OLMADI, OLMUYOR; BİTMEDİ, BİTMİYOR…
Bin yıl önce geldiğimiz bu topraklar bize vatan oldu. Daha önceden burada yaşayanlar ile ekmeğimizi paylaşarak bugünlere geldik. Millet olarak kanımızın, törelerimizin, inanışlarımızın farklı olması da bizim insanlara davranışlarımızı değiştirmedi. Yüz yıllarca bu topraklarda bu insanlarla kardeş gibi yaşadık. Bunu aramızda tarihe ilgisi olanlar gayet iyi bilirler ki medeniyetler beşiği olarak kabul edilir Anadolu’muzun toprakları.
Ancak son 40 yıldır insanların marjinal düşünceleri ve topluma farklı bakış açıları kazandırma çabaları var ülkemizin yükselmesini istemeyenler tarafından. Ve bunda da kandırılmış binlerce insanımız var maalesef. Buna terör laneti diyoruz.
Şu güzelim topraklarda tüm sorunlarımızı oturup, konuşarak çözebilecekken, halen kan akıtmanın hiçbir geçerli mazereti olamaz. 9 ocağa ateş düşürenlerin, Allah ocaklarını söndürsün!
Bir insan kendine daha fazla acı çektirip, nasıl başkalarının acı çekmesine de sebep olabilir, psikoloji ilminin bunu bir hastalık olarak tanımladığından eminim.
Ne söylesek boş, yine haberleri izlerken gözlerimiz dolu dolu, yüreğimiz buruk izliyoruz olanları.
İnternette haberleri okurken beni çok etkileyen bir mektubu sizlerle paylaşarak yazımı sonlandırayım.
Şehit Murat’ın yayınlanan SON MEKTUBU..........
“Bu yazı bir komando uzman çavuş mektubudur ve siz bu mektubu gazeteden okuyorsanız ölmüşüm demektir. Bir ailem olsaydı bu mektubu onlara yollamak isterdim ama yok.
Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. Şu an etrafımda Adana, Ağrı, Sivas, Edirne, Diyarbakır, Ankara, Antalya, İzmir, Urfa, Trabzon... Türkiye’nin dört bir yanından birbirini tanımayan ama birbirlerinin canını korumaya yemin etmiş bir sürü asker var.
Birazdan operasyona gideceğiz, tek dileğimiz kayıp vermeden geri gelmek. İlerde ölürsem eğer diye bir mektup yazmak çok zor. Aklına getirmek istemez ya insan ölümü, hani her zaman bir umut vardır ya. Askerliğim bittikten sonra yırtıp atacaktım bu mektubu ama şu an okuyorsanız yırtamadım demektir. Zaten pek de kalem tutmaz elim. Silah tutmayı daha iyi bilirim. Sizi korumam için siz öğrettiniz silah tutmayı.
Tuhaf olan siz bu mektubu okurken ben neden öldüğümü bile bilmiyor olacağım. Ya bir mayına bastım ya da yediğim bir kaç kurşun. Bileniniz var mı ben nasıl öldüm? Kışlada her televizyona bakışımda birbirinizi öldürdüğünüzü birbirinizin canını yaktığınızı gördüm. Müziğin sesini çok açtı diye komşusunu vuranlar. Gücü kadına yetenler. Cebindeki on lirası için adam vuranlar. Kız arkadaşına baktı diye alayını bıçaklayanlar. Bileniniz var mı ben kimi korumak için öldüm?
Eti az pişti diye garsona çıkışan adam; sen rahat uyu diye kurşunlar başımın üstünden geçerken ben dağda her bulduğumu kesip yedim.
Arabasını solladılar diye levyesini kapıp arabadan inen adam, beni bir çöp bidonuna atıp giden anam; söylesene ben kimin için öldüm?
Yetimhanede ve askerde en güzel şeyin ekmeğin bölmek olduğunu öğrendik biz. Peki size neyi bölmeyi öğrettiler?
Sizi önce Allah’a sonra birbirinize emanet ediyorum. Ben sizden razı oldum Allah da sizden razı olsun....
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar, yaralılarımıza ise acil şifalar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.