İsraf Kültürü
Kapitalizmin küresel çağda zirve olduğu bir dönem de yaşıyoruz. Bundan yüzyıl önce insanların tüketim alışkanlıkları günümüzden çok farklıydı. İnsanlar az şeylerle yetinebiliyor ve eskiyen malzemelerini tamir edip kullanabiliyorlardı. Her şey yerli yerince tüketilmeye çalışılıp israf en aza indiriliyordu. Fakat bu durum özellikle milenyum çağında farklı bir boyut kazandı.
Dijital ve teknolojinin ilerlemesi ile hayatlarımız bambaşka bir hâl aldı. Kapitalizm bize her şeye ihtiyacımız varmış hissini vermeye başlamıştı. Bunu bize reklamlarla, dizilerle ve filmlerle gösterdiler. İnsanlara yeni ihtiyaç listeleri türettiler. Tüketme odaklı bir insanlık oluşturdular. Zamanımızı ve hayatımızı tükettiler. Dünya’nın bir ucunda tüketim çılgınlığı ile israflar yapılırken diğer tarafta bir lokma bir parça elbiseye muhtaç insanlar vardı. İnsana ölmeyecek kadar yiyeceği bir lokma yeterliydi. Fakat arka planda birileri bunu istemiyordu. İsraf bize bencil menfaatci ve aç gözlü insanlar türetti. İsraf toplumlarda yaygınlaştığı zaman fakir zengin arasındaki uçurumlar iyice artacaktır. Dinimizde de israfın uygun olmadığı ile ilgili hadisler ve ayetlerde vardır. Rabbimiz Yiyin, için, fakat israf etmeyin! Allahü teâlâ israf edenleri elbette sevmez.) [Araf 31] yine Onlar sarf ettikleri zaman ne israf ederler, ne de cimrilik. İkisi arasında orta bir yol tutarlar.) [Furkan 67] ayetlerde uyarılar vardır. Aynı şekilde peygamber efendimiz de İstediğini ye, istediğini giy! İnsanı yanlış yola götüren, israf ve tekebbürdür.) [Buhari] belirtmiştir. Bunu gibi birçok hadis mevcuttur.
İsrafa karşı alabileceğimiz en etkili yollardan biri ihtiyacımız olmayan şeyleri almamak fazla tüketmemek ve dinimizin uyarılarını uygulamaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.