Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Görmeyen Gözlerde Gözyaşı, Duymayan Kulaklarda Sessizlik Var

Görmeyen Gözlerde Gözyaşı, Duymayan Kulaklarda Sessizlik Var

Bir takvim yaprağını daha çeviriyoruz: Mayıs’ın ortası...
10–16 Mayıs arası “Engelliler Haftası” olarak geçiyor. Sessiz bir başlık, derin bir anlam. Hepimiz için sıradan bir hafta, ama bazıları için anlatılması zor, yaşanması ağır, anlaşılması gecikmiş bir gerçekliğin kısa özeti gibi. Peki, kim onlar?

Eli bastonda gezinen yaşlı değil; konuşamayan çocuk da değil sadece. Bazen sizsiniz, bazen ben... Doğuştan gelen değilse de hayatın ortasında ansızın gelen bir değişimle, hayallerine sürgün yollanan insanlar. Ve evet, biz çoğu zaman sadece bakıyoruz; görmüyoruz.

Engel, aslında bir hal değil, bir bakış açısıdır. Kaldırıma çıkamayan tekerlekli sandalye mi engelli, yoksa kaldırım yaparken onu hesaba katmayan akıl mı? İşaret dili bilmeyen bir toplum mu engelli, yoksa bağırarak anlaşmaya çalışan işitme engelli mi? Her şeyin "normal" olduğu bir düzenin dışında bırakılmış milyonlarca insandan söz ediyoruz.

Bu insanlar sokakta, okulda, hastanede, otobüste, mahkemede, adliyede, parkta... Yani hayatın tam da merkezinde. Ama hep kenarda tutulmuş. Hep idare edilmiş. Hep “yardıma muhtaç” sanılmış. Oysa gerçek şu: Kimse acınmak istemez, ama herkes anlaşılmak ister.

Bir çocuk düşünün: Tekerlekli sandalyesiyle lunaparka götürülmüş ama hiçbir düzeneğe binememiş.
Bir kadın düşünün: İşitme engelli, ama kadın sığınma hattını arayamıyor.
Bir genç düşünün: Görme engelli, ama üniversiteye giriş sınavında kitapçığı yok.
Bir adam düşünün: Zihinsel engelli çocuğu var ama doğru düzgün eğitim alacağı bir okul yok.

Şimdi gözlerinizi kapatın. Onlardan biri sizmişsiniz gibi düşünün.
Sonra gözlerinizi açın. Onların da sizinle aynı dünyada, aynı haklarla yaşadığını hatırlayın. Çünkü biz, birbirimize karşı sorumluyuz.

Engelliler Haftası sadece bir farkındalık haftası değil; vicdanların aynaya baktığı bir zamandır. "Onlar için ne yaptık?" sorusu değil; "Onlarla birlikte ne başardık?" sorusunu sormamız gereken gündür. Çünkü engel, bir kader değil; ihmalkârlığın sonucudur çoğu zaman.

Bu hafta kutlanmaz. Bu hafta düşünülür, hissedilir.
Ve unutulmaz.
Çünkü insan unuttuğu yerde, insanlığını da kaybeder.
Kalın Sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa AYCAN Arşivi