Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Nereden nereye!

Nereden nereye!

Şükrü Saracoğlu, gerek Türk siyasal yaşamında gerekse Türk spor tarihinde unutulmayacak bir yeri vardır. 1950 önceleri, tek parti sisteminde sırası ile Eğitim, Maliye, Dışişleri bakanlıkları yaptı, sonra Başbakan oldu. Sporu seven, sporcuyu koruyan, hatta ona yardım eden bir insandı. Koyu bir Fenerbahçeliydi.

Türk Talebe Cemiyeti’nin başkanı olarak Avrupa kamuoyunda Mondros Mütarekesi koşullarının olumsuzluğuna tepki yaratmak için uğraşlar vererek Osmanlı Devleti’nin haklarını savundu.

Milli mücadeleye katılarak, Kuşadası, Nazilli, Aydın yörelerinde kurulan Kuvva-i Milliye hareketlerinin örgütlenmesinde çalıştı. Önce Aydın Cephesi karargâhında, sonra da Kuşadası çevresinde milis olarak çalıştı. Afyon’daki cephaneliğin düşman eline geçmesi üzerine Burdur’daki cephaneliğin Nazilli’ye taşınmasını sağladı. Kendisi başbakan oluncaya kadar kurulan bütün hükümetlerde görev aldı. Bu hükümetlerde Maliye, Adliye ve Dışişleri bakanlıklarında bulundu. Varlık Vergisi’nin uygulanmasında öncülük etti. Mehmet Şükrü Bey, 1932 yılında Paris’te Osmanlı borçlarının koşullarının saptanması görüşlerini Türkiye adına yürüttü.1933’te yapılan antlaşma ile bu müzakereleri başarıyla tamamladı. Bu anlaşma ile genç Türkiye Cumhuriyeti’nin maliyesi soluk aldı.

Tarihe altın harflerle ismini yazdıran bu değerli şahsiyetin, en önemli özelliğini oğlunun kaleme aldığı hatıralarından, sadece kısa bir bölüme baktığımızda çok daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.

"Sene 1942..

Babam, başbakan.

Aynı zamanda, Fenerbahçe başkanı. Ankara'dayız.

Fenerbahçe'nin maçı var.

Kardeşim ve dayımla birlikte maça gitmek istiyoruz.

Ama, havamız olsun diye, bizi babamın götürmesini istiyoruz.

Babamdan çekindiğimiz için söyleyemiyoruz, anneme söylüyoruz.

Annem, babama aktarıyor, çocukları maça götür diyor.

Babam, peki diyor.

Hep birlikte başbakanlık makam aracına biniyoruz, stada geliyoruz.

Şeref tribününe oturup, sahayı en güzel yerden seyredeceğimizi düşünürken…

Babam şoföre sesleniyor, şurada dur diyor.

Cüzdanından para çıkartıyor, dayıma veriyor; haydi bakalım çocuklar, gişenin önüne geldik, gidin biletinizi alın diyor!"

Oğlu anlatıyor bunu.

Şükrü Saracoğlu'nun oğlu.

Başbakan, Fenerbahçe başkanı..

"Avanta almayacaksın" diyor.

Alt tarafı bilet…

Evladına bile ayarlamıyor.

"Her ne almak istiyorsan, mutlaka parasını ödeyeceksin" diyor...

Suiistimalin büyüğü küçüğü olmaz diyor.

Ve seneler geçiyor.

Başbakanlar değişiyor.

Fenerbahçe başkanları değişiyor.

Kadıköy'de maç var.

Sonradan Fenerbahçe başkanlığı koltuğuna oturacak olan Faruk Ilgaz, stada giriş yapmak üzere geliyor.

O sırada gözü takılıyor, bilet kuyruğunda bekleyen, yaşı hayli ilerlemiş, bastonlu bir beyefendi görüyor.

Dikkatlice bakıyor, o da ne?

Bilet kuyruğunda bekleyen beyefendi, Şükrü Saracoğlu!..

Çünkü seneler geçiyor ama evladına bile avanta vermeyen başbakanın, zihniyeti aynı kalıyor; her ne almak istiyorsan, mutlaka parasını ödeyeceksin...

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa AYCAN Arşivi