Hümeyra KARADAĞ

Hümeyra KARADAĞ

Karadeniz’in İncisinde bir manastır

Karadeniz’in İncisinde bir manastır

Ülkemizin kuzeyinde Karadeniz’de doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle, toprağıyla, lezzetleriyle ünlü bir şehrimiz vardır. Bu şehir ve kültürü bir çok hikayeye, filme, şarkıya konu olmuştur. Bahsettiğim bu ünlü şehrimiz Karadeniz’in incisi Trabzon

Tarihe tanıklık eden her şehir gibi binlerce yıllık tarihi olan Trabzon’un da yüzyıllardır dilden dile anlatılan hikayeleri vardır. Bu yazıda da o güzel hikayelerden birisi var.

 

Sümela Manastırı

Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı Altındere Köyü yakınlarında Hristiyanlarca önemli bir manastır bulunmaktadır. Yunanca adı Panagia Sumela  veya Theotokos Sumela’dır.

Panagia Meryem ana demektir ve aynı zamanda manastırın yakınlarındaki derenin de adıdır.

Sümela kelimesinin doğuşuna yani etimolijisine baktığımızda şöyle bir rivayet vardır. Karadenizli Hristiyan Rumlar Mela dağındaki mucizevi Panagia ikonosundan bir şey diledikleri zaman ‘stou mela’ diyorlarmış bu kelimenin de zamanla Sumela’ya dönüştüğü düşünülüyor, ayrıca bu yüzden manastıra ‘Karadağın (Mela dağının) bakiresi’ de denilmektedir.

Manastırın ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte yaygın olarak anlatılan bir efsane şöyledir:

Atina’lı Barnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı rüyayı görmüşler; rüyalarında, İsa’nın öğrencilerinden Aziz Luka’ın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryemin bebek İsa’yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela’nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz olarak deniz yoluyla Trabzon’a gelmiş, orada karşılaşıp gördükleri rüyaları birbirlerine anlatmış ve ilk kilisenin temelini atmışlar.

Bu efsanenin başka bir şekilde anlatımı ise şöyle:

İsa Peygamberin havarilerinden olan Lukas’ın bir tahta parçası üzerine çizdiği Meryem Ana resmi (ikona) yıllar sonra kendiliğinden Atina’ya uçmuş. Renginin koyuluğundan ötürü daha sonraları Kara Meryem, Kara Melek, Kara Madonna gibi adlarla ünlenen bu resim, Theodosius döneminde, 4’üncü yüzyılda Atina’dan ayrılmak istemiş.

İkona daha sonra melekler tarafından uçurularak, Maçka dağlarının yamaçlarındaki dağ kavuklarından birine yerleştirilmiş O günlerde Barnabas ve Sophranios isimli keşişler rüyalarında Meryem Ana’yı görmüşler ve Meryem Ana keşişlere Trabzon’a gidip ikonanın olduğu kovukta kendisi adına bir kilise yaptırmalarını söylemiş. Keşişler deniz yolu ile Trabzon’a gelerek, Maçka dağlarının yamaçlarındaki taş kovuğu içindeki Meryem Ana ikonasını bulmuşlar.

Onlardan önce bu resmi gören yerliler, ikonayı yakmak istemişler, yanmamış Balta ile parçalamak istemişler kırılmamış. Dereye atıp uzaklaştırmak istemişler, derenin suyu ikonayı sürüklememiş. Meryem Ana tarafından görevlendirilen iki keşiş, melekler tarafından ikonanın konulduğu kovuğa önce bir kilise, sonra bir manastır yapmışlar. Hayatlarının geri kalan kısmını Sümela’da geçiren iki keşiş, aynı gün ölmüşler.”

Manastırın ortasında bulunan kutsal havuz için ise kutsal damla efsanesi adında şöyle bir inanç bulunmaktadır:

Manastırın ortasındaki kutsal havuza, 30-40 metreden iri su damlaları değişik aralıklarla düşermiş Kutsal olduğuna inanılan bu damlalar, yüzyıllar boyunca umutsuz hastaların ve kısırların umudu olmuş.

Tarih boyunca Müslüman, Hristiyan birçok hasta, efsanenin getirdiği umudu paylaşmak amacıyla manastırı ziyaret ederek zengin adaklar ve kurbanlar adayarak damla tedavisine girmişler.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hümeyra KARADAĞ Arşivi