Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Savunma sanayisinde kritik eşik aşıldı: Akıncı göreve başladı

Savunma sanayisinde kritik eşik aşıldı: Akıncı göreve başladı

Önceki gün Türk savunma Sanayisinde kritik bir eşik daha aşıldı. Taktik İnsansız Hava Aracı Akıncı Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girdi. Göreve başladı.

Bu teknolojiye sahip dünyadaki 3 ülkeden birisiyiz. Yanlış duymadınız, Dünya’nın ilk üçü dedim. Şöyle bir ülkeleri aklınızdan geçirin bakalım. Nasıl bir liste oluşacak kafanızda?

“Biz yapamayız’’ diye ikna etmeye çalıştıkları Türkiye yaptı bunları. Hem de kendi imkanlarıyla. Kolay olmadı elbette. Çok bedel ödendi, ödenmeye de devam ediyor.

Fakat başarıldı.

Bununla da kalmayacak. Yeni müjdeler var.

Türk mühendislerinin yerli ve milli imkanlarla ürettiği taktik, silahlı, silahsız insansız hava araçları irtifa arttırdıkça Türkiye de irtifa kazanıyor.

Kimileri gıptayla bakarken kimileri haset ve kıskançlıkla bakıyor bu yükselmeye. Dosta güven düşmana korku salan bir yükseliş bu. Oyunbozan türünden, ezber bozan türünden.

Artık bölgemizde operasyona niyetlenen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle “önce Türkiye’nin barış ve istikrar esaslı yaklaşımını değerlendirecek. Bölgemizde bir taşı bile yerinden oynatmak isteyen önce Türkiye’nin rızasını arayacak.’’

Bu kolay olmadı. Sadece personelle ve teknoloji elde etmekle de olmaz da zaten. Onun arkasında güçlü bir irade de olacak. Allah (C.C) var. Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 yıldır savunma sanayimiz güçlensin, kuvvetlensin, Türkiye artık kimseye muhtaç olmasın, kendi göbeğini kendisi kesebilsin diye çabalıyor, çabaladı. Artık gururla meyvelerini de topluyor. Bu huzuru yüzünde hissetmek mümkün.

Bu ülke geçmişte de sanayi ve teknoloji hamleleri yaptı, yapmaya çalıştı. Fakat o çalışmaların arkasındaki iradenin gücü o hamlenin olması gerektiği gibi olmasına yetemedi. Sürekli baltalandı. Engellendi. Akim bırakıldı.

Bugünlere kolay gelinmedi. Biz medya mensupları için sadece bir haber. Başlık “TİHA TSK envanterine girdi’. Oysa öyle sıradan bir haber değil. Fakat öyle güzel gelişmeler oluyor ki bu alanda. Alıştırdılar başarılarına bizi. Kanıksadık neredeyse haberleri.

Fakat unutmayalım. Bu hikayede de çok zorluklar yaşandı. Yakın dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olmasına rağmen, Selçuk Bayraktar’ın ifadesiyle Bayraktar TB2’lerin test uçuşlarına izin verilmedi bazı askeri havaalanlarında. Türlü bahaneler üretildi engellemek için.

TAI’nin ürettiği Anka ve Aksungur’un üretim aşamasını bir anlatsa da dinlesek neler yaşadıklarını. TAI’de yerleşik düzenin nasıl direndiğini dinlesek. Ya da en baştan ASELSAN’daki pırıl pırıl mühendislerimizin nasıl katledildiklerini unuttuk mu yoksa?

Yerli ve milli piyade tüfeğimiz MPT 76’nın planlarını satmak isterken yakalanmadı mı fabrika müdürü?

Bir anlamda ülkenin namusunu teslim ettiğimiz biri yapmaya çalıştı bunu.

Öyle kolay olmadı her şey. Bu bir süreç.

Bir kişi ülkenin kaderini değiştirebilir. İşte o bir kişilerden biri de Selçuk Bayraktar. Sonradan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı da oldu. Bu alanda babasından beri gelen çalışmalar olmasına rağmen o inisiyatif aldı. Mücadele etti. İnsanımızın öz güvenini yükseltti. Boş boş konuşmadı. Sadece işini yaptı.  Özellikle savunma sanayi ve teknolojik çalışmaların tabana yayılması için çok önemli projeler üretti, uygulamaya konulmasına vesile oldu, bazılarını kendi ve ekibi uygulamaya koydu. Yılmadı, mücadele etti ve başardı.  Bu sebeple hakkını vermemiz lazım. Minnet ve şükran duymamız lazım ona millet olarak.

Bakın verilen mücadeleyi daha iyi anlamak için bir anekdot verelim. Selçuk Bayraktar bu sürecin başında yaşadığı bir olayı anlatırken “Savunma sanayisindeki bir bürokrat projemizi sunduğumuzda bana “Bakın yabancılar almış başını gitmiş, onlara yetişmemiz mümkün değil, bu işlerle uğraşmayın, en iyisi aramızda köprü olun demişti’’ diyor. İyi ki onu dinlememiş. O zihniyeti kırmak kolay olmadı. Ülkemizde her alana sirayet etmişti o zihniyet. Bu ülkeye eziklik gömleğini giydirmek için çok uğraştılar. Hala bunun için uğraşanlar olsa da şükür milletimiz o gömleği yırttı arttı.

Savunma sanayisinde bu noktaya gelene kadar, devlet tarafından farklı stratejiler uygulandı. Küçük birliklerden büyük güçler doğdu. Yerli olarak üretilebilecek her şey içeride yapılsın diye devlet küçük işletmeleri bile bir araya getirdi. Getirmeye devam ediyor. Öncülük ediyor onlara. Savunma Sanayii bu ülkenin lokomotifi olacak. Bu artık belli. Üstelik en üst seviye teknolojiyi kullanarak.

Muhalefetin yalan rüzgarına cevap vermekten zamanımız kalırsa, her gün oynadıkları tiyatrolara vakit harcamazsak belki görebiliriz nereden nereye geldiğimizi.

Türkiye son 20 yılda savunma sanayisinde yüzde 20 yerlilikten yüzde 80 seviyesine geldi. Bu gelişme öyle bir cümleye sığacak bir gelişme değil. Kimisinin de “ne var canım, internette bile var artık drone’un nasıl yapılacağı’’ küçümsemesine sığacak kadar da değil.

PKK’ya karşı “bizim verdiğimiz Leopard tanklarını kullanamazsınız’’ diyen Almanya’yı gördük biz. Sattıkları silahları nerede kullanıp kullanmayacağımızı şarta bağlayanları ABD’yi de. Bu gün o noktada olsaydık, yani silah ve mühimmatımızı kendimiz üretmeseydik hala PKK başımıza belaydı. Yanı başımızda terör devletini de kurmuşlardı.

Bağımsızlık yolu önce kendi silahını kendin yapmaktan geçiyor.

Dünya sıraya girmiş alabilmek için ürettiğimiz silahları. Sözde büyük devletler “bu insansız hava araçlarına karşı nasıl bir savunma çözümü bulabiliriz?’’ sorusunun cevabını arıyor harıl harıl. Bu gelişme ve teknoloji sahada test edildi. Onaylandı. Suriye, Libya, Karabağ’da sınıfı geçti. Türkiye sadece üretmiyor, ürettiklerini sahada en etkin kullanan ülke. Tüm dünyada Türkiye’nin bu gelişimle savaş konseptini değiştirdiği konuşuluyor.

Biz ise içeride sıkışmış, yalanlarla mücadele ediyoruz. Kendimize güvenelim. Z kuşağına da. Diğer tüm çocuklarımıza da.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Akıncı’nın teslimatı öncesinde işaret etti. İşte Z kuşağı dedi. Tarihi bir fotoğraf çektirdi onlarla. Onlar Bayraktar TB2’yi, Akıncı’yı yaptı. Onlar Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesine çıkardı. Atatürk Cumhuriyeti’nin çocuğu olmak hamasetle olmuyor, icraatla oluyor. Onu gösterdi o çocuklar. Vatanını milletini seven, ihanet etmeyen, Başka ülkeler karşısında psikolojik eziklik yaşamayan, kendine ve ülkesine güvenen gençler yaptı o eserleri.

Ülkelerinden şikâyet etmeden, goy goy yapmadan, “Dünyanın önde gelen ülkeleri dururken biz mi yapabileceğiz?’’ demeden büyük bir öz güvenle çalıştılar gece gündüz ve bugün bu noktaya getirdiler ülkelerini.

Dedik ya yeni müjdeler var diye. 2022’de kanatları katlanan ve uçak gemilerinde konuşlanıp oradan kalkış iniş yapabilecek TB3 ilk uçuşunu yapacak.

Arkasından gelen hedef ise 2023’te yani Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünde insansız jetimizi yani savaş uçağımızı uçurmak. Bunlar sadece Bayraktar şirketinin yaptıkları. Diğer alanlarda sayısını bilmediğimiz projeler başarılı bir şekilde yürüyor. Her gün yeni bir müjde alıyoruz. Kara, hava, deniz araçları, mühimmatlar, silah ve teçhizatlarla ilgili.

ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN ve iştirakleri ve bir araya getirdiği KOBİler her gün yeni bir destan yazıyor.

Artık içeride dışarıda kimse “yapamazlar’’ diyemiyor. Yapılacağına da herkes kani.

Önemli olan da onlara bu ruh halini yerleştirebilmiş olmak.

Rabbim bu vatan ve milletin aşkıyla yürekleri yanan evlatlarının yardımcısı olsun, yüzlerini kara çıkarmasın.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi