında değil.
Dünyadan elini çekmek zorunda kalmak beraberinde başka sorunları da getirecek onlar için. Askeri gücünün büyüklüğün rağmen hem ekonomik hem de siyasi güç olarak çok yıpranacaklar. Bu da içerideki kavgayı daha da artıracak. Zira alıştıkları zenginliğin sonu geldikçe paylaşım kavgası da şiddetlenecek.
Yeni Başkan eğer eski alışkanlıklarla yeniden dünyayı ahtapot gibi sarmaya kalkarsa çöküş daha da hızlı olacak. Küresel sermayenin talepleriyle buna odaklanırsa ülkesinde artık alarm veren altyapı çalışmaları ve yükselen toplum taleplerini karşılamakta zorlanacak. Bu da kaos ve çatışmanın toplumun tüm kesimlerine yayılması demek.
Ne dünya eski dünya ne de kuralları eski kurallar. ABD çoğu yerde kural koyucu değil artık. Ne dediği yapılıyor ne de gücünden korkan var. Neredeyse her yerden kovuluyor.
Büyük silah gücüyle bazı şeyleri dayatmaya çalışsa da eskisi kadar o da korkutmuyor kimseyi. O soğuk savaş döneminin demokrasi beşiği,özgür dünyanın simgesi ABD imajını kimse satın almıyor artık.
Maske düştü kel göründü.
ABD, dünyanın gözünde işgalci, katliamcı, terör örgütleriyle ülkeleri istediğini yapmaya zorlayan, hiçbir kutsalı olmayan güvenilmez sözde bir müttefik artık.
Ne yapsalar bu imaj değişmiyor.
Biliyor ki ülkeler, başkan değişse de ABD zihniyeti değişmez. Zira ABD’yi kuranlar Avrupa’nın hırsız, arsız, kaçkın takımı. Temeli böyle atılmış ülkenin zihniyetinin farklı olacağını düşünmek akıl karı değil.
Kurucu iradesi sözde keşfettikleri kıtanın sakini 145 milyon yerliyi katleden bir zihniyetin temsilcisi.
Girdiği her ülkeyi yakıp yıkmasına rağmen kalıcı etkisini hissettirebildiği ve kontrolünde tutabildiği ülke olmayan, nereye girse eninde sonunda zelil bir halde çekilmek zorunda kalan ama arkasında büyük bir yıkım ve katliam bırakan ülkeden bahsediyoruz.
Tarihi katliamlarla dolu, dünyayı sömürmek ve yönetmek için her türlü pisliğe bulaşmış bir ülke bu ülke.
Türkiye’de en son uşağı FETÖ eliyle kalkıştığı türden darbeler dahil yaşanan her mel’anetin arkasından çıkan, kontrolünden çıkarmamak için yapmadığı numara kalmayan ABD’den bahsediyoruz.
Ülkemizin üzerinden etkisi kalktıkça kendimize geldiğimiz, tarihimizle, dinimizle, milletimizle, coğrafyamızla yeniden barıştığımız ABD’den bahsediyoruz.
Kim Başkan olursa olsun Türkiye’nin yolu belli. Bağımsız olarak belirlediği politikasını ‘’Kim ne der?’’ diye düşünmeden dünyanın her yerinde uygulayabilen bir Türkiye var artık.
Değil ABD, kimsenin etkisine girmeyip yolunu kendi çizen Türkiye.
Bu yoldan da, değil yeni ABD Başkanı, kimse döndüremez. Kimse de buna heveslenmesin.
Artık yeni şeyler söyleme zamanı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.