Önce Fareler
Mazi, olmuş bitmiş ve de nihayete ermiş hususiyet arz etse de insanlar ile topluluklara paha biçilemeyecek derecede değerli bir tecrübe kazandıran, anı ve geleceği şekillendirme yeteneğinin önünü sonuna kadar aralayan bir yaşanmışlıktır. Öyle ki birbirine eklenerek asırlara hatta bin yıllara uzanabilmekte ancak hemen bugünü kazasız atlatmaya kazanım sağlayıveriyor.
Bireyin ya da topluluğun her zaman istediği şartlarda ilerlemesi, gelişimini sürdürmesi mümkün olamaya bilmektedir. Ancak iki dönemi mutlaka hissedilmektedir. Olumlu anlamda işlerin çok iyi sürdürüldüğü, olumsuz anlamda ise sallantıların başlaması dönemleri hemen herkesin kendi yaşamında dahi şahitlik edebildiği zamanlardır. Kültürümüzde “iyi gün, kötü gün” olarak sürekli dillendirilen hatta nesillerin sağlıklı bir şekilde birbirine eklenebilmesi adına en küçük sosyal müessesenin tesisinde rutinleşen deyimin oldukça yüksek bir anlamı bulunmaktadır. Gerçekten o müessesenin ticari bir şirket olmadığı, kar zarar hesabıyla yürümediği, asla da yürütülemeyeceğini oldukça net bir şekilde herkesin anladığı bir devre erişildiği görülmektedir. Bunu başka çalışmalarda ele almak daha mantıklı olacaktır.
Olumlu ya da olumsuz gelişmelerin iç veya dış kaynakları bulunabilir. Fakat rahatlıktan beslenen, kendilerine yol açtığını düşünen, tezgahın ya da dümenin her ne pahasına olursa olsun sürdürülmesi adına kulaklarını dikenler hem rahatlığı hem de rahatsızlığı anında hissederler. Rahatlık yolunda da aynı şekilde rahatsızlık yolunda da onlar hep önden hareket ederler. İlkinde sakinliği muhafaza etmekte, ikincisinde ise kendilerini kaybetmiş bir vaziyettedir. İlkinde benzerleri gözetirlerken, ikincisinde kendilerini dahi kontrol edemediklerinden birbirlerini ezercesine koşuşturmaya başlarlar. İşler yolundayken sessizdirler başkalarının paydaş olmalarını ve haberdar olmalarını engellemeye çalışırlar. Zira her şey tıkırında işlemektedir. Arıklar haznelerine aktarmaktadır ilelebet böyle olacak gibi de durmaktadır. Fakat bu yönde işleyişin enerji kaynakları durumuna gelmezler, onu yakın gelecekte daha iyi konum için kullanmayı amaçlamaktadırlar. Sayısal miktarları da başarılarının göstergesi olduğunu düşünürler, işbirliği menzilinde hiç zorlanmazlar. Bunları uzatmak hiç de zor değildir. Keskin virajların akabinde her biriyle karşılaşılması sık dillendirilse de hayret uyandırmaz. Kolay hedeflerin kolay aktörleri bulunur, kolaylık çok geçmeden göz yanılmalarına sebebiyet verir.
Sarsıntı başladığında hafif bir kulak kabartma sonrası ya rutini tekrarlar, ya yeni düzeni getirir ya da hiçbir şeyin aynı gitmeyeceğinin sinyallerini verir. İşitsellik sonrasını gürültü kirliliği öne çıkarmışsa tıkırtılar ve hareketlenmeler yanı sıra sessizlik de terk edilir. Sanki şimdiye kadar paydaşlıkları yokmuş da problemler ortaya çıkmış gibi davranırlar. Kulakları iyice dikildiğinden arkalardan, gerilerden gelen yıkım seslerini diğerlerinden evvel işitirler artık onları tutabilmek mümkün değildir. Onların kaçışları ile çığlıkları yukarıda söz konusu edilen göz yanılmasını bir anda ortadan kaldırır. Burada görselliğe odaklanır, çözüm aynı şekilde üretilmeye çalışılır. Sarsıntı atlatıldığında eğer düzen sağlanmış yeni figürler aynı göz yanılmasının yol haritasını çizerler, sağlanmamış ise su kontroller bir şekilde bünyeyi çökertecek zayıf omuzların yükünü daha da artıracak, çözümsüzlük farklı bir düzenin tesisine zemin hazırlayacaktır.
Gözlemek de gözlerken yanılmak da çok kolaydır bu sebepler sanatçının dış göz kadar iç göze de sahip olması ve bunlar arasında rabıta kurması kaçınılmazdır. Aksi bir durum sayıları hayli fazla miktardakiler bütün enerji kaynaklarını boşa çıkarıp tüketecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.