KONYA HABER
Konya
Parçalı bulutlu
18°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3304 %0,25
48,6170 %0,46
4.889,10 % 0,09
Ara

İslam Medeniyetinde İnsan Tasavvuru

YAYINLAMA:

İslam medeniyetinde insan tasavvuru, yalnızca biyolojik bir varlık olarak insanı değil; onun ruh, akıl, irade, ahlak, sorumluluk ve emanet boyutlarıyla bütünsel olarak ele alır. Bu anlayış, hem Kur’an-ı Kerim’e hem de klasik İslam düşünürlerinin (Farabi, İbn Sina, Gazali, Mevlâna, İbn Arabi gibi) eserlerine dayanmaktadır. Bu tasavvur, Kur'an ve Sünnet ekseninde şekillenmiş, İslam düşünürleri, mutasavvıflar ve âlimler tarafından yorumlanarak evrensel bir insan modeli ortaya konmuştur.

Teolojik temelde insanın yaratılışı ve amacı yer almaktadır. Bu Ahsen-i Takvim (En Güzel Biçimde Yaratılış) Kur'an'da insanın "en güzel biçimde" (Tin Suresi, 95:4) yaratıldığı vurgulanır. Bu, insanın beden-ruh bütünlüğüne ve potansiyel mükemmelliğine işaret eder. İnsana Allah’ın ruhundan üflenmiştir (Sad, 38/72). Bu, insanın ilahi bir öz taşıdığına işaret eder. İnsan, yeryüzünde Allah'ın halifesi (Bakara, 2:30) olarak tayin edilmiştir. Bu rol, sorumluluk, adalet ve doğaya saygı gerektirir. İnsanın yaratılış amacı, Allah'a kulluk etmek (Zariyat, 51:56) ve O'nun iradesine uygun bir hayat sürmektir.

İslam filozofları (İbn Sina, Farabi), insanı akıl (nâtıka), nefs ve beden üçlüsüyle açıklar. Aklın ışığında nefsin terbiyesi, insanın kemâle ulaşmasının yoludur. İslam düşüncesinde insan, akleden, sorgulayan ve seçme özgürlüğü olan bir varlıktır. Aklı, sadece mantık yürütme aracı değil; aynı zamanda imanın temeli olarak da görülür.

Allah insanı Eşref-i Mahlûkat (En Şerefli Varlık) olarak yaratmıştır. İnsan, meleklerden üstün tutulur (İsra, 17:70), çünkü irade, özgürlük ve sınanma ile donatılmıştır. Ölüm ve ahiret bilinci ile yaşamak önemlidir. Dünya hayatı geçicidir; insanın asıl hedefi ebedi mutluluk (cennet) için çalışmaktır. Hayatını bu şekilde idame etmesi gereklidir.

İnsan adaletli olmalı ve ihsanlı (bir şeyi en güzel şekilde yapmak) davranmalıdır. İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak (Âl-i İmran, 3:104), toplumsal sorumluluğun bir parçasıdır. İnsan, birey olarak değil, ümmetin bir parçası olarak görülür. Dayanışma (tevhid) ve infak, toplumsal dengeyi sağlar. Bu durumu en güzel anlatan hadiste ise Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” Buhârî, işte bu sebeple ümmet bilinci önemlidir.

İnsan-ı kâmil, Allah'ın ahlakıyla ahlaklanan, nefsini arındırmış (tazkiye) ve hakikate ulaşmış bir kişi olarak ilahi aşk ile kibri yok ederek nihai hedefe ulaşmaktır. İslam medeniyetinde insan tasavvuru, yaratılıştan-ölüme, bireyden-topluma uzanan kapsayıcı bir vizyona sahiptir. İnsan, sadece dünyevi başarıya değil, ruhani kemâl ve toplumsal adalete odaklanan bir varlık olarak tanımlanır. Bu anlayış, modern dünyada anlam arayışı içindeki insana hâlâ rehberlik edebilecek derinliktedir.

Yorumlar
R
Recep Çetin 4 ay önce
Evet bey elinize sağlık harika bir yazı olmuş ????????
BEĞENME
0
CEVAPLA