Hümeyra KARADAĞ

Hümeyra KARADAĞ

CEMRELER DÜŞÜYOR, KIŞ GELMEDEN GİDİYOR

CEMRELER DÜŞÜYOR, KIŞ GELMEDEN GİDİYOR

Geçen haftaki yazımda, mevsimler ve iklim değişiklerine dikkatinizi çekmeye çalışmıştım. Bu hafta ise yine geçen hafta yazımla ilgili bilgiler araştırırken, “Cemre” diye andığımız doğa olayları ile ilgili ilginç bulduğum birkaç bilgiyi sizlerle paylaşmak istedim.

Baharın yaklaştığını dolayısıyla yeniden üretimi müjdeleyen cemrenin değişik kültürlerde hangi anlamlara geldiği, ne zaman düştüğü ya da yükseldiği, düştüğü söylenen yerler, cemre ile arasında ilgi kurulan unsurların neler olduğu, cemrenin özellikle Türk kültürü ile beraber Arap, Fars, Moğol, Grek vb. pek çok kültürde rastlanan cemre inanışı insan yaşamını önemli ölçüde etkilemiş, davranış kalıpları meydana getirmiştir.

Araştırılması Türk kültür tarihine katkı sağlayacak bu inançla ilgili ülkemizde pek fazla çalışma yapılmamış, yapılan çalışmalar da genelde birbirini tekrar etmiştir. İnsanlar tarih boyunca doğayı gözlemlemiş, doğada belli aralıklarla gerçekleşen iklim olaylarından yola çıkarak, temel uğraşlarının, yaşam şekillerinin, sosyal hayatlarının da etkisiyle doğal takvimler meydana getirmişlerdir. İsa’nın doğumu temel alınarak oluşturulan, dini bir yanı bulunan miladi takvimde yılbaşının ocak ayıyla başlamasının bilindiği kadarıyla iklimsel, mevsimsel olaylarla ya da tabiat olaylarıyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Ancak halk arasında bir inanç ve uygulama meydana getirmiş olan cemre ile Nevruz, Hıdrellez gibi sayılı günler tabiattaki değişimlere, iklim ve mevsim değişimlerine göre oluşturulmuştur.

Bu sayılı günler insanların tabiat ile olan bağını; doğal, coğrafi ve iklimsel şartların toplumlar üzerindeki etkisini bize gösterirken zamanla takvimlerin tabiat ile olan bağı zayıflamış, aydınlanma, sanayileşme ile birlikte ise toplumlar birbirleriyle bütünleşmiş, ilişkilerini daha kolay yürütebilmek için genellikle ortak bir takvim kullanmaya başlamışlardır Arapça bir kelime olan cemrenin uzak veya yakın manasıyla ilgili çeşitli kaynaklarda pek çok bilgi bulunmaktadır. Bana en mantıklı ve anlamlı gelen ise; Cemre cimin üstünle okunması ve mimin sükûnu ile “bir tane ateş koru” anlamında kullanılan bir kelimedir. Cemre için köz tabiri de kullanılmaktadır. Yanan ateş manasında cem-i cinsi cemrdir. Burhân-ı Katı’da verilen bilgilere göre kışın sonunda şubat ayında üç defa yerden heyecan eden buhar ve hararete cemre denir. (Bu da bir diğer kaynakta bulduğum tanımlama) Şubatın ilk haftasında ilk cemre kalkar ve zemine hararet gelir. İkinci haftasında kalktığında suda hararet meydana gelir, üçüncü haftasında dalgalandığında ise ağaç ve bitkilerde etkisi görülür. Eski zeamet sahiplerine (Toprak ve doğa işleri ile ilgilenen kimse) göre ise cemre, şubatta birer hafta ara ile semadan havaya, suya, toprağa düşen üç böcektir ve hararet de bunlardan etrafa yayılmaktadır. İlk cemre şubatın ilk haftasında havaya düşen cemre; ikinci cemre şubatın ikinci haftasında suya düşen cemre; üçüncü cemre şubatın üçüncü haftasında toprağa düşen cemredir.

Cemre sıcaklık olarak tanımlandığı gibi sıcaklığın yükselişi olarak da tanımlanmış bazı kaynaklarda. Desenize, kar yağmasına çocuklarımız; yağmur yağmasına çiftçilerimiz doyamadan, kış bırakıp gidecek, baharda memleketimizin bol yağmura kavuşur inşallah

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hümeyra KARADAĞ Arşivi