Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Atatürk ve İnönü Engelli miydi?

Atatürk ve İnönü Engelli miydi?

Trablusgarp Savaşı başladığında bir avuç subay, kendilerinden 10 kat fazla kuvvete karşı savaşmak üzere karayoluyla ve gizlice bölgeye koşmaya karar verirler.

Binbaşı Mustafa Kemal de çocukluk arkadaşları Nuri ve Fuat’la birlikte yola koyulur. 

Fuat Bulca savaşın en kritik gününü Cemal Kutay’a şöyle anlatmıştır:

(...) "Biz harabeler içinde mücadeleye devam ederken Mustafa Kemal’in yanındaki az sayıda arkadaşı ile Kasr-ı Harun’un merkez binasına kadar ilerlediği ve buraya daldığı görüldü."

'İşte bu sırada gökyüzünde bir gürültü duydum. İki İtalyan hücum uçağı çok alçaktan uçuyor ve bizim arkamıza saldırarak bombalarını koyuveriyordu. (...)

Mustafa Kemal’in yanına vardığımda onun yüzünü tanınmaz bir halde buldum. Bir elinde kılıcı vardı, diğer elinde mendili gözünü kapatıyordu. Yaralandığını zannettim. Hayır, yaralı değildi. Fakat harabeler arasında yıkılan bir sütundan fırlayan kireçli bir taş parçası şiddetle gözüne çarpmıştı. Sönmüş kireç olmasına rağmen, bir kısmı göze nüfuz etmişti.

İşte Atamızın gözündeki hafif şehlalık (kusurlu sayılmayacak kadar hafif şaşı) Trablusgarp harbinde gösterdiği bu kahramanlıktan bir hatıradır ve zamanla, sol gözünün görme yetisi kısmen azalmıştır.

İsmet İnönü;

Henüz sekiz yaşındayken sıtmaya yakalanmış ve bu hastalık ağır işitmesine neden olmuştu. 1912 yılında Yemen’de de koleraya yakalanması bu rahatsızlığını iyice artırmıştı.

Birinci Dünya Savaşı’nda kritik görevlerde bulunmuş, başarılar elde etmiş. Atatürk'e ün en yakın silah arkadaşı olmuştur. Paşa esasen topçu kurmay olduğundan bu rahatsızlığı, geçirdiği harplerle günden güne artarak ne için feda edildiğini bilmezlerce "sağır İsmet" diye anılmasına sebep olmuştur.

Gazi Atatürk'ü ve İsmet Paşa' yı, tarih boyunca ve bugün acımasızca eleştirenler bu tarihi gerçekleri yazık ki göz önüne almadan klavye şövalyeliğine soyunmaktadırlar.

Bilmelidirler ki, bu şahsiyetlerin ve yol arkadaşı binlerce şehidimizin, Kurtuluş Savaşı’mızda verdikleri yüzlerce kahramanlık  hikayeleri sayesinde kurulan Cumhuriyet sayesinde bu eleştirileri yapabilme imkanını bulabilmişlerdir. "Kör Atatürk", "Sağır İsmet" lakabı yakıştırmak, hadsizlikten başka bir şey değildir.

Elbette eleştirilecek yerleri hataları vardır. Elbette yaşanan süreçte güç zehirlenmesi yaşamış olabilirler.  Zaten Eleştiri yapılan bölüm, ağırlıklı olarak, savaşlar sonrası siyasal gelişmelerde izledikleri yol, tavır ve tercihlerinde yoğunlaşmakta, alınan kararları dönemin şartlarına göre doğru, yanlış, eksik, fazla tartışılabilir. Farklı bakış açısı olan tarihçilerden fikir edinebiliriz. Bu anlamda fikir birliğinde olmamız da gerekmiyor. Ama bu görüşlerin hiçbiri kahramanlıklarının, vatan sevgilerinin önüne geçmemesi gerektiğini savunanlardanım. Kurulan Cumhuriyeti, böyle ucuz, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan klavye şövalyelerine meze etmemeliyiz.

Bu bölümde bir cümlede engelli dostlarıma kurmak isterim. Azınlıkta da olsa, kendi iç dünyasına kapanıp, kendini işe yaramaz gören, devletten ya da birilerinden destek bekleyen, ayrımcılık yapılmasını arzu eden veya kendini aciz gören, böyle düşünen dostlarım. Bu iki şahsiyet engelli tanımının sadece fiziksel olanını değil her anlamda üst derecelerini ve zorluklarını yaşadılar, hem de o dönemin şartlarında. Engelleriyle alay edildi, ediliyor. Bu kahramanlar lider oldular. İstikbale yön verdiler, tarih yazdılar.

Bu ülke için, bir tuğla da ben koymalıyım demek için, destek beklemek yerine, ayağa kalkıp mücadele vermek adına harika bir örnek olsa gerek.

Kalın Sağlıcakla...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa AYCAN Arşivi
SON YAZILAR