Hüseyin Altay

Hüseyin Altay

Kalıcı bir çalışma barışına ihtiyaç var!

Kalıcı bir çalışma barışına ihtiyaç var!

Çalışma hayatında barışa ihtiyaç var!

Güzel yurdumuzda, cennet yurdumuzda ne yazık ki hayatı zorlaştıran haksızlıkların önüne geçilemiyor. Bir yana bakıyorsun birtakım zümre ve gruplara tanınan iltimasları görüyorsun diğer yana bakıyorsun yaşanan mağduriyetleri görüyorsun. Hayatın her alanında ezenlerin ve ezilenlerin varlığına tanık oluyorsun. Ne yazık ki hukukta, ekonomide, toplumsal hayatta, orada, burada yaşadığımız ve yaşanılması muhtemel haksızlıkların önüne geçmek mevcut düzende zor. Kim bilir belki bizim özümüze, kimliğimize, örfümüze ait yeni bir anayasa ve kurallar zinciri ile bunların önüne geçilir. Biz ümitvar olalım…

Bugünkü yazımızda iş hayatını, iş hayatında yaşanan birtakım haksızlıkları değerlendirmek niyetindeyiz.

En son söyleyeceğimizi de ilk başta söyleyelim; çalışma hayatı baştan aşağı yenilenmeli, toplumsal mutabakat sağlanmalı, haksızlıklar giderilmelidir.

Nedir bu haksızlıklar gelin hep beraber irdeleyelim.

*****

EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR (EYT’LİLER)

Emeklilikte yaşa takılanlar… Yıllar yılar önce birileri çıkmış siyasi çıkar sağlamak adına bir karar almış ve ‘5000 gün prim yatır emekli ol’ demiş. Sonra da tarih koymuşlar; 8 Eylül 1999…

Eyvallah bunda bir sıkıntı yok. Kanun var dolayısıyla kazanılmış bir hak var. Öncelikle emeklilikte yaşa takılanların bir an önce kayıtsız şartsız emekli edilmesi gerekiyor. Yeniden yaş söylemleriyle bu insanlar tekrar tekrar mağdur edilmemeli.

Peki 9 Eylül’de iş başı yapanlar?

Onlar niye 60 yaşını bekleyecek? Yan masasında oturan X kişisi 40-42 yaşında emekli olurken o niye 60 yaşını beklesin?

EYT sorununu çözerken haksızlığı gidermek gerekmez mi? EYT’yi çözüme kavuştururken geri kalan milyonlarca çalışana diyecek bir sözünüz olacak mı?

Kendimden örnek vereyim.

Ben EYT’li değilim. Keşke olsaydım da emekli olabilseydim. Ancak biz eğitim hayatında kaldığımız için akranlarımızdan birkaç yıl sonra iş başı yapabildik. Yani ÜNİVERSİTE OKUDUĞUMUZ İÇİN EMEKLİ OLAMIYORUZ, bir başka ifadeyle de CEZALANDIRILIYORUZ.

Benim yaşıtım benden niye 18-20 yıl önce emekli oluyor? Oysa iş başlangıçlarımız arasında 2 bilemedin 3 yıl var. (çoğunda o kadar da yok) Adalet bu işin neresinde?

Bu ifadelerimi “kıskançlık” olarak yorumlayabilirsiniz. Evet doğrudur. Ancak kıskançlığım “ben olamıyorsam, akranım da olamasın” kıskançlığı değildir. Kıskançlığımız en fazla “(41 yaşındayım) keşke ben de bu yaşlarda emekli olsam da çift dikiş yapsam” arzusundan öte bir şey değildir.

İşin içinde hasetlik yok. Sitem ve tepki var. Sitemimiz, isyanımız çalışma barışına vurulan darbeyedir. Şöyle açalım; ömrümüz olur ve her şey yolunda giderse 15-16 yıl sonra emeklilik hakkı kazanacağım. Yani 12-13 bin günlük prim ödememiz olacak. Bir tarafta 5 bin gün diğer yanda 12-13 bin gün prim ödemesinden bahsediyorum. Normal mi?

*****

EMEKLİ MAAŞLARI

Güzel ülkemizin adaletsizliklerle dolu çalışma yaşantısındaki bir başka adaletsizlik ise emekli maaşlarında. Elbette istisnaları bir kenara bırakırsak “Hamili kart” sahipleri devletin şefkatli kanatları altında rahat bir çalışma hayatının keyfini sürdü. Yetmedi emeklilikte de bol sıfırlı maaş kartlarını ceplerine indirip kalan ahir yaşamlarını rahat bir şekilde sürdürüp gidiyorlar. Eyvallah haklarıdır, alsınlar. Ancak o şanslı kişi ile aynı şartları; arkasında “devlet baba” olmadan yerine getiren özel sektörlü ağabeyime, ablama neden “3500 TL” lütfediliyor. Tabi o da Reis-i Cumhur’un alicenaplığıyla… Değilse emekçi Mehmet’in, Fatma’nın maaşı 2 bin 300 lira falan… Sorarım size adalet bu işin neresinde?

*****

BANKA PROMOSYONU

Çalışma hayatının adaletsizliklerle dolu yaşantısına son birkaç yıldır bir de banka promosyonu eklendi. Bu promosyon bu sene on binlerce lira olarak dağıtılmaya başlayınca da herkesin iştahı kabardı. Nereden bakarsan bak 3-4 maaşı “alın güle güle harcayın” diye (işin fıkhi boyutunu konunun uzmanlarına bırakalım) memur ve devlet işçilerinin hesaplarına aktarıyorlar.

Peki özel sektör? Ona yok! Oldu mu şimdi bu? Özel sektörde çalışan, çalışan değil mi? Nerede adalet, nerede eşitlik? Kanunla mı olur, yönetmelikle mi olur bu ayrımcılığın da ortadan kaldırılması, özel sektör çalışanlarının da bankaların kar payından hakkı olan promosyonu alması gerekiyor.

*****

ASGARİ ÜCRET-GENEL ÜCRET POLİTİKASI

Bir başka sorunumuz da asgari ücret. 22 yıldır çalışma hayatındayım. Asgari ücretin bu kadar toplumun hayatında olduğu, gündem olduğu bir dönemi yaşamadım. Ülkemizde son 4-5 yıldır asgari ücret sorunsalı oluştu. Ülkece “hacı yolu gözler gibi” asgari ücret maratonunu bekler olduk. Bu da asgari ücretin giderek genel ücrete dönmesinden kaynaklı olsa gerek. Ne yazık ki toplumda asgari ücret alanların sayısı hızla yükseliyor. Muhtemelen ocak ayında asgari ücret çemberi on binleri belki de yüz binleri daha içine alacak. Çalışanların bu noktadaki kazanılmış haklarının da göz ardı edilmemesi gerekir. Asgari ücrete gelen zam yüzdesi kadar iyileştirme asgari ücret üstü alanların maaşlarına da yansıtılmazsa korkarım ki yakın bir dönemde asgari ücret tek bir ücret olacak. Bu sorunun da acilen çözülmesi gerekir.

*****

ÇALIŞMA BARIŞINA İMZA ATALIM

Daha sayılacak bir sürü sorun var. Çalışma Bakanlığı’nın asgari ücret görüşmelerinden öteye geçip derhal sahaya çıkması ve sorunları tespit edip çözüm yolları üretmesi gerekmektedir. Ülkemizin acilen hem de çok acilen çalışma hayatına çeki düzen vermeye, kalıcı bir barışa imza atmaya ihtiyacı var. Yoksa sosyal güvenliğin temel ilkeleri bir bir çiğnenmeye devam edecek yeni mağduriyetler doğacaktır. Onun için gelin bir masa kuralım ve bu barışı sağlayalım.

Müslüm Baba diyor ya “yakarsa dünyayı garipler yakar!” diye. Buradan iktidarına, muhalefetine, sendikasına, işverenine, STK’sine, etkilisine, yetkilisine sesleniyorum; Siz siz olun gariplerin ahını almayın; işçinin, emekçinin kazanılmış ve dahi kazanılması gereken haklarına göz dikmeyin. Zira alın teri kutsaldır. Bu terin hakkını vermeyen iki dünyada da abat olamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Altay Arşivi