Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Millet İttifakı’nın aday sorunu

Millet İttifakı’nın aday sorunu

Uzun bir süredir Millet İttifakı’nın adayının kim olacağını konuşuyoruz. Epey bir süre daha da konuşacağız. İttifak’ı oluşturan partiler, açıklanan aday yıpranmasın diye seçime yakın bir dönemde açıklanır deseler de durum pek öyle değil.

Kendi içlerinde daha önce hiç olmadığı kadar farklı düşünceler var. Liderlerin tabanı kontrol etmekte zorlandığı ortada. Zaman zaman liderler de karşı karşıya gelebiliyor. Kamuoyu önünde problem yok algısını beslemek için sakin sakin konuşsalar da perde arkasında bir fikir ayrılığı olduğu aşikar.

İyi Parti Lideri Meral Akşener’in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Fatih Sultan Mehmet’e benzetmesi öyle sıradan bir benzetme değildi. Hem içinde bulunulan ortam hem tarz bir Cumhurbaşkanı adaylığı açıklaması gibiydi.

Hem de CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Ankara ve İstanbul Belediye başkanlarımız başarılı, bir dönem daha devam etmeliler” açıklamasına rağmen yapıldı bu açıklama. O sebeple de herkes İyi Parti’nin adayının Ekrem İmamoğlu olduğu yorumunu yaptı.

Bu açıklamayı Meral Akşener’in durduk yere yaptığını düşünmek mümkün değil. Kaldı ki bence yaptırıldı. Hem de son yerel seçimler öncesinde İmamoğlu’nu Millet İttifakı’nın ortak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yaptıran irade kimse onun tarafından.

Anlaşılan diliyle öyle söylese de CHP lideri, İmamoğlu’nu başarılı bulmuyor olmalı ki yine müdahale etti. Ekrem İmamoğlu da ikinci müdahale sonrası bir açıklama yapmak zorunda kaldı.

Yaptığı açıklamada önceliğinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı en iyi şekilde yapmak olduğunu söyledi. Bu bir geri adım mı yoksa bir taktik mi ilerleyen günlerde göreceğiz. Genel kanaate göre daha yerel seçimlerde bu adaylık için bu yola çıktığında İmamoğlu çoktan Cumhurbaşkanlığı adaylığı havasına girmişti.

Anlayacağınız öyle kolay kolay vazgeçecek gibi durmuyor. Şimdilik tartışmaların odağından uzaklaşmış görünüyor.

Her ne kadar sosyal medya üzerinden cesaretlendirilmeye çalışılsa da Mansur Yavaş da Cumhurbaşkanlığı adaylığında bir alternatif olmaktan çıkmış görünüyor. O sürece daha sakin yaklaşıyor. Elbette bu yaklaşım fırsat kolluyor diye de değerlendirilebilir.

Millet İttifakı tarafından çözülmesi gereken Muharrem İnce konusu var. Muharrem İnce’nin aday olacağı kesin. Zaten bunu sağlayabilmek için de parti kurdu. İnce, “İlk turda Cumhur İttifakı karşısında yer alan her parti kendi adayını desteklesin, fakat bir protokolle ikinci turda ilk turda en çok oy alan ikinci adayı destekleyeceklerini taahhüt etsin” diyor.

Bu açıklamayla kendine güvendiğini ifade etmiş oluyor.

Buna karşılık Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu üzerinde uzlaşılacak bir adayla seçime girme taraftarı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise henüz karar verebildiğini söylemek zor. Aday konusuna gelmeden önce halletmesi gereken başka sıkıntıları var. Özellikle HDP’nin seçimde nasıl davranacağı onlar için hayati. Fakat oradan da Selehattin Demirtaş başta olmak üzere hiç iyi sinyaller gelmiyor. Demirtaş bulunduğu cezaevinden yazdığı yazı da “Seçim gününü beklemeye gerek yok. Peşinen söyleyelim, HDP’yi ciddiye almayanlar kaybeder” diyerek Millet İttifakı’nı açık açık tehdit etti. Bu tehdide Kılıçdaroğlu yerine Karamollaoğlu, “Ne yani Ak Parti’yi mi destekleyecekler, desteklesinler” diyerek karşılık verdi.

CHP, Kuzey Irak’a, Barzani’ye heyet göndererek seçim için destek isterken HDP’nin dayatması işleri karıştırıyor.

Fakat ne olursa olsun, bir gerçek var ki; Millet İttifakı HDP’nin itiraz edeceği bir kişiyi aday gösteremez. Hele de HDP’ye Karamollaoğlu’nun yaptığı tarzda davranırsa davranırsa seçimi kazanma ihtimalleri ortadan kalkar.

Kılıçdaroğlu’nun sıkıntısının da, Demirtaş ve diğer HDP’lilerin üst perdeden konuşmasının da sebebi bu.

Denklem çok bilinmeyenli ve gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

 

ÜNİVERSİTELER AÇILIYOR, YURT SORUNU HAD SAFHADA

Üniversite öğrencileri uzun zaman sonra önümüzdeki hafta eğitime başlıyor. Normal hayata dönmenin işaretlerinden biri bu.

Sevindirici bir gelişme.

Son dönemde hele de pandemi sebebiyle yurt kapasitelerindeki azalma, barınma sorununu had safhaya çıkardı. Kiralar Anadolu’nun tüm şehirlerinde uçuşa geçti. İnsaf, iz’an ve imkan sınırlarının üzerine çıktı. Özel yurtlar deseniz yetişmek mümkün değil. Anlayacağınız ciddi bir sıkıntı var. Öyle kolay kolay çözülecek gibi de durmuyor. Pandemi de şartları zorluyor.

Hükümetin bu konuda acilen tedbir alması lazım. Fiyatlar serbest piyasada arz talep dengesiyle belirleniyor diyerek yaşananların normalleşmesine izin vermemek lazım. Piyasa serbest gibi görünse de gıda ve ikinci el otomobil fiyatlarında yaşananlar gibi emlak sektöründe de spekülatörler iş başında. Fiyatlardaki yükseliş gerçekçi değil. Ülke gerçekleriyle de örtüşmüyor. İnternet üzerinden oluşturulan sanal piyasalar fiyatları bu noktaya kadar getirdi. Pek belli etmese de herkes burnundan soluyor.

Hem maddi imkanları sınırlı aileler hem de öğrenciler için tek umut devlet yurtlarıydı. Herkes KYK Yurt yerleştirme sonuçlarının açıklanmasını bekliyordu. Önceki gün açıklandı.

Öğrenciler okullarının bulunduğu şehre gitmek için bu sonuçları bekliyordu. Gerçi yedek yerleştirmeler için bir hafta daha süre var ama asil listeden yurt çıkan öğrenciler için hafta sonu yollara düşme zamanı.

Hayallere yolculuk yeniden başlıyor. Geçen 2 yıl boyunca okullarından uzak kalan öğrenciler nihayet olması gerektiği yere, sınıflarına dönüyor. Hayat onlar için kaldığı yerden yeniden başlıyor. Gerçi pandemi sebebiyle 2 yıllık meslek yüksekokulu kazanıp hiç okula gitmeden mezun olan çocuklarımız var artık. Yani kampüs ya da okul binasını görmeden mezun olan öğrenciler. Belki okullarını sadece diplomalarını alırken görecekler.

Varın siz düşünün.

Garip bir dönemdeyiz. Aklımıza hayalimize sığdıramadığımız şeyler yaşadık pandemi sebebiyle. Tüm alışkanlıklarımızı değiştirmek ya da sürece uydurmak zorunda kaldık.

Öğrencilerimizin de normale dönmeleri kısa sürede mümkün olabilecek mi göreceğiz? Ortaöğretimde yaşanabilecek uyum sorunları belki üniversitelerde görülmeyecek ama orada da profesyonel desteğe ihtiyaç duyulacağı aşikar.

Sadece öğrenciler açısından değil., öğretim elemanları için de öyle. Pandemi sürecinde uzaktan eğitimde, gece gündüz, hafta sonu demeden bir şekilde işlerini görebilen hocalarımız yenden kampüse dönmekte zorlanabilirler. O sebeple uzaktan eğitim olmasa da hibrit eğitim modeli talepleri çoğalacak gibi duruyor.

Salgının seyri konusunda hepimiz iyimseriz sanki. Fakat açıklanan veriler pek öyle söylemiyor. Havaların soğumasıyla vakalar patlar, kısıtlamalar toplumsal hayatımıza geri dönerse hesaplar karışır. Ümit edelim de kabus geri dönmesin.

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi