Yunanistan Türkiye’yle çatışmayı göze alabilir mi?
Tam olarak durumu izah etmese de “Şeyh uçmaz mürid uçurur’’ diye bir atasözümüz var. Yunanistan, boyuna bosuna bakmadan bir kaç ülkenin sütre gerisinden verdiği suflelerle Türkiye’ye kafa tutmaya çalışıyor. Tahrik ediyor.
Zannediyor ki Türkiye ile çatışırsa kendini koruyup kollayacaklar.
Bugüne kadar perde arkası suflecilerinin bu tarz olaylarda ortaya çıktığı pek vaki değildir.
Yunanistan, karasularını 12 mile çıkarmanın peşinde. Türkiye’nin duruşu net. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da net olarak ifade etti: “Bu bir savaş sebebidir.” 1995’te TBMM’nin bu konuda aldığı bir karar var.
Fransa ve İsrail, Yunanistan’ı iki kışkırtan devlet.
Fransa hâlâ kendini dev aynasında gören, devrin değiştiğini, köprülerin altından çok suların aktığını göremeyen bir aklın yönettiği bir ülke. Küresel sermayenin şapkadan tavşan çıkartma misali ortaya sürüp destekleyerek seçim kazandırdığı Macron, son zamanlarda dümenini Türkiye düşmanlığına doğru kırmış durumda.
Artık ülkesinin dünyadaki gelişmelerle ilgili sözünün ciddiye alınmadığından olsa gerek.
Macron, Paris’te gazetecilerle yaptığı toplantıda Türkiye’ye dönük kırmızı çizgi politikası izlediklerini savunarak, Ankara’nın sözlerden ziyade eylemleri dikkate alıp onlara saygı duyduğunu ifade etti. Aklınca Türkiye’ye sopa gösterdiklerini ima etti. Macron, “Türklerin sadece bunu dikkate aldığını ve buna saygı duyduğunu söyleyebilirim. Fransa’nın bu yaz yaptığı önemliydi. Bu bir kırmızı çizgi politikasıdır.” diye konuşurken bir taraftan da Trump’ı arayıp Türkiye’nin kendilerini dikkate almadığı için Cumhurbaşkanı Erdoğan’la konuşmasını istedi.
Fransa’nın geçen haftalarda Doğu Akdeniz’deki geçici varlığını artırma kararı ile Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İtalya ile birlikte Doğu Akdeniz'de gerçekleştirdikleri askeri tatbikata da değinen Macron, Fransa’nın sert ama ölçülü bir tavır sergilediği iddiasında bulunup “Orantılıydı. Oraya donanmanın tümünü yollamadık.” diye konuştu.
Tatbikata gemi göndermekle Türkiye’yi korkutabileceğini zanneden Macron’a cevap Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami Aksoy’dan geldi.
Aksoy, düzenlediği basın toplantısında Macron’un kırmızı çizgi açıklamasına dair sorulan bir soruya, “Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin haklı davasına karşı kırmızı çizgiler çektiğini sananlar, yalnızca ülkemizin kararlı duruşuyla karşılaşacaktır.
Bölgede bir kırmızı çizgi var ise, bu ancak Türkiye'nin ve Kıbrıs Türkleri'nin uluslararası hukuktan doğan haklarıdır.
Kendini dev aynasında görenlerin hakikatlerle yüzleşme zamanı gelmiştir. Emperyalist anlayışlarını haritalara çizgi çekerek belirleme dönemi geride kalmıştır.
Türkiye, meşru hak ve çıkarlarını bir “armada” göndermek suretiyle cebren gasp etmeye teşebbüs eden herkesi caydırmaya muktedirdir.’’ şeklinde cevap verdi.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde yaptığı konuşmada “Düşmanlarımıza hodri meydan diyoruz. Her bedeli ödemeye hazırız. Biz mücadeleden kaçmayız, biz bu mücadelede şehitler, gaziler vermekten çekinmeyiz.’’ diyerek meydan okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Yunan halkı muhteris ve kifayetsiz yöneticileri yüzünden başlarına gelecekleri kabul ediyor mu, Fransız halkı muhteris ve kifayetsiz yöneticiler yüzünden ödeyecekleri bedeli biliyor mu?” diye sorarak Türkiye’nin şakası olmadığını ve geri adım atmayacağını gösterdi.
Artık karşılarında kuru gürültüye pabuç bırakacak eski Türkiye’nin olmadığı bundan daha sarih nasıl anlatılabilir ki?
Türkiye kararlı bir şekilde doğru bildiğini yapmaya devam edecek.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Türkiye’nin Navtex ilan ettiği alanı ihlal eden bir Fransız savaş gemisinin aciz durumu da sosyal medyanın gündemindeydi. Üzerinde uçan çok sayıda belirlenemeyen cisimden bahseden Fransız gemisinin tüm elektronik aksamı kilitlenmişti. Kılavuz talebini bile Yunanistan’a ulaştıramayan gemi bölgeden kaçarak uzaklaşmak zorunda kalmıştı.
Bu yaşadıkları şaşkınlığın benzerini Rusya ve Esad İdlip’te, Hafter ve destekçileri Libya’da yaşadı. Fransız gazeteci Luisa La Marsia Libya’da operasyon devam ederken konuyla ilgili şaşkınlığını “Türkiye’nin Libya’da ve İdlip’te bütün başarılarını sadece SİHA’larla yaptığına inanmıyorum. Her şeyi istisnasız nokta atışıyla vuruyor. Bizim bilmediğimiz başka bir teknoloji kullanıyorlar.” sözleriyle dile getirmişti.
Fransız gemisinin başına gelenlerden sonra ABD donanmasına ait yeni sınıf dev gemilerinden USS Hershel Woody Williams, Girit’e demir attı. Rivayet odur ki o gemi Türkiye’nin kullandığı teknolojinin ne olduğunu araştırmak için geldi.
30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi üzerinde 300 İHA ile yapılan ışık gösterisinin sadece bir ışık gösterisinden ibaret olmadığını söylemeye gerek yok sanırım.
İsrail, kurulduğundan beri her işini perde arkasından sinsi sinsi yapmaya alışkın bir terör devleti. Danışıklı dövüş olduğu çok belli İran karşıtlığı haricinde açıktan kimseyi hedef almamış bugüne kadar.
Bölgemizle ilgili gizli amaçları için yapmadıkları bir şey yok. Hangi taşı kaldırsak altından çıkıyorlar.
Türkiye’nin bağımsız karar alması, batının kontrolünden çıkması en çok onların planlarını sekteye uğratması açısından önemli. Son dönemde medyada yavaş yavaş kendileri için en büyük tehdidin Türkiye olduğuna dair yazı ve yorumlar çıkmaya başladı. Ayrıca Doğu Akdeniz krizi vesilesiyle Yunanistan’la son dönemdeki sıkı fıkı halleri gözlerden kaçmıyor.
AB, her ne kadar Yunanistan’ın baskısıyla yanındayız açıklamaları yapsa da diyalogdan yana olduklarını ifade ediyor. Türkiye’yi hepten kaybetmenin neye mal olacağını biliyorlar. Artık tehdit ve şantajla da Türkiye’yi yolundan döndüremeyeceklerinin farkındalar.
ABD ise iki ipte oynamaya çalışan cambaz gibi. Bir Yunanistan’la poz veriyor, bir Türkiye’yle. Son tahlilde Türkiye’nin menfaatini istemeyeceği malum. Onlar milli menfaatleri için kendilerinden bağımsız karar alıp uygulayan Türkiye yerine ne isterlerse onu yapan Türkiye’yi tercih ederler.
Yunanistan arkasında olduğunu ifade ve beyan eden devletlere güvenerek Türkiye’yi kışkırtmaya, ilk saldıran olmaya zorluyor görünüyor. Türkiye bu tuzağa düşmez. Çünkü eli güçlü hem de askeri hem de hukuki olarak.
Yunanistan Lozan Anlaşması’na göre silahlandırılmaması gereken adaları silahlandırmış durumda. Hatta Meis adasına sivil feribotla yaptığı son asker sevkiyatı da medyaya yansıdı. Türkiye’de tepkisini ifade etti.
Anlaşmanın maddelerinden birinin delinmesi anlaşmanın tamamının tartışmaya açılmasını getirir. Türkiye, kısa zaman içinde adaların statüsünü yeniden tartışmaya açacak gibi görünüyor. Açmalı da. Önümüzdeki günler bu gelişmelere gebe. Yunanistan aklını başına almazsa yaşanabilecek ilk çatışmada sadece adaları kaybetmekle kalmayabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.