Sima Güleser Polat

Sima Güleser Polat

Bu bir kıyımdır, bilesiniz!

Bu bir kıyımdır, bilesiniz!

Türkiye, kadına şiddet mücadelesi veriyor;  kimi bunu sözde veriyor kimi de ateşin tam ortasında yaşayarak aynı zamanda da meramını anlatamayarak veriyor... Geçtiğimiz hafta Başak Cengiz bize kadına şiddetin en vahim tablolarından birini yaşattı. İçimiz yandı. Bu kez bir kesimin kıyafet ile ilgili bahanesi de yoktu. Demek ki bir sosyopat, bir psikopat, karar verdikten sonra,  kıyafetine yaşam tarzına bakmadan gencecik bir kadının canına kıyabiliyor. Hatta onu parçalara bölecek kadar da canileşebiliyor. Bunun önüne geçilemez miydi? Elbette mümkündü. Hem de o caninin ailesinin aldığı önlemlerle mümkün olacaktı. Evlatlarının mental sağlıksızlığının farkında olup bırakın samuray kılıcını, kesici olan tırnak makasına bile yaklaştırmayacaklardı. Duvarlardaki yazılara anlam veremedikleri o anda, bu devletin rehabilite edebilecek olan birçok kurumundan birine başvuracaklardı. Tabi diyeceksiniz oradan konuşması kolay, haklısınız, bu dehşet verici tablonun bu ülkede yaşanabilir olabileceği ihtimalini yüzdesel olarak düşünmekten ve bilmekten daha kolay... Aklımız duruyor....

Kadına şiddetle mücadele ilgili sözde performansları dinlediğimde karşıma hep benzer yaklaşımlar çıkıyor. Avrupa'da şöyle Amerika'da böyle... Ülkemizde şiddet oranlarının, Avrupa'daki oranların 3'te biri kadar olması hiç olmaması anlamına gelmiyor ne yazık ki... Türkiye bu konudaki mücadelesini kendi çerçevesinde vermekle yükümlüdür. Gerekçe kaldıracak seviyede değiliz. Diğer yandan illa ki Avrupa ile kıyaslanacaksa, devletler geçmişte birbirlerinin yasalarından esinlenerek ve kendi gelenek ve göreneklerine göre uyarlayarak şimdiki mevcut yasalarını oluşturdular. İstanbul Sözleşmesi'nde de bizim ülkemizin tabiri caizse kaldıramayacağı maddeler vardı, ilk esnada bu göz ardı edildi ya da gözden kaçtı. 2019 yılında ilk imzayı Türkiye attı sonra, maddelerde aslında baştan beri var olan eşcinsellik meselesi gündeme gelince geri adım attı. Kendince haklı gerekçeleri olsa da o sözleşmeden geri adım atılırken daha iyisini biz yapacağız sözü de ne yazık ki havada kaldı.  

İstanbul sözleşmesinin reddedilmesinin gerekçelerinden biri de ailedeki erkek bireyin uzaklaştırılmasının aile kurumuna zeval vereceği yönündeydi. Uzaklaştırma bizim ülkemizde ne kadar işliyor? Bu durumu öncelikle ele almak lazım. Katledilen kadının hikâyesine baktığımızda daha öncesinde defalarca uzaklaştırma kararı çıkarttığını görüyoruz. Sistemsel olarak tekrar eden bu hata koca bir boşlukla canlar almaya devam ediyor. 500-600 metre komedisini yıllardır izliyoruz.

Diğer yandan; bireysel silahlanmanın artmasına paralel olarak kadınların ateşli silahla öldürülmesi sayısı da her geçen gün artıyor. Maddi olarak geçinemeyen sözde evin erkeğinin alkol komasına girerek, belinde silahıyla kendi çizdiği çerçevedeki namus gerekçesiyle bin yıl önce boşadığı kadını katletmesi o beline silahı kolaylıkla verenlerin de boynunda kara bir leke olarak kalacak.

Kadın Cinayetleri Platformu'nun açıkladığı Eylül 2021 raporlarına göre; 9’u ateşli silahlarla, 8’i kesici aletlerle, 4’ü boğularak, 2’si yüksekten atılarak, 2’si darp edilerek, 1’i yakılarak öldürüldü. Sadece Eylül ayında öldürülen 26 kadının 14’ü evli olduğu erkek, 6’sı birlikte olduğu erkek, 2’si babası, 2’si oğlu, 1’i eskiden evli olduğu erkek, 1’i akrabası tarafından öldürüldü.

Kadın, yeni dönem siyasetin vaat malzemesi olmamalı!

Salı günü grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kadın cinayetleri ve tecavüzlerinde idam tartışılmalı dedi. Bu yaklaşımı oldukça samimiydi. Türkiye'nin kanlı tablosunun yürekleri kavurduğunu söyledi. Gerçekten yakıp yakıp kavuruyor. Bu konu artık gündeme gelirken yanında yapılan icraat ve iyi sonuçlarla gelmeli. Seçim vaadi olarak kalmadan ortaya konulan bir eylem planı ve vicdansız katillerin bir adım geriye itecek yıldırıcı ve caydırıcı bir kanun tasarısı ülkemizi daha ümit vadeden bir yer haline getirecek, bu bir gerçek. Bahçeli, hiç bir caniye tahammül gösterilmeyeceğini söylerken de sanki bu konuda harekete geçileceğinin de müjdesini verdi. Yakın zamanda Külliye'ye yapılan bir ziyaret ve oradan çıkacak yeni haberler için umutla bekliyoruz. Umarım bu siyasi kaosun içinde seçim vaadi olarak kalmaz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sima Güleser Polat Arşivi