Meslek liseleri ve dolar
“Endüstri Meslek Liselerine Fen Lisesi puanıyla öğrenci alındığı gün, 1 dolar 1 lira olacaktır” yazmış sevgili hocam Prof. Dr. Mehmet İpçioğlu.
Son dönemde duyduğum, gördüğüm en güzel tespit. Üniversitede tarih dersimize gelen kendisiyle fırsat buldukça hayata ve gündeme dair keyifli sohbetler yapma şansı bulduğumuz değerli hocam, sosyal medyadaki nokta atışı bu paylaşımının ardından eğitim ve eğitimde fırsat eşitliğine dair yine birbirinden anlamlı paylaşımlarda bulundu.
Mesela, “Eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması hizmet sunumunun iyileştirilmesi kapsamında ücretsiz ders kitabı temini, şartlı eğitim yardımları, taşımalı eğitim gibi uygulamalar ve dahi Akıllı sınıflar gibi hizmetleri takdir etmemek mümkün değil elbette. Ancak bu hizmetlerin gerçekleşebileceği istihdam fırsatları bunlardan daha öncelikli değil midir? Tüm bu hizmetlerden yararlanan bireyler sonuca gitmiyorsa, bu durum bir kere bile havuza girmeden yüzme öğrenen bir insanı denize bırakmaya benzemez mi? Vakit geç olmadan Yeni bir kalkınma planı ile Eğitim sisteminde, bireylerin kişilik ve kabiliyetlerini geliştiren, hayat boyu öğrenme yaklaşımı çerçevesinde işgücü piyasasıyla uyumunu güçlendiren, fırsat eşitliğine dayalı, kalite odaklı dönüşüm gerçekleştirilmelidir” diyor sevgili hocam.
Israrla Endüstri Meslek Liselerini yeniden CAZİBE MERKEZİ haline getirmemiz gerektiğinin altını çiziyor: “Okul-Sanayi işbirliği yeterli değildir. İşe meslek liselerine öğretmen yetiştiren kurumların iyileştirilmesinden başlanmalıdır. Evvelemirde meslek liselerine öğretmen yetiştiren teknik eğitim fakültelerine ODTÜ puanı ile girilecektir. Bu fakültelerin öğrencileri Alman ve Japon firmaları ile işbirliği yapılarak seçkin kurumlarda eğitim görerek son derece donanımlı hale gelecek. Ödül olarak meslek liseli öğrenciler de öğretmenlerinin nezaretinde yurt dışına gönderilecektir. Bunlar gerçekleştirilirse 10 yıla kalmaz, dolar 1 lira olur.”
*****
Hocamın değerlendirmelerine bakar mısınız? İçerisinde siyasi bir tek cümle yok. Sağa da çeksen, sola da çeksen bulamazsın. Bulma da zaten. Siyasetin hayatın her noktasında ne işi var? Hele hele eğitimde!
Gece gündüz döviz fiyatlarını, ekonomi politikalarını, milli kalkınmayı tartışıyor Almanya ve Japonya kıyaslamaları yapıyoruz. Toplum her zamanki gibi ikiyi bölünmüş durumda. Bir taraf tencere tava ile saldırıyor diğer taraf “dış güçler” kalkanıyla savunuyor, karşı saldırılar düzenliyor.
Aslında Mehmet Hocamın da dediği gibi sorunun çözümü ortada; eğitim, eğitim, eğitim…
Toplumun bölünmesine, “sen, ben” kavgalarına, torpile, iltimasa son verebilirsek en azından eğitim cephesinde işler daha kolaylaşır. Eğitim sorunumuzu da hakkaniyetle, adaletle ve liyakatle çözebiliriz.
Sayın İpçioğlu, “Meslek Liseleri yeniden cazip olmalı” diyor. Olmasına olmalı da nasıl olacak? Ne yazık ki bizde meslek lisesi anlayışı sadece imam hatip okulları ile sınırlı. Zira her siyasi iktidar meseleye bu gözle bakıyor. “İmam hatip okulları kapatılsın” ya da “daha fazla imam hatip okulu olsun” anlayışına mahkum bir döngü içerisindeyiz. Bundan kurtulamadığımız için de ne imam hatip okullarında layıkıyla eğitim verebiliyoruz ne de sanat okullarına hak ettiği değeri…
Mühendislik hizmeti bekliyoruz, teknik eleman yetiştirme hedefiyle müfredatlar, kazanım planları hazırlıyoruz ama en düşük puanlara sahip hatta okumaya gönlü olmayan öğrencileri meslek liselerine kabul ediyoruz.
Bir de meselenin diğer boyutu var. Sınıf tekrarı olmadan anaokulundan üniversiteye kadar çatır çatır sınıf geçirdiğimiz hatta puanları her yıl daha da aşağı çekmek suretiyle zorla üniversite okuttuğumuz bireyleri sonra “diplomalı işsizler ordusu”na dahil edip gerçek hayata sunuyoruz. 20’li yaşlara gelmiş, sanayinin tozunu yutmamış bu birey ne yapacak? Çırak olsan olamaz, kalfalık, ustalık zaten yok! Çünkü doğru düzgün bir ölçme değerlendirmeye bile tabi olmamış. Sahip olduğu zeka türünü keşfetmemişiz, ilgi ve yeteneğine göre bir branş belirlememişiz, birilerine göre akademik yeterliliğe tabi tutarak meslek lisesine yerleştirmişiz. Hatta aldığı eğitim sonucunda ne biliyor onu dahi tespit edememişiz ancak diplomayı eline tutuşturmuşuz.
Gerçek hayat farklı, iş dünyası acımasız... Ama bu gencimiz de hayata bir yerden tutunmalı. Evlenmeli, ev geçindirmeli. Ne yapacağız? Haydi iktidar partisinin kapısını aşındırmaya, masa başı bir iş için “torpil” bulmaya… Hoppala yine başa döndük! Boş verin canım okulu da eğitimi de! Kim okuyacak onca sene. Siz en iyisi sağlam bir DAYI bulun!
Dolar mı? Size ne dolardan, elin gavurunun doları isterse 50 lira olsun! Biz maaşımızı dolarla alacak değiliz ya!
Tüm öğretmenlerimizin, bilhassa işini severek yapan eğitimcilerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.