Görünüyoruz ama yokuz
Sabah gözlerimizi açar açmaz elimiz telefona gidiyor. Daha günün ilk ışığı gözümüze değmeden ekranın ışığıyla buluşuyoruz. Uykudan kazanabileceğimiz birkaç dakikalık dinlenmeyi, sosyal medyada neler olup bittiğini takip etmeye ayırıyoruz. Belki saatlerdir çevrimdışıydık… Kim bilir neler kaçırdık!
Aslında bir düşünelim.
Soralım kendimize; Gerçekten bir şey mi kaçırdık?
Teknoloji çağı, bize “iletişim kolaylığı” getirdi.
Dünyanın öbür ucundaki biriyle saniyeler içinde mesajlaşabiliyor, yıllardır görüşmediğimiz eski bir dostumuzu tek dokunuşla bulabiliyoruz. Fakat tüm bu olanaklar, hayatlarımızdaki iletişimi artırmak bir yana, bizleri birbirimizden daha da uzaklaştırmaya başladı.
Artık aynı odada bulunan insanlar bile konuşmuyor. Sohbetin yerini sessizlik, göz temasının, muhabbetlerin yerini ekranlar aldı.
3-4 arkadaş bir araya geldiğinde, çoğu zaman tek ses sosyal medyada açılan bir videodan geliyor. Herkes başka bir ekrana, başka bir dünyaya dalmış.
Daha acısı ise şu: Aile içindeki iletişim bile artık sosyal medya üzerinden yürür hale geldi. Annemizin rahatsızlığını, kuzenimizin doğum gününü ya da arkadaşımızın yeni işini ekran başında öğreniyoruz.
Aynı evin içinde yaşayan bireyler bile bazen günlerce yüz yüze gelmiyor. “Nasılsın?” sorusunu bile klavye üzerinden sormayı alışkanlık haline getirdik.
Sosyal medya sadece bir araç olmaktan çıktı, adeta bir kimlik haline geldi. Beğeni sayıları, takipçi listeleri, paylaşılan mutlu anlar… Hepsi gerçek hayatımızın yerini aldı. Oysa bunların çoğu sahte bir vitrinden ibaret. İçeride yalnızlık, dışarıda sahte gülücükler...
Dahası, ekran başında insanlar bambaşka bir karaktere bürünüyor. Klavyenin verdiği cesaretle hoyratlaşıyor, empati duygusunu kaybediyorlar. Saygı, nezaket ve hoşgörü dijital dünyada yer bulmakta zorlanıyor.
İnsanlar her şeyi söyleme hakkını kendilerinde görüyor, kırıcı olmanın normalleştiği bir ortamda iletişimden söz etmek giderek zorlaşıyor.
Şunu kabul etmeliyiz: Evet, teknoloji bir ihtiyaç. Evet, hayatımızı kolaylaştırıyor. Ancak bu kolaylık, bizi gerçek hayattan, gerçek ilişkilerden koparmamalı.
Bazen telefonumuzu bir kenara bırakıp karşımızdakine sadece "Nasılsın?" demek bile bir verdiğin değeri gösterebilmektir.
Bunu yaptığında da insan kendini daha iyi hissedecektir.
Çünkü bazen en büyük iletişim, sessizce göz göze gelmekte; bazen en kıymetli bağ, bir ekranın değil bir kalbe yürekten merhaba demektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.