Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

İŞTE“BENİM ŞEHRİM”

İŞTE“BENİM ŞEHRİM”

Konya Büyükşehir Başkanlığının her yerde kullandığı “BENİM ŞEHRİM” ifadesini içime sindirerek kullanmak istedim ancak önce bir düşündüm, gerçekten benim şehrim nasıl olmalı? İşte “Benim Şehrim” diyebilmem için, gönlümden geçen,görmek istediğimiz örnek bir nasıl şehir nasıl olmalı?Belki hayal belki rüya; ama İşte “Benim Şehrim”

Benim şehrimde yaşayan insanlar hem kendi hem de dünyanın çevresel geleceği için gayret gösteriyorlar. Kısa dönemli çıkar uğruna uzun vadeli sıkıntı yaşamamak için doğal kaynakların önemini biliyor ve tasarruflu kullanıyor.Stratejik plan ve programlar “Geleceğin anahtarının iklim değişikliğine uyumda saklı” olduğu bilinciylehazırlanıp uygulanıyor.

Kentimiz merkez ve ilçeleri doğa dostu insanların seçtiği, bilinçli, doğaya ve insana saygılı başkanlar tarafından yönetiliyor;Belediye Başkanları parti farkı gözetmeksizin hizmet sunuyor. Herkese kapısı açık, Kent Konseyi ve STK’larla ortak çalışmalar yürütüyorlar.“Bilgi Toplumu” olma yolunda önemli adımlar atılıyor.Gerçek “Akıllı Şehirler” için hep birlikte çalışılıyor. Tüm kamu kurumlarında çalışan görevliler bu hizmete katkı sağlamak için gayret gösteriyor.

Büyükşehir- küçük şehir kavramı kalkmış, önce köy olan sonradan mahalleye dönüşen yerleşim yerleri yeniden köy tüzel kişiliği kazanmış. Köy bakkalları kapalı değil, köylülerin ihtiyaçları olan her şey köylerinde var ve teknoloji sayesinde birçok işlerini köylerinden halledebiliyorlar. Şehirlere gidip gelmek zorun da değiller. “Köylü milletin efendisidir” sözü gerçek olmuş.

Köylü köyünde, kentli kentinde mutlu mesut yaşıyor, geleceğe umutla bakıyor.Kırsal alandaki kalkınmanın sonucu olarak; herkes doyduğu yerde değil doğduğu yerde çalışmakta ve doğdukları yerde karnını doyurma imkânına sahipler. Bu sayede şehirlere göç tamamen durmuş vaziyette.

Şehrimizde yapılan modern binalar sayesinde enerji çok daha verimli kullanılabiliyor. Zaten artık her bina kendi elektriğini kendisi üretebilecek durumda. Başta güneş enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerjinin önemi arttı ve kullanımı yaygınlaştı. Binaların çatılarındaki kiremitlerin yerini güneş enerjisi panelleri aldı. Belediyeden imar izni almak için bu sistemleri kurmak şart artık.

Enerjide olduğu gibi su kullanımı konusunda da insanlar bilinçli. Zaten binalarda buna uygun yapılmış durumda. Barajlar neredeyse dolu ama herkes su tasarrufu için seferber olmuş durumda. Her alanda tasarruf bir alışkanlık haline getirildi. Konya merkezde çok sık rastlanan tatlı su çeşmeleri, araç yıkama merkezleri kapatıldı.Evlerde içilebilir kalitede su akıyor. Suyun önemini herkes biliyor.

Birçok yerde binaların bodrumlarında ve bahçelerinde hatta şehriler arası yol kenarlarında yağmur suyu depoları görmek mümkün. Şehirde ve tarım alanlarında belirli aralıklarla kurulan yağmur suyu toplama şebekesinde biriken sular ise park ve bahçelerde hatta tarla sulamada kullanılması için sistemler kurulu.

En ufak bir yağmurda sokaklarda su birikintisi olmuyor. Yeni yapılan asfalt yollar çökmüyor. Bütün evsel ve sanayi atık suları arıtılmak zorunda. Atık sular arıtılmadan derelere ve göllere verilmiyor. Arıtılan bu sular park bahçe sulamasında veya tekrar fabrika ve evlerde kullanılabiliyor.

İyi tarım uygulamaları köylerimizde yaygınlaştı; sağlıklı ve kaliteli üretim yapılıyor. Üreticiler artık ürünlerini kurdukları kooperatifler kanalıyla pazara ulaştırıyor. Örgütlü bir yapılanmayla emeklerinin karşılığını tam alıyorlar. Ürettikleri sütleri kendi mandıralarında işleyip peynir, yoğurt, ayran ve tereyağı olarak satıp köy gençlerine iş imkânı sağlıyorlar. Kırsal kalkınma projeleri hayata geçiyor.

Bütün halk ve yönetenler ormanın ve yeşil örtünün önemini biliyor ve onları gözü gibi koruyor.Piknik yaparken ardında atık bırakmıyor. Yangın riski olan yerlerde ateş yakmıyor. Mera alanları ve topraklarımız korunduğu için yem bitkileri yetiştirilen alanlar arttı. Hayvanların serbestçe dolaşıp doğal ortamda beslendikleri çevreyle uyumlu ve sağlıklı hayvancılık yapılıyor. Çiftçiler suni gübre ve tarım ilacı kullanmadan organik üretim yapıyorlar. Arıları tozlanmada kullanarak ürün verimliliğini arttırıyorlar. Biyolojik çeşitlilik korunduğu için arı ırklarının geliştirilmesi ile hem bal verimi hem de kalitesi arttı. Kırsal kalkınma programlarında tarım ve sanayi işbirliği yapılıyor.

Toplumda yeni bir çevre ahlakı oluşmuş. Tüketim alışkanlıkları israf çılgınlığına dönüştürülmüyor. Sıfır atık projesi her yerde uygulanıyor. “Al-Kullan- Tüket- At” kültürü gitmiş, yerini “İhtiyacın Kadar Al, İhtiyacın Kadar Tüket, Atmadan Önce Düşün, Geri Kazan” anlayışı almış.

Şehir içi trafik karmaşası yok. Alternatif çevre yolları açılmış. Özel otolar zorunlu haller dışında şehir merkezine giremiyor. Girsede çok yüksek park ücreti ödemek zorunda. Toplu taşıma yaygınlaştı. “Park et devam et” sistemi getirildi. Toplu taşımada kullanılan araçlar elektrikle çalışıyor. Birçoğu hibrit. Hatta güneş enerjisi kullanıyorlar. Sıfır karbon sıfır emisyon hedefine hızla ilerleniyor.

İşte “Benim Şehrim” dememiz için böyle bir yerde yaşamalıyız.Temiz bir toplum temiz insanlardan oluşur. Bugün belki bunlar bir rüya ama gelecekte mutlaka şehrin hayatına değer katacak yaşanabilir ve sürdürülebilir şehirler için çalışacak yöneticiler çıkacaktır. Unutmamak gerekir ki farkı yaratan insanlardır. Ülkemizde ve şehrimizde bu farkı yaratacak insan gücünün var olduğuna inanıyorum. Kalın sağlıcakla.

İZİN: Yaz döneminde kitap yazma hazırlığı yapacağım için sizlerden izin istiyorum. Köşe yazılarıma bir süreliğine ara veriyorum. Eylül’de görüşmek üzere Allah’a emanet olun, inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık CEYHAN Arşivi