Tam kapanma mı, esnek kapanma mı?
Vaka sayıları yine arttı. Ölüm sayıları görülmemiş rekorları kendi kendine kırıyor.
Bizim her akşam Sağlık bakanlığının açıklamalarına bakıp “300 kişi ölmüş”, “350 kişi ölmüş” diye bir cümlede geçtiğimiz insan sayısı ve her bir can.
Her bir rakam bir can, her bir can da bir yuva demek.
Kimse bunun farkında değil.
Günlük 350 ölümü, 400 ölümü nasıl da hafife alır olduk.
Rakamları nasıl da sıradanlaştırdık.
Ne olursunuz sakince düşünür müsünüz?
“Şu ölmüş, bu ölmüş” demek bu kadar mı kolay?
Hem hepimizin bir yakınını, birkaç tanıdığını kaybetmedik mi?
Hiç birine cenaze töreni bile yapılamadığını biliyoruz.
Evlatlarının babalarına, kardeşin kardeşine dokunamadığı cenaze merasimleri.
Koronadan hayatlarını kaybedenler için üç beş kişinin dışında ağlayan bile göremiyorum.
Ancak kuru kuruya “aahhhh...ahhhhh”, “Vahhhh, vaaaahh”.
Gerçekten artık insanlığı tanıyamadığıma inanmaya başladım.
Artık aynaya bakıp “Biz gerçekten bu muyuz?” demeye başladım.
Tamam yasak kararları alınıyor.
Kararlar çerçevesinde görevliler görevlilerini yapmıyor.
Haaa tüm bu yasakları bazı siyasiler kendileri için deliyorlar mı, deliyorlar.
Yine kendi insanımız arasında “Kendini milletten daha zeki ve daha uyanık” görüp yasakları ve görevlilerin iyi niyetini delenler var mı? Var.
Ancak sonuçta giden canları, ölüm sayılarını öyle matematik hesabı yapar gibi alt alta yaz sonra şunu şundan çıkar haline getirmek inanın günümüzde bir insanlık suçu gibi olmalı derim.
Bu konuda İçişleri Bakanlığı işi çok daha sıkı tutuyor.
Ne var ki biz her işi her yasağı en iyi şekilde delmeyi bilen zeki insanlarız yaaa.
Daha görevliler yasağın Y’sini söylerken şehirlerarası göç başladı.
Ben olayı sadece sahil kenarlarına inen yazlıkçılar olarak görmüyorum.
Üç günlük bayram tatilinde İstanbul’dan Kars’a akın olmaz mı?
Peki şimdi 17 günlük tatil (!)
İnsanlar şehirlerine memleketlerine 17 günlük tatile gittiler. Olay sadece yazlıkçı meselesi değil. Onu demek istemiyorum.
Peki şimdi salgın bu halde yeniden pik yapmış iken şehirlerarası dolaşım ile vaka sayısı çok illerden vaka sayıları az illere dahası köyleremize mezralarımıza virüsü taşımadık mı?
Hatırlayalım.
İlk pik tarihlerinde İstanbul’da sayılar rekor kırıyordu.
Şehirlerarası yasak olmadan kapanma duyurulunca İstanbul’daki insanlarımız illerine ve köylerine gittiler.
Yine hatırlayalım.
Bu kez köylerimiz ilçelerimiz karantinalara alındı.
Korkum bu işin bayram sonrası yine Türkiye’nin her tarafına, dahası az nüfuslu ilçelerimizde köylerimizde, mahallelerimizde bile vaka sayılarının artacak olması.
Televizyonların karşısında 24 saat haber dinler gibi Bilim adamlarını dinliyoruz.
Sonra hâlâ bu ortamda bile birbirlerine çamur atma yarışındaki siyasileri.
Yalnız kimse binlerce insanımızı nasıl toprağa verdiğimizin acısını, vebalini, sorumluluğunu düşünmeden geleceğimizle oynuyorlar.
Devlet “Yasak” diyorsa, bunca ölümü birebir yaşıyorsak ve hâlâ bildiğimizi okuyorsak biz nasıl bir millet olduk?
“Sonumuz ne olur?” diye korkuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.