Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Yanlış Anlaşılan AYM Kararı

Yanlış Anlaşılan AYM Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin engellilere yönelik ÖTV iptal kararının doğru anlaşılması gerekiyor.

Anayasa Mahkemesi'nde belirtilen gerekçeler doğrultusunda, yüzde 90 altında engelli olup sürücü olamaz raporu bulunan engellileri de kapsayacak yeni bir yasal düzenlemenin yapılacağını beklemek yerinde olacaktır.

Bilindiği üzere, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na göre, belirli şartları taşıyan binek otomobilleri bayilerden sıfır kilometre olarak iktisap eden (alan) engelliler için vergi istisnası söz konusu olmaktadır.

Bu istisnadan yararlanan engellileri iki gruba ayırmak mümkündür. Şöyle ki; birinci grupta engellilik oranı yüzde 90 üzeri olanlar varken, ikinci grupta engellilik oranı fark etmeksizin araçta engelliliğine uygun özel tertibat yaptıran ve aracı bizzat kullanacak olan engelliler mevcuttur.

Ancak Antalya 2. Vergi Mahkemesi tarafından yüzde 90 oranından daha az derecede malul ve engelli olanlardan araç alımlarında sadece engelliliğine uygun şekilde hareket ettirici özel tertibat yaptırmak suretiyle bizzat sürücü olma imkânına sahip olanların özel tüketim vergisi muafiyetinden yararlanabileceğinin öngörülmesinin devlete yüklenen engellilerin korunmalarını ve toplum hayatına uyumlarını sağlayıcı tedbirlerin alınması şeklindeki pozitif yükümlülükle çeliştiği, bu durumun sosyal devlet ve eşitlik ilkelerini ihlal ettiği, engelli haklarının korunmasına ilişkin milletlerarası antlaşmalarla bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa Mahkemesi de 26 Haziran2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Esas No: 2024/240, Karar No: 2025/100 sayılı kararı ile, ikinci grupta yer alan engellilere istisna uygulanmasını sağlayan yasal düzenleme, Anayasal eşitlik ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle 9 ay sonra yürürlüğe girmek üzere iptal etti.

Söz konusu karar incelendiğinde, iptal gerekçesi olarak kısaca “engellilik oranı yüzde 90 altında olan engellilerden aracı özel tertibatla kullanabilecek olanlar bu istisnadan yararlanabilirken, engellilik oranı yine yüzde 90 altında olan ancak aracı özel tertibatla dahi kullanamayacak olanların istisnadan yararlanamaması” gösterildi. Örneğin yüzde 70 engelli olan bir kişi özel tertibatlı araç kullanabiliyorsa istisnadan yararlanabiliyor, ancak aynı oranda engelli olan kişi hakkında “sürücü olamaz” raporu verildiyse bu kişi (Anayasa Mahkemesine göre daha dezavantajlı olmasına rağmen) istisnadan yararlanamıyordu. İşte bu durum eşitlik ilkesine aykırı görüldü. Özetle engel durumundan dolayı hakkında sürücü belgesi alamayacağına ve dolayısıyla herhangi bir taşıtı -engelliliğine uygun şekilde hareket ettirici özel tertibat yardımıyla dahi- kullanamayacağına yönelik olarak karar alınan malul ve engellilerin söz konusu istisnadan yararlanamamasına yol açılmaktadır.

Öncelikle burada kararın doğru anlaşılması açısından bir hususu vurgulamak gerekir: Anayasa Mahkemesine göre istisna uygulaması, yüzde 90 altında engelli olan herkese değil, yüzde 90 altında engelli olan ancak sürücü olamaz raporu bulunanlara genişletildi. Başka bir anlatımla yüzde 90 altında engelli olup normal ehliyetle sürücü olabilenlerle ilgili olmadığından istisnanın bu kişileri de kapsayacak şekilde genişletilmiş olduğundan bahsedilemez.

PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?

Karar, 9 ay sonra yani 26 Nisan 2026’da yürürlüğe gireceği için, bu sürede iktisap edilecek araçlar bakımından herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Ancak 9 ay içerisinde yeni bir düzenleme yapılmazsa, bu süre sonunda yukarıda bahsedilen ikinci gruptaki engellilerin istisna hakları da sona erecek. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi'nde belirtilen gerekçeler doğrultusunda, yüzde 90 altında engelli olup sürücü olamaz raporu bulunan engellileri de kapsayacak yeni bir yasal düzenlemenin yapılacağını beklemek yerinde olacaktır. TBMM ile Maliye Bakanlığı'nın, 9 ay içerisinde iptal gerekçeleri doğrultusunda yeni bir düzenleme yapmayıp mevcut istisna hakkını tamamen ortadan kaldırması ise büyük bir mağduriyet yaratır ve ihtimal vermeyeceğimiz bir hata olur.

Mevcut düzenlemeler, engelli bireylerin hem güvenliğini hem de özel ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalıyor. Aşağıdaki değişikliklerle bu mağduriyetler giderilebilir:

1. Yenileme Süresi 3 Yıla İndirilmeli:
Araç yenileme süresinin 10 yıl olması, hem güvenlik hem de bakım açısından risk yaratıyor. Araçların ortalama garanti süresine uygun şekilde bu süre 3 yıla düşürülmeli.

2. Yerlilik Şartı Esnetilmeli:

%40 yerlilik şartı, engellilerin özel donanım ihtiyaçlarını karşılamada engel oluşturuyor. Hem yerli üretimi destekleyecek hem de engelli bireyin ihtiyacını karşılayacak esnek bir sistem kurulmalı.

3. İstisna Limiti Asgari Ücrete Endekslensin:

Araç alımında uygulanan istisna limiti, asgari ücretle paralel olarak güncellenmeli. Bu sayede hem vatandaş hakkını korur, hem de limit üstü alımlardan devlet ek gelir elde eder.

4. Engelli Plaka Logosu Geri Gelmeli:

Suistimalleri önlemek için engelli araç plakalarında eskiden olduğu gibi ayırt edici logo yer almalı.

5. Gerçek Kullanımı Gözeten Denetim Getirilmeli:

Engelli bireyin araçta bulunmadığı zamanlarda, aracın trafiğe çıkışı sınırlandırılmalı. Böylece hakkın kötüye kullanımı önlenmiş olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa AYCAN Arşivi