Adalet bir gün herkese lazım olur
Recep abim,
2 senedir sürekli yazıyorsun, atıp tutuyorsun. Ne sen beni tanırsın ne de ben seni tanırım.
Belli ki bir derdin var.
Ya da derdi olana tetikçilik yapıyorsun.
Niyetin gerçeklerin ortaya çıkması olsa böyle davranmazsın.
Benim bildiğim gazeteciliğin temel kuralı, hakkında iddiada bulunduğun kişiye de sormaktır. Oysa sen oturup klavyenin başına sallayıp duruyorsun.
Ekmek parası diyerek kalemini kim istiyorsa onun için bıçak haline getirip işaret edileni kesip biçiyorsun.
Bilmem farkında mısın ama acınacak haldesin.
Belli ki çok entellektüelsin!
İzlediğin filmlerden bahsetmişsin. Haklısın, artık klasik haline gelmiş filmler.
Hayran kalmamak mümkün değil!
Bu arada aklın yetenekli futbolcu bulmak yerine spor salonunda ter atmakta kaldı herhalde. Zira "Scout" yerine "Sguad" yazmışsın.
Muhtemelen yanlışlıkla olmuştur. Çünkü senin ulusal basında yer alan spor yazarı dostların var.
Klasına yakışmaz!
Ne söylediğime bakmamış, diksiyonuma takmışsın. Oysa ben moderatör ya da sunucu değilim. Neysem o.
Ayrıca diksiyon düzeltilebilir bir şey. Kursa giderim olur biter.
Rabbim karakter bozukluğu vermesin.
Anlaşılan derdin beni korkutup susturmak.
Fakat boşa uğraşma. Değil korkutmak olsa olsa açık açık konuşmam için beni motive etmiş olursun.
Benim attığım tweetlerdeki serzenişlerimi iki arkadaşın çıkar ilişkisi gibi gösteriyorsun. Hedef saptırmaya çalıştığını hangi gerçeklerin üzerindeki perdenin açılmasını istemediğini anlayabiliyorum.
Derdinin ne olduğu bence aşikar.
Fakat unutma!
Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Fatih başkanla kişisel sorunum yok, olmaz da. Benim feveranım başka. Başkan’ın beraber yola çıktım dediği yönetim kademesindeki 6-7 kişinin hem ona hem kulübe nasıl zarar verdiğini anlatmaya çalışıyorum.
Bir de perde arkasına gizlenip takımı sabote etmeye çalışan organizasyonun ne tür dalavereler çevirdiğini.
Kimseyle sorunum yok. Armayla ise asla olmaz, olamaz.
Geçen yıl 3.olduğumuz sezonda da ben vardım, ismimi duydunuz mu?
Bırakın benim adımı duymayı, sizin mahallede başarının mimarı olarak Başkan’ın adı geçiyor muydu acaba?
Kulüp profesyonellerinin kaderinde var. Ön plana çıkmazlar. İşin doğasında bu var. Doğrusu da bu.
Şikayetim yok.
Profesyoneller başarısızlıkta en zayıf halka görünür hep. İpini çekmek de kolaydır. Bana da yapılan bu.
‘’Spor okullarını İrfan sattı’’ dediklerinde keşke arayıp sorsaydın. Bu olayın aslı ne, ne oldu, neler yaşandı? diye.
Sordun mu?
Hayır.
Çünkü derdin gerçek değil başka.
Eğer gazeteciysen ve derdin de Konyaspor’un menfaati ise spor okulları benden önce ne kadar gelir getiriyormuş, ben devreye girdikten sonra kulübe ne kadar gelir sağlamış, sor öğren.
Tabi cesaretin varsa.
Gelelim ayrılma sürecine.
Gün geldi rüzgar tersine döndü. Başarısız sonuçlar, transferlerle ilgili şikayetlerle birleşince panik putonuna bastılar. İsmimi ön plana atmaya, senin gibi spor basının güzide isimlerine! hakkımda yazılar yazdırmaya başladılar. Yetmedi, sosyal medyadan üzerime insanları saldılar.
Başarı varken İrfan yok, başarısızlık İrfan’a ihale edilsin.
Yok öyle bir dünya.
Madem gazetecisin, sor bakalım.
Yönetimde hala görevde olan bir yöneticinin ‘’Köylüm’’ dediği menajerin bir futbolcuyla 700 bin Euro’ya anlaştığını, ben devreye girip futbolcu ve menajerini Başkan’la görüştürdükten sonra transferi nasıl 500 bin Euro’ya bitirdiğimi, bunun üzerine o menajerin kulübü mahkemeye vermekle nasıl tehdit ettiğini.
Yaşananlardan sonra aralarında karar alıp ‘’İrfan işlerimize taş koyuyor, bundan kurtulmamız lazım’’ deyip demediklerini sor.
Hadi sor.
Gazeteciliğini göreyim. İrfan’a çakmak işin en kolayı.
İrfan bu tarz işlere engel olduğu için mi hedefte?
Adalet bir gün herkese lazım olacak bunu unutma.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.