Fikret Coşar

Fikret Coşar

Davetçi, ahlakı ve davetin şekli

Davetçi, ahlakı ve davetin şekli

Davetçinin ahlakı ıkra / oku ile başlar. Vahiyle muhatap olan kişi öncelikle aldığı emri kendi iyice ve doğru bir şekilde anlayıp, kavrayıp, özümseyip kendi eylem ve söylemlerinde bizzat uygular.

Aldığı öğretinin bütün şekil şartlarını kendi yaşantısıyla ve davranış şekliyle ortaya kor. Vahyin/Kuran’ın ahlakıyla ahlaklanır. Tabiri caizse yürüyen, konuşan Kur’an olur.

Davetçi öncelikle kendisi bilgili donanımlı konusuna hâkim olmalı.  Anlattığı konuyla ilgili lehinde de ve aleyhinde olanları bilen biri olmalı. Yeterli donanım ve bilgiye sahip olmalı. Araştırmalı, kendini sürekli geliştirmeli, zamanının genel kültür yapısını dilini de tavrını da çok iyi bilmeli ve bu dili çok iyi konuşabilmeli, yazabilmeli ki insanlara derdini, söylemini aktarabilsin, anlaşılabilsin.

Davet eden kişi kendisinden emin olunan, güvenilir, doğru sözlü olmalı. Emanet, ehliyet ve liyakat sahibi olmalı. Kendisi bilmez ve aciz olan biri başkasına ne verebilir de.

Bütün bunlardan sonra mesajımızı derdimizi nasıl ve ne şekilde aktaracağız. Yöntem nedir dersek; önümüzde USVETÜL HASENE olan RASULLER ve onlara Sahip çıkan, sahabe ve havariler denilen onlara yardım edip onlara uyan kişiler bizlere örnektir. Resuller ve onların yolunda, izinde giden güzel insanlar var örnek alabileceğimiz. Örnek almamız gereken kişilerde bunlardır.(Mümtehine 60/4.ayet) Bu kişiler kendileri doğruları yaşayıp bize yol gösteren olan, örnek almamız gereken kişilerdir.

Âdem (a. s.) as. Hata yaparsak hatada ısrar etmeden tövbe edebileceğimiz bize gösterendir. Affa mazhar oluruz.

Nuh (a. s.) gibi çok uzun dönem; bin seneye yakın vahye muhatap olmuş bir toplumda hanımı, çocuğu bile iman etmese de (Tahrim 66/10. Ayet) yılmadan yorulmadan tebliğe devam etmeli / edebilmeliyiz. Bazen yüksek sesle hitap etmeli, bazen kısık sesle anlatmalıyız.  Gündüz anlatmalı, gece anlatmalıyız. Toplu haldelerken anlatmalı, fert fert de anlatmalıyız.

İbrahim (a. s.) gibi araştırmalı, soruşturmalı gökteki güneş, ay, yıldızlar ve benzeri kevni ayetleri de incelemeli, sorgulamalıyız. Allah’a ya rabbim ölüleri nasıl diriltiyorsun diyebilmiş, soruştururken bu soruşturmayı en yüksek zirveye resul İbrahim gibi taşıyabilmeliyiz.  Ondan sonra da babası şehrin en ileri gelen putperestlerinden olsa bile ona da diğerlerine de TEVHİD İNANCINI, hakkı haykırabilmeli, söyleyebilmeliyiz.

Putları kırıp, en büyük putun boynuna da baltayı asan put kıran İbrahim gibi olmalıyız. Putperestler kim yaptı bu eylemi dediklerinde de putun boynunda asılı duran baltayı göstermeli, putperestleri kendi inançlarıyla kilitleyip bırakmalı; yok bu kıramaz deseler, putları aciz ve bir şey yapamaz edemez pozisyonunda kalacaklar. He kırdı deseler İbrahim’e bir suç isnadında bulunamayacaklar ve adları gibi bildikleri putların aciz oluşunu itiraf edip putlarının yıkılışına şahit olacaklar ses çıkaramayacaklardı.

Lut (a. s.) yaşadığı çağda kavminin iğrenç ve zorba ahlaksızlıklarına karşı nasıl durulur ve temiz kalınır bize göstermiştir. Pisliğin ve davranış bozukluklarının karşısında nasıl tavır alınır bizlere göstermiş oldu, bizde onun gibi tavır alalım temiz kalalım.

Musa (a. s.) gibi olmalı, firavuna bile hakkı söylerken, tevhidi anlatırken yumuşak bir üslupla lakin vahiyden ve ana esaslardan hiçbir şekilde taviz vermeden anlatılmalı, tavır ve davranışa dikkat etmeli. Harun gibi bir kardeşi yanımıza alıp gitmeliyiz.

Davut ve Süleyman (a. s.) gibi güç, kuvvet, daha öncekilere verilmeyen meliklik /otorite sahibi olunduğunda da tevhit den haktan adaletten ayrılmamayı, şımarmamayı göstermeliyiz.

İsa (a. s.) gibi tevhidin yılmaz savunuculuğuna devam ederken halkın dertlerine de deva/şifa bulmaya/olmaya çalışmalıyız.

Muhammed (a. s.) Kur’an ahlakıyla ahlaklanıp, Kur’an’ı yaşayıp hayatına aktarmıştır. Halktan biri gibi yaşayıp bize örnek olmuşlardır, Kur’an’ ı hayatında fiili ve kavli olarak göstermişlerdir. Bizlere de en güzel örneklerden olmuştur.

Usvetün Hasene = En güzel örnek olan Resullerin izinden gitmeli, tevhidi yaşayıp anlatıp kendi üstümüze düşen vazifeleri yapıp, Allah’ın razı olduğu kullardan olmaya gayret etmeliyiz.

İsteyen böyle seçkin, seçilmiş, muvahhitleri örnek alır onlarla beraber darüsselama/cennete gider, orada onlarla beraber olurlar(Nisa 4/69). İsteyende sapmış, saçılmış, hakka karşı muannitleri/ inatçıları örnek alır. Hep beraber onların gittiği gayyaya gider, onlarla olurlar. Kesinlikle zorlama yok. Herkes kendi hür iradesiyle seçer. Vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fikret Coşar Arşivi