Fıtrat değişir sanma kan yine o kandır
İçimizden birilerinin de hasretle beklediği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek için tek umut olarak gördüğü Biden ABD Başkanlık koltuğuna oturdu.
ABD’nin yumuşak gücü devrede. Küresel ahtapot’un zayıflayan kolları yeniden harekete geçirilmeye çalışıyor.
Türkiye’de olduğu gibi, dünyanın değişik ülkelerindeki Amerikan etki ajanları cephe yumuşatma çalışmalarına başladı.
Diyorlar ki; politikanızı değiştirin. ABD geri döndü. İçine kapanmayacak. Daha hareketli, daha agresif olacak. Onunla uyumlu olmak lazım.
Korku salıp kazanç elde etme peşindeler yani.
Oysa köprünün altından çok sular aktı. ABD eski ABD olsa da dünya eski dünya değil.
ABD uzun süre sonra iç çatışma tehdidiyle yüzleşiyor. Toplumsal fay hatları hareketli. Her an hareketlenme başlayabilir. Bu iç gerilim son seçimin getirdiği bir gerilim de değil. İç dengelerinde taşlar yerinden oynadı. Öyle kolay kolay da yerine yerleşecek gibi durmuyor.
Trump öyle köşesinde kuzu kuzu oturacak biri de değil. Hele de Amerikan Senatosu’ndan çıkabilecek bir “azil” kararı ortalığı toza dumana çevirecek kıvılcım olabilir. Trump’ı gelecekte bir tehlike olarak görmeseler siyasi hayatını bitirecek “azil” kararı peşinde olmazlar. İstedikleri azil kararı çıkmazsa da Trump yeni parti kurmak dahil mücadeleye devam kararı aldı. Bunu da açıkça deklare etti.
ABD yönetimine gelen yeni karar vericiler belki ülkelerindeki yangını eskiden olduğu gibi dışarıya yapacakları müdahalelerle perdelemeye çalışabilirler.
Yaptırım gücü zayıflayan ABD’nin o karışık iç yapısının dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kalma ihtimali yüksek.
O yüzden güç gösterisi yaparak ABD zayıflamadı, hala yaptırım gücü var diyerek mesaj vermek isteyeceklerdir. Bunun için de her tür imkanlarını ve özellikle diğer ülkelerin içindeki etki ajanlarını baskı unsuru olarak kullanmak isteyeceklerdir. Tıpkı biz de yaptıkları gibi.
Doğrusu o yönde işaretler de var.
Biz şimdilik Türkiye’yi ilgilendiren kısmına odaklanalım. Biden yönetimi özellikle bölgemizde Obama döneminde uyguladığı ve açıkça düşmanlık içeren politikalarına devam edeceğini gösterdi.
Biden’ın ekibine bakınca PKK hamilerinin yeniden vitrine konulduğunu görmek mümkün. Suriye ve Irak’ta DEAŞ tiyatrosunu yeniden sahneleneceğini görmemek mümkün değil.
Obama döneminde Suriye’de teröre destek veren kim varsa yeniden göreve getirildi.
Görünürde Obama’nın DEAŞ’la Mücadele Özel Temsilcisi ama gerçekte tam bir Türkiye düşmanı DEAŞ ve PKK/YPG’nin sahibi Brett McGurk, Biden tarafından Ulusal Güvenlik ekibinde Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörlüğü’ne getirildi.
Unutmayalım, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in Irak ziyaretinin hemen ardından ve Biden’in yemin törenini selamlar nitelikte Bağdat’ta DEAŞ’ın üstlendiği bir saldırı düzenlendi.
Sanki o saldırı sahiplerinin koltuğa oturmasını kutluyor ve Türkiye’ye mesaj niteliğini taşıyordu.
Yine Suriye’de PKK/YPG’nin silahlandırılmasını destekleyen Eski CENTCOM (ABD Merkez Kuvvetler Komutanı) komutanı emekli General Lloyd Austin Savunma Bakanlığı görevine atandı.
Yetmedi.
Terör örgütüne verilen desteğin siyasi planlamasını yapan DEAŞ’ın yenilgiye uğratılabilmesi için PKK/YPG’nin silahlandırılması gerektiğini savunan, Trump’ın Suriye’den çekilme kararına karşı çıkan, 19 Ocak 2021’de ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada Türkiye’ye “sözde müttefik” diyen Antony Blinken Dışişleri Bakanı yapıldı.
Biden tarafından Ulusal Güvenlik danışmanlığı’na getirilen Jake Sullivan’sa 2018’de yayınlanan bir makalesinde Trump yönetiminden Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği terörle mücadele operasyonlarına engel olmasını istemiş ve yaptırım çağrısında bulunmuştu.
Son olarak hafta başında Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın yani CENTCOM’un resmi sosyal medya hesabından Ayn El Arab’ın (Kobani) DEAŞ’tan kurtarılışı kutlandı.
Obama dönemi Dışişleri Bakanı ve eski ABD Başkanı Bill Clinton’un eşi Hillary Clinton ve kızı Chelsea Clinton’ın sahibi oldukları yapım şirketi yazar Gayle Tzemach Lemon’un sözde DEAŞ’a karşı savaşan PKK/YPG’li kadın teröristlerin hayatını anlatan “Kobani’nin Kızları:İsyan, Cesaret ve Adaletin Hikayesi” kitabının tv yayın haklarını aldı. Dizi film yapma fikri gündemde.
Yani Amerikan algı mekanizması önümüzdeki günlerde teröristleri tüm dünyaya “özgürlük savaşçıları” olarak pazarlamaya hazırlanıyor.
Bitti mi?
Elbette bitmedi.
ABD’nin BM nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Richard Mills BMGK’de yaptığı konuşmada Türk ve Rus askerlerinin Libya’dan çekilmesi çağrısında bulundu.
Doğu Akdeniz ve Ege’de Türkiye’ye karşı Yunanistan’la yapılan ortak tatbikatlar, silah satışı ve verilen desteği de unutmamak lazım.
Demem o ki; ABD huyundan yani Türkiye düşmanlığından vazgeçmeyecek. Hatta eskiye nazaran ilişkilerde daha sert günler bizi bekliyor gibi duruyor.
Eğer tehdit ve korkutma politikasından sonuç alamazlarsa ki alamayacakları belli. İçeriden hareketlenmelerle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirerek Türkiye’yi kendi amaçlarına uygun ve yönetilebilir bir hale getirmeyi deneyeceklerdir.
Türkiye her tür ihtimale hazır.
Türk milleti her zaman dostluk isteyene dost elini uzatmış, düşmanlık isteyene de gazabını göstermiştir. Tıpkı tarihte olduğu gibi.
Ne demiş atalarımız; “Fıtrat değişir sanma, kan yine o kandır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.