HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ
Türkiye topraklarında yaşayan aynı havayı teneffüs eden, aynı dili konuşan aynı duyguları paylaşan insanlar, farklı görüş ve düşüncelerde de olsalar aynı gemidedir. Herkes biliyor ki: Gemi su alırda batarsa hepimiz batarız.
Son yıllarda yaşanan doğal afetlerin yanı sıra özellikle mülteci/sığınmacı meseleleri bahane edilerek kaşınan hadiselerde de görüyoruz ki içerideki ve dışarıdaki bazı mihraklar bu geminin batması için oldukça çaba harcıyorlar. Bir de bunlara terör hadiseleri eklenince insan tedirgin oluyor doğrusu.
Euro 2024 müsabakalarına katılan Türk Milli Takımımızın gösterdiği başarı karşısında hep birlikte alkış tutarak bu milli gururla nasıl tek vücut olduysak her türlü beka sorunu karşısında da milli birlik ve beraberliğimizi devam ettirmek zorunda olduğumuzu unutmamalıyız.
Dünya’da hatta ülkemizin hemen yanı başında yaşanan savaşlar; yıllardır devam eden bölücü terör hadiselerinin yanı sıra küresel iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği doğal afetler, orman yangınları, depremler, salgın hastalıklar gibi çevresel sorunlarla baş etmeye çalışırken üçüncü dünya savaşı söylemleri de toplumun her kesimini yakından ilgilendiriyor.
Öte yandan Türk milletinin nüfus artış hızının düşmesi, içimizdeki sığınmacı/mülteci ne dersek diyelim yabancılardaki nüfus artışının gelecekte Türkiye olarak ciddi bir demografi yapının bozulması ihtimalini düşündükçe ister istemez şu soruyu aklımıza getiriyor: Gemi su almaya mı başladı?
Üç tarafı denizlerle çevrili stratejik öneme sahip bir konumda bulunan Türkiye Cumhuriyeti’nde Allah (c.c.) tarafından bizlere bahşedilen tüm güzellikler ve doğal kaynaklar pek çok gelişmiş ülkede bulunmamaktadır.
Dünya üzerinde Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’nın başını çektiği küresel emperyalist güçler, Orta doğuya yeniden şekil verme planlarını (BOP) Suriye ve Irak’ta gerçekleştirebilirler ancak Türkiye’de asla. Hiçbir zaman bizi bölmeye ve emellerine ulaşmaya güçleri yetmeyecektir. Tarihi geçmişimiz bunun en güzel delilidir. En son 15 Temmuz hain darbe girişiminde olduğu gibi İktidarı ve muhalefetiyle kenetlenip aziz Türk milletinin yüzlerce yıllık geleneği, tecrübeleri ve iman gücü Allah’ın izniyle buna izin vermeyecektir.
Fars edebiyatının en büyük şairlerinden Sadi-i Şirazi Hazretleri “GÜLİSTAN” isimli eserinde der ki:
“Bir tümseğin üzerinde otla bağlanmış birkaç demet taze gül gördüm. ‘Bu değersiz ot ne oluyor ki gülle birlikte bulunuyor?’ dedim. Ot ağladı ve şöyle dedi:
‘Sus! Kerem sahipleri arkadaşlığı unutur mu? Her ne kadar güzelliğim, rengim, kokum yoksa da nihayet ben de bu güllerin bittiği bahçenin otu değil miyim?’”
Evet, işte hepimiz bunu anlamalıyız. Netice de hepimiz aynı bahçenin ürünüyüz, kimimiz gül, kimimiz dikeniz ama gülünü seven dikenine de katlanır.
Vatanımızı seviyorsak, ülkemizin birliği, dirliği ve bekası için çaba göstermeli, bütün insanlarımızı ve yaratılan diğer canlıları sevmeli ve korumalıyız. En önemlisi de biri birimize tahammül etmeyi bilmeliyiz. Gün birlik ve beraberlik günüdür.
Atalarımızın şehit kanlarıyla suladığı ve bizlere emanet ettiği cennet vatanımızda hepimiz içinde bulunduğumuz geminin sağlıkla ve güvenle seyahat etmesi için çaba göstermeliyiz. Yüreğinde vatan sevgisi, ay yıldızlı bayrak sevgisi olan her Türk vatandaşı kutsal vatan toprağına, yeşil yaprağına ve ay yıldızlı bayrağına sahip çıkmak için çaba sarf etmek, kısacası bir olmak, birlik olmak zorundayız. MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.