Rusya - Ukrayna (2): Enerji kartı halen Rusya'da (3)
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı askeri harekât ile birlikte enerji piyasalarında dengeler bir türlü durulmuyor. Yaşanan her gelişme, taraf ülke liderlerinin radikal söylemleri, güncellenen yaptırımlar ve bunlar gibi birçok etmene bağlı olarak yeniden şekillenen piyasalardaki panik indeksi ortaya koyulan bütün tahminleri öngörülemez bir düzleme kaydırıyor.
Algısal anlamda tutarsız değişkenler anlık olarak piyasaları etkileyebilse de, genel konseptte değişmeyen temel dinamikler göstermektedir ki:
1-Küresel ölçekte zaten pandemi döneminde büyük yara alan enerji arzında, normalleşme ile birlikte artan talebi karşılama konusunda daha büyük yetersizlikler yaşamaktadır.
2-Bu sürecin üzerine denk gelen dünyadaki en büyük gaz üreticisi ve en büyük 3. en büyük petrol üreticisi konumunda olan Rusya’nın merkezinde olduğu bütün dünyayı etkileyen yeni gerilim ise arzı hem reel hem de algısal anlamda zora sokmuştur.
3-Kısa ve orta vadede Rusya’yı petrol ve doğalgaz piyasalarının dışında tutabilecek bir çözüm yoktur.
4-Uzun vade için ise Rus enerjisini almak istemeyen ülkeler için yüksek maliyetli ikame stratejiler bulunabilecektir.
5-Fakat her koşulda Rus enerjisini kullanmaya devam edecek ülkelerin enerjiye erişim maliyetleri diğerlerine kıyasla daha düşük düzeylerde olacaktır.
6-ABD’nin bu süreçte mantıksızca ilan ettiği Rus petrolünü, petrol ürünlerini, LNG’sini ve kömürünü kapsayan ambargosu; bireysel bir girişimdir. Ayrıca bu girişim dünyadaki diğer ülkelerin teknik anlamda pek de kabul edemeyeceği bir durumdur.
7-ABD’nin bu bağlamda zaten (diğer Batılı ülkelere kıyasla kısmen) tuzu kurudur. En azından (bazı petrol ürünleri hariç) süreç kısa vade için yönetilebilir bir pozisyondadır.
8-Dolayısıyla ABD bu ambargo hamlesinde yanında pek de fazla müttefik bulamayacaktır.
9-Öte taraftan iyice gerilen piyasalardaki fiyat artışları Çin, ABD ve diğer bütün gelişmiş enerji ithalatçısı ülkeleri farklı ölçülerde negatif etkilemektedir. Bu sebeple şişirilmiş fiyat skalaları çok da sürdürülebilir olmayacaktır.
Bu durumda karşımızdaki tabloyu birkaç soru üzerinden yorumlayacak olursak:
*
ABD ilan ettiği ambargo sürecini yönetebilecek midir?
Bu soruya farklı ürün kalemleri üzerinden, zamana bağlı cevap vermek daha doğru olacaktır. Şöyle ki;
-2021 yılında ABD Rusya’dan ortalama olarak 700 000 varil/gün civarında ham petrol ve petrol ürünü ithal etmiştir.
-Bu hacmin sadece 200 000 varil/günlük kısmı ham petroldür. Bu kısım da; Orta Doğu’dan yapılacak ilave ithalatlar ve iç piyasadan kolaylıkla karşılanabilecektir.
-Geri kalan 500 000 varil/günlük hacmin ise yaklaşık 350 000 varil/günlük kısmı (ABD’deki rafinerilerin kullandığı) yarı mamul, 65 000 varil/günlük kısmı benzin, 25 000 varil/günlük kısmı dizel ve geri kalan 60 000 varil/günlük kısmı ise jet yakıtıdır.
-Dolayısıyla, %70’ine tekabül eden yarı mamul ürün hacminin karşılanmasında kesinlikle sıkıntılar yaşanacaktır. Bu da zaten pandemi döneminde iflaslar sebebiyle zayıflamış olan ABD rafineri sektörünün daha fazla darboğaza girmesi ve dizel ve benzin başta olmak üzere fiyatların bir tık daha (litre başına ortalama ilave 0,1 $ civarında) yükselmesi anlamına gelecektir.
-Evet, bu negatif durum dahi, zor da olsa ABD için yönetilebilir olarak düşünülebilecektir. Kaldı ki, İran ambargo sürecinde olduğu gibi, bazı ABD’li rafineriler yine menşei ile oynayarak, Rus yarı mamul petrol ürünlerini bir şekilde tedarik edebilecek arka kapılar bulabilecektir.
-Ayrıca ABD’nin sahip olduğu stoklar da kısa vadede süreci yönetmek için yeterli olacaktır.
-Tabii her şekilde, stokların azalması fiyatları yükseltici etki yaratacağından, ABD de genel anlamda bu durumdan negatif etkilenecektir. Ama yönetebilecektir.
*
ABD’nin ilan ettiği ambargo sürecine diğer (Rusya ile ticareti olan) gelişmiş ülkeler nasıl cevap verecektir?
ABD dışındaki (ABD’nin bu süreçte müttefiki olan ve Rusya ile enerji ticareti devam eden) diğer ülkeler genel anlamda bu ambargo sürecini samimi olmayan süslü ifadelerle desteklediklerini ifade etseler de, bu bağlamda net bir aksiyon alamayacaklardır.
Mevcut durumda ithalat dengeleri nezdinde kısmen ABD gibi eli (diğer Avrupalı müttefiklerine kıyasla biraz daha) rahat olan İngiltere’nin belli ölçekte sınırlandırılmış yaptırım söylemleri genel tabloyu değiştirmeyecektir.
Bu tabloyu Avrupa özelinde yorumlarsak;
Avrupa (günlük ortalama) 7,6 milyon varil olan petrol ve petrol ürünü tüketiminin neredeyse %50’den fazlasını (2,2 milyon varil/gün ham petrol ve 1,7 milyon varil/gün petrol ürünü olarak) Rusya’dan ithal etmektedir. Dolayısıyla Avrupa’nın Rus petrolünü ikame edebilmesi kesinlikle mümkün değildir. Bu sebeple, AB’nin reel anlamda doğalgazda olduğu gibi, petrol ve petrol ürünleri alanında da ABD’yi destekleyeceklerini beklemek mantıklı değildir.
Sadece günün anlam ve önemine uygun içi boş söylemler kullanılabilecektir. Fakat uygulamaya geçilemeyecektir.
*
(IEA) Uluslararası Enerji Ajansı’nın 10 maddelik öneri paketi ne anlama geliyor?
Son yıllarda ortaya koyduğu;
-teknik ve ekonomik anlamda tutarsızlıklar içeren raporlarla,
-uygulamaya dönemeyecek tavsiyelerle,
-belli politik trendleri desteklediği hissedilen yanlı sanal gündemlerle dikkatleri celbeden ve bu yüzden de bağımsız bir sivil üst kurum olma imajı zedelenen IEA’nın AB’nin kısa vadede Rus gazından kurtulabileceğine dair de 10 maddelik bir öneri paketi yayınlanmıştır.
Bu raporun içeriğine bakıldığında;
-Vadesi dolan mevcut gaz kontratlarının yenilenmemesi (sanki özel sektör başka yerden ucuz gaz bulabilecekmiş gibi!),
-Azerbaycan ve Norveç gibi alternatif ülkelerden ek tedarik sağlanması (sanki ek kapasite için yeterli üretim ve nakil kapasitesi varmış gibi!)
-Gaz depolama, RES ve GES atılımları, biyo ve nükleer santraller, ısı pompası uygulamaları, enerji verimliliği ve termostat uygulamaları ile 1 0C azaltılmış sıcaklık talebinin sağlanması gibi zaten tahmin edilebilen destekler ve adımlar ortaya koyularak toplamda 1 yıl içinde 78 milyar m3’lük bir azalım sağlanması hedeflenmektedir.
Bu rakamlar ve yaklaşımlar ile ilgili seviyelerin yakalanabilmesi imkânsızdır.
Dolayısıyla AB’nin de kısa ve hatta orta vadede Rus gazından arındırılmış bir piyasa elde edebilmesi hiç de gerçekçi bir yaklaşım değildir.
*
Sonuç olarak: ENERJİ KARTI HALEN RUSYA’NIN ELİNDEDİR!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.