Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

AHİRET AZIĞI: VAKIFLAR

AHİRET AZIĞI: VAKIFLAR

Vakıflar haftası münasebetiyle geçtiğimiz Cuma hutbesinde “VAKIF: YARATAN’A HÜRMET, YARATILANA MERHAMET” başlığı ile verilen mesajlar gerçekten anlamlı ve bir o kadar da ders niteliğindeydi. Bu yazımı kaleme almanın esin kaynağı söz konusu hutbedir. Bu hutbeden bazı satırlara da değineceğim.

Vakıf; “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.” nebevi şiarıyla sahip olduğumuz imkânları, bütün mahlûkatın- kamunun- istifadesine sunmanın gereğini ve önemini hatırlattığı için hutbe anlamlıydı.

Türk Medeni Kanununa göre vakıf; gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleri ile oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Arapça bir sözcük olan ‘vakf’; sözlük anlamı ile durdurma, hareketten alıkoyma, hareketsiz bırakma manalarına gelir. Ayrıca “tamamen verme, büsbütün verme” anlamına da gelir.

Vakıf; yardımlaşma ve dayanışmanın, kurumsallaşmış halidir. Gözümüzün beğendiğini, kalbimizin sevdiğini, elimizin kıyamadığını hiçbir karşılık beklemeden Allah yoluna adamaktır. “Vakıf; Cenâb-ı Hakk’ın bizlere emanet olarak verdiği malı, ebedî kılmak, ahiret azığına dönüştürmektir.” Bu bakımdan bir tür sadakayı cariyedir. Müslümanın ahiret azığıdır.

5737 sayılı Vakıflar Kanunu'na göre vakıfların türleri; yeni vakıflar, mazbut vakıflar, mülhak vakıflar, çalıştırılanlara ve işçilere yardım vakıfları, kamuya yararlı vakıflar ve aile vakıfları şeklindedir.

Vakıf terminolojisinde ise; Kişinin mülkiyetine veya tasarruf hakkına sahip olduğu menkul ya da gayrı menkullerinden bir kısmını veya tamamını Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle kamunun herhangi bir ihtiyacını karşılamak üzere dini, hayrı ve içtimaı bir gaye için ebediyen tahsis etmesidir.

Bu davranışın arkasında herhangi bir mecburiyet veya zorlama değil, tamamen gönüllü olarak insanlığa karşı sorumluluk hissi, vicdani hizmet duygusu, diğer bir ifadeyle iyilik, şefkat, yardımlaşma, dayanışma, koruma ve sair dini ve kültürel değerler yatmaktadır.

Bütün hayır yerleri ve eserleri, bağışlayanların emanetleridir. Allah’a adanmış, insanlığın hizmetine sunulmuş mekânlardır. Dolayısıyla bu eserleri ve gelirlerini amaçları dışında kullanmak, onların zayi olmasına sebep olmak ağır bir vebal, büyük bir günahtır. Onları kapatmak ise sadece bağışlayan kişinin değil; o bağıştan istifade eden tüm insanların hakkına ihanettir.” (Çevre Koruma Vakıfları da bu dönemde kapatıldığını hatırlatırım)

Türkiye'de toplam altı binin üzerinde vakıf bulunuyor; Son yıllarda ne yazık ki vakıf ve dernek görünümlü bazı yapılar, yardım ve hizmet görüntüsü altında hatta sosyal hizmet ve din kisvesinde milletimizin en kıymetli hazinelerine; inancımıza, ahlaki değerlerimize, aile yapımıza, gençlerimize ve çocuklarımıza zarar veren yıkıcı faaliyetlerde bulunabilmektedirler. Amaçları doğrultusunda çalışma yapanları tenzih ederiz ancak vakıf adı altında çok değişik işlere karışan, vakıfları kendi şahsi çıkarları için kullanan, kötü örnek teşkil eden müesseseleri de okuyor ve izliyoruz. O şekilde olanlara da: şu duayı gönderiyoruz:

“Vakıf gelirini haksız olarak yiyenler, dünya ve ahirette mutluluk yüzü görmesinler. Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin ve bütün Müslümanların laneti vakfiyeyi değiştirenlerin üzerine olsun.” Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık CEYHAN Arşivi