Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

Mutluluk Yatırımda

Mutluluk Yatırımda

* Tolstoy’a sormuşlar nasıl iyi insan olunabilir diye önce kötülük ve kötü insan hususunda mutabık olmak lazım, demiş. Peki, kötü insan nedir diye sormuşlar. Verdiği cevap çok etkileyici kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan en kötü insandır. Günümüz dünyasında insanlar gibi ülkelerde markalarda yaptıklarıyla iyi veya kötü değerlendirilirler. Mutluluk yapılan yatırımlardır. Yatırım zor bir süreç olduğu için elde edilecek maddi veya manevi kazanç en sonunda belli olur.

* Diploma yatırım olmaktan çıkalı çok oldu. Bütün herkes diplomanın iş yapacağını yatırımın en güzelinin diploma olduğunu savunacaktır. Sevdiğin işi yaparsan bir ömür mutlu olursun. Diplomanın getirdiği zorunluluk, hem mesleğe hem de insanlığa zarar. Pozitif bilim mutluluk için zihinsel yatırıma ihtiyaç olduğunu savunur. Tıpkı ekonomik kaynaklar gibi üretilmeden tüketilemez ve bedava değildir. Mutsuzluk kendiliğinden gelir, fakat mutluluk için çalışmamız gerekir. Korku, öfke ve mutsuzluk dış dünyadan gelen tehlikelere karşı reaksiyonlarken, zevklerle ilgili hislerimiz Yaratıcı tarafından bizi çekici durumlara cezbetmek amacıyla geliştirilmiştir. Sadece insanlar bu şekilde programlanmamıştır. Normal insan 1 hatayı 2. defa yapmaz, fakat normal olan insan başkasının deneyimlerinden ders alır, aynı hatayı hiç yapmaz. Duygusal farkındalığı olmayan, duygusal zekâsı düşük kişi aynı hatayı tekrar tekrar yapar. Anadolu’da biz bunlara hödük deriz. Mutluluk yapılan bir hareketin sonucudur. Mutluluk tesadüfi veya ilahi hediye değildir, ama ortalama faydayı sağlayana verilir. İyi bir generalin taburları için en iyisini bulması veya bir ayakkabı ustasının derilerden en iyi ayakkabıları yapması gibi, zeki bir insan da becerilerinin en iyisini yapar ve kendisine sunulan fırsatlardan en iyi şekilde yararlanır. Bu tip bir aktif yaşamda mutluluğun ve hayatı dolu dolu yaşamanın sırrı yatar.

* Mutluluk ekonomideki yerini son zamanlarda daha çekici bir biçimde almaya başladı. Mutluluk üzerine yapılan çalışmalar çerçevesinde maksimize edilmesi gereken kavramın mutluluk olduğu ve bunun yerine başka kavramların maksimize edilmeye çalışılmasının hata olarak görülmeye başlandı. Özellikle Easterlin Paradoksunun ortaya atılması ile ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) artışı ile genel mutluluk seviyelerinin artmadığı sonucuna ulaşıldı. Easterlin Paradoksu'nun temelinde yükselen gelirin mutluluğu her zaman arttırmadığı; düşük gelire sahip bazı ülkelerin yüksek gelire sahip diğer ülkelere göre mutluluk seviyesinin daha yüksek olduğu sonucu yatar. Paradoksla beraber seneler içinde bu sonuçları destekleyici birçok çalışma literatürde yer aldı. Mutluluk, gelir, büyüme, yaşam memnuniyeti, tüketim, tasarruf ve buna benzer ekonomik faaliyetlerle ilişkisi seçilmiş ülke örnekleri itibariyle karşılaştırmalı olarak incelenmiş, Easterlin Paradoksuna ait somut örnekler sunulmuştur. Özellikle son dönemlerde psikolojideki çalışmalara ek olarak konunun ekonomik ve sosyal politika alanlarında da çalışılmaya başlanması ile kavram gitgide derin bir hal almıştır. Hayattan beklentinin ne olduğu konusunda sorulan soruya verilen mutlu olmak cevabı, çok para kazanmak cevabına göre çok daha fazladır, bu durum farklı zamanlarda veya ülkelerde sorulduğunda da aynı şekilde ortaya çıkmaktadır. İnsanlar için mutlu olmanın yanında başka hedefleri olsa bile bu hedeflerde hâkim olan beklenti mutluluktur. Ortak bir beklenti olmasına rağmen mutluluğun tanımı tartışmaya açık bir konudur. Mutluluk tarihi ve kültürel gelişmelerle değişebilen bir kavramdır. Sokrates gibi Antik Yunan filozofları mutlu bireyi ahlaklı biri olarak tanımlarken Orta Çağ bilim insanlarından Aziz mutluluğu Allah ile olan ilişkiye bağlamıştır. Çin ve Doğu Asya’da insanlar arasındaki ilişkiler merkezli bir görüşe sahip olup insanın toplum içerisindeki yaşam kalitesine bakılır. Günümüzde mutluluk kavramı ise insanların hayatlarındaki iyi ve kötü yönlerini bireyci bir yaklaşımla değerlendirmeleriyle ortaya çıkmaktadır. Genel mutluluk kavramı, bir bireyin yaşadığı hayatın genel kalitesini ne derecede olumlu olarak değerlendirdiği ile ilgilidir. Yani kişinin sürdürdüğü yaşamdan ne kadar memnun olduğu ile alakalı olmaktadır. Burada dereceden bahsederken bireyin hayatını ne derece olumsuz olarak değerlendirdiği yerine, ne derece olumlu olarak değerlendirmesinden bahsedilir. İyi oluş kavramı ile mutluluk kavramı birbiriyle kesinlikle ilgili kavramlar olsa da iyi oluş kişinin genel yaşamının değerini tanımlarken, mutluluk zihinsel bir durumu tanımlamaktadır.

* Sonuç olarak, Ülkemiz için mutluluğun belirleyicileri arasında; evlilik, gelir ve yaş, güvenliğin yeterli olduğunu düşünmesi, geçmişinden daha iyi bir konumda olması, gelecekte durumunun kötüleşmeyeceğini hissetmesi, ülkede adaletin olması, dine olan güveni, genel anlamda toplumun refah seviyesinin iyi olması ve geleceğe dair umutlu olması gelmekte. Özel sektörün hassas olduğu apaçık bir gerçek. Bu anlamda çalışanların etkilendiği unsurların ortaya koyulması işletmeler açısından önemlidir. İş performansını olumsuz etkileyen unsurların bilinmesi bu yönde önlemlerin alınmasını gerekmektedir. Mutluluk kavramı her alanda olduğu gibi iş hayatında da son derece önemlidir. Ayrıca yaşamın bilişsel yönden genel bir değerlendirmesi olan yaşam doyumunun mutluluk olgusundan fazlasıyla etkileniyor olması bu iki kavramın özel sektörde kontrol altında tutulmasını gerekli kılabilmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Necmettin Şimşek Arşivi