O hafta bu hafta derken haftaları teker teker eritip tüketiyoruz. Beklediğimiz sonucu, arzu ettiğimiz oyunu ya da istediğimiz puanları göremeyince hüsrana uğrayıp birkaç gün sendeliyor, onu eleştiriyor, buna kızıyoruz derken kendimizi tekrardan toparlayıp yeni bir umutla bir haftaya daha başlıyoruz. O bizim altımızda, bu şuna yenildi, şu zaten oynayamıyor diyerek kağıt üzerinde üç puan yazdığımız birçok takımdan istediğimizi maalesef alamadık. Puan tablosuna göre bizim içerisinde olduğumuz durumu doğrudan etkileyecek diye Kayseri ve Kasımpaşa maçları ayrı bir öneme sahipti ki bunun ilk ayağını da değerlendiremedik. Daha doğrusu elimize gelen fırsatı teptik. Elbette bardağın neresinden baktığımıza bağlı da olabilir. "Deplasmanda alınan bir puan iyidir, en azından Kayseri'yi altımızda tutuyoruz" diyene de laf edemem ama iki farklı skoru elde edip müsabaka sonunda maçı berabere bitirirsen işte bu "deplasmanda alınan bir puan iyidir" tezinden öteye geçerek "elimize gelen fırsatı teptik" olayına dönüşür. Kayseri maçı bizim için özetle adeta üç yanlışın bir doğruyu götürdüğü hafta oldu. Amatör kümede oynayan oyuncuların yaptığı hatalara benzer oyun sergileyen iki takım da bu hatalardan beslendi ki kazanan da çıkmadı. Üzerine belki de çok konuşulacak bir maç ama uzatmaya gerek var mı? Elbette şu süreçte olmadığını düşünüyorum. Çünkü bize bir kazanımı olmayacak. Önünüze bakacak olursak da Kasımpaşa maçında çıkacak her türlü sonuç Malatya maçına ayrı bir önem kazandıracak. Yensek de, yenilsek de Malatya maçı da kritik bir virajdır. Ya sonra? Fenerbahçe, Gençlerbirliği, Sivasspor maçları geliyor. Peki ardından? Beşiktaş, Çaykur Rize, Gaziantep, Başakşehir, Trabzon ve Alanya geliyor. Kasımpaşa, Yeni Malatya maçlarından 4 puan; Fenerbahçe, Gençlerbirliği, Sivasspor maçlarından 3 ya da 4 puan alırsak diye hesaplar eminim çoktan yapılmaya başlandı. Ama her şeyden önce Kasımpaşa maçı var. Bakalım haftaya nasıl kalem oynatabileceğiz.