Konya
Kapalı
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,8729 %0,77
47,8724 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara

İyi, Kötü ve Doğru

YAYINLAMA:

İyi niyetin kullanıldığı devirlere ne zaman geldik?

Yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz insanların yardımına koşmak varken bizi güven çıkmazına sokan bu devir, insanlığımızdan çok şey götürdü. Tüm iyi niyetimizin, saf duygularımızın bir şekilde kullanıldığına şahit olduk. Eski zamanlarda haberlerde izleyip şaşıracağımız olayları günlük yaşamın normal bir parçası gibi kabullenmeye ve normal görmemiz gereken düşünceleri de haber kanallarına taşımaya başladık. Bunu fark ettiğimiz her dakika içimiz yansa da bu olanların sebebi biziz. Bir elin verdiğini diğer elin bilmemesi gerekirken yaptığımız ve “iyilik” olduğunu düşündüğümüz her şeyi yayınlamaya gayret ettik.

Bu düşüncelere daldığımda kitaplarda okuduğum, filmlerde izlediğim eski devirleri özlüyor ruhum. Tüm mahallenin birbirini tanıdığı zamanlarda yaşamak istiyorum. Komşudan gelen feryat figan çığlıklara sağır olan devire ait olmamalıydım diyorum, bu zamanda yaşamamalıydım.

Bugün babamla mahalledeki bir dükkandan alışveriş yapıp çıktıktan sonra dükkan sahibinin peşimizden koştuğunu fark ettik, yanlış hesapladığını söyleyip çok da büyük olmayan belki de kaybetsem cebimden düştüğünü anlamayacağım bir miktarı geri verdi bize. Helallik istedikten sonra da geldiği gibi geri döndü. Gözlerim doldu ilk başta sonra verdiğim tepkiye sinirlendim kendi kendime. Neden doğru olanı yadsımıştım? Neden olması gereken sanki bu değilmiş gibi davranmıştım? Bu tepkiyi o para üstüne değil, akşam haberlerinde dükkanı soyup kaçan çırak haberine verip üzülmeliydim. Peki neden tam tersi olmuştu?

Yolda bulduğu cüzdanı sahibine veren adam neden haber yapılırdı? Neden ona helal olsundu? Zaten bunu hepimizin yapmış olması gerekmez miydi? Veya neden bulduğu cüzdanı verdiği için para ödülü beklerdi insanlar ve nasıl olurdu da çekinmezlerdi tüm bunları dillendirirken?

Böyle düşündüğümde içimin sızladığını fark ediyorum. Sonra Atatürk’ün sözü çınlıyor kulaklarımda “Bütün ümidim gençliktedir. Her kafanın anlamaktan aciz olduğu yüksek bir varlıktır gençlik.”

Biz nasıl yetiştirirsek, nasıl anlatırsak, o adımları nasıl atarsak öyle gelecek yeni nesil ardımızdan. Doğru ile yanlışın ayrımını ve bir gün neden zor olsa da doğruyu seçmemiz gerektiğini biz göstereceğiz onlara. Bizim adımlarımızı takip ederek gelip bizden daha iyisini çıkartacaklar ortaya. Bu yüzden bugün şikayet ettiğimiz ne varsa, bugün yanlış olan ne varsa onu anlatmalıyız, ondan uzak tutmalıyız. Kendi doğrularını seçmeye başladıklarında temelini sağlam atmış olmalıyız.

Bu yüzden özellikle son paragrafa çok uyacak bir sözle bitiriyorum yazımı.

“Öğretmenler! Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *