Mustafa ÇİMEN

Mustafa ÇİMEN

Taşların İzinde

Taşların İzinde

Günümüz modern dünyasında teknolojinin gelişmesine paralel olarak mimarlık da geçmişe göre önemli ilerlemeler göstermiş bir mimarlık yapısının bina edilmesi çok pratik ve kolay bir hal almıştır. Son derece işlevsel niteliklere sahip günümüz mimarlığı nedense bir Selçuklu ya da Osmanlı yapılarına bakarken duyduğumuz haz ve meraktan maalesef yoksundur. Belki de bunun nedeni günümüz yapılarında kolay kolay bulamadığımız el emeği ürünü, her noktasında harmanlanmış bir kültür dokusu barındıran ve asırların birikimine dayanan bir sütun başlığı göremeyişimizdir. Şehirlerimizin orta yerinden göğe yükselen gökdelenlere rağmen, her ne olursa olsun insan geçmişe ayrı bir hayranlıkla bakıyor. Her tarafımızın betonlaştığı ve nefes alamadığımız bu şehirlerde doğal olarak nefeste alamıyoruz. Belki de o ruhun bize yansıması ola ve geçmişe duyduğumuz hayranlığın kilit taşlarından birisi olan devşirme malzemelerdir.

Taşların İzinde

 

Türkçe ’de “devşirme” sözcüğü toplamak, bir araya getirmek anlamına gelir. Terminolojik olarak baktığımızda ise önce başka bir yapı da kullanılmış, sonra oradan alınarak yeni bir yapıda farklı ya da benzer amaçlarla ele alınmış yapı ögelerini niteler. Bunlar genellikle bezemeli ya da işlenmiş yapı taşlarından oluşur. Bunlara şpolyen malzeme de denilmektedir. Antik dönemde bu yapı taşı malzemeler Anadolu’da Bizans döneminde, Selçuklu dönemi yapılarında ve Klasik Osmanlı dönemi öncesinin yapılarında yaygın bir şekilde kullanılmıştır.

Taşların İzinde

 

Günümüzde Anadolu’nun herhangi bir köyünde veya yerleşim biriminde geçmişte o döneme ait kendi kültürlerini yansıttıkları üzerleri bezemeli, kabartmalı, süslemeli, yazıtlı taşlara rastlamak çok doğaldır. Fakat doğal olmayan asıl şey bu taşların altında hatta içerisinde altın veya define aramaktır. Nitekim bu halk arasında dilden dile yayılarak farklı hikâyeler ile de süslenerek çok asılsız durumlar ortaya çıkarmıştır. Bunlar o dönemde ki yaşamış toplulukların, insanların kendi kültürlerinin yansıması sonucu oluşmuş yapı taşı unsurlarıdır. Farklı şekilde yorumlanıp bu taşların içerisinden altın aramak bu taşlara zarar vermek bir o kadar cehalettir. Hiçbir Hitit aslanının başında altın yoktur veya büyük kaya kütlesinin içerisinde de define barınmaz. O yüzden bize kültürü, geçmişi, tarihi yansıtan her gördüğümüz bu taşlara zarar vermek yerine o taşların izinden giderek kültürel kimliğimizi geliştirmeli o taşları anlamaya çalışmalıyız ve korumalıyız.

Hiç şüphesiz her medeniyet her toplum kendi değerleri var oldukça ayaktadır ve onları yaşayıp korudukça tarihteki sahnede anılacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÇİMEN Arşivi